..............SEVGİNİN GÖZYAŞLARI...............
.......Delikanli yiyecek bir seyler almak Burger King standina yaklasinca, standin arkasindaki bir kiz dikkatini çekti. Siyah saçli,beyaz tenli genç kiz, müsterilerine siparislerini verirken daima güleryüzlü, sicacik bir sekilde hizmet veriyordu. Nur yüzlüydü. Delikanli bu kizdan çok etkilenmisti. Neredeyse ilk bakista asik olunabilecek bir kizdi. Yasi olsa olsa 17-18 idi. Siparisleri yetistirebilmek için bir o yana, bir bu yana kosusturuyordu.
Bu arada yüzündeki gülücükler hiç eksik olmuyordu. Delikanli standa iyice yaklasti. Özellikle de genç kizin oldugu standa gelmisti. Genç kiz ona siparisini sordugunda, elindeki kagidi ona dogru uzatti. Kagida ne almak istedigini yazmisti: "Bir Tavuk Burger menü, Sprite, bir ketçap ve bir aci sos istiyorum, lütfen." Genç kiz delikanliya biraz buruk ama yüzündeki gülümsemeyi hiç kaybetmeden "-Hemen efendim" dedi. Ardindan da "150.000TL fark ödeyerek büyük seçim ister misiniz?" diye sordu.
Delikanli ise "Hayir" anlaminda basini salladi. Kredi kartini uzatip hesabini ödedi. Siparislerini alip uzaklasirken "Tesekkür ederim" misali bir gülücük atti kiza. Tavuk Burgerini alip masasina giderken, arkasina baktiginda, genç kizin tatli bir gülümsemeyle arkasindan bakmakta oldugunu farketti. Belli ki kendisi siradan bir müsteri olmamisti. O gün yemegini yerken,genç kizla bir iki defa göz göze geldi. Her ikisi de bundan gayet hosnut olmaliydi ki, birbirlerine bakarlarken, yüzlerindeki gülümseme hiç eksik olmamisti. Delikanli aksam eve döndügünde akli genç kizda kalmisti.
Gögsündeki plakadan kizin adinin Selma oldugunu ögrenmisti. Aslinda delikanli konusabiliyordu,ama neden böyle bir sey yaptigini da anlamamisti. Yine de hiç renk vermemis, bu oyun hosuna gitmisti. Sanirim Selma'dan hoslanmisti. Aradan iki gün geçmisti. Tekrar Bakirköy-Galleria'ya gitmis ve yine elinde bir kagitla dogruca Burger King'e gitmisti. Bu sefer kagidin basina "Merhaba Selma" demeyi unutmamisti.
Selma'nin oldugu kasaya gitti ve gülümseyerek kagidi ona uzatti. Genç kiz onu gördügünde hayli sevinmis bir halde kagidi aldi; "Merhaba, hos geldiniz" diyerek siparisini hazirlamaya koyuldu. Iki gün önceki durumu arkadaslarina anlatmis olacakti ki, herkes onlara bakiyordu. Siparisi hazir olunca, tekrar kredi kartini uzatti ve hesabi ödedi.
Selam vererek oradan ayrilip, masalardan birine oturdu. Bu durumun gün geçtikçe hosuna gitmeye basladigini farketti. Gerçi daha önce ayni yerden alisveris yapmisti ama Allah'tan kimse bunun farkina varmamisti. Bir yandan sevinirken,diger yandan genç kiza karsi dürüst olmadigini üzülmüstü. Aslinda kötü bir niyeti yoktu. "Bakalim nereye kadar sürecek" diyerek bunu devam ettirmeye karar verdi. Galleria evine yakin oldugu için sürekli oraya gidiyordu.
Bu durum iki hafta bu sekilde sürdü. Ama artik siparis için kagit uzatmasina gerek kalmamisti. Selma'yi gördügünde, dogrudan onun yanina gidiyordu. Selma da sanki onu beklermis gibi, karsisinda onu görünce birden gözleri parliyor, hemen "Hos geldin" diyordu. Delikanlinin kagidi uzatmasina firsat vermeden "Bir tavuk Burger menü, normal seçim, sprite, ketçap ve aci sos...; hemen hazirliyorum." Bu durumdan her ikisi de çok memnun görünüyordu. Delikanli kisa zamanda Burger King'de taninan biri haline gelmisti. O gün siparisini aldiginda genç kiza bir kagit uzatti ve oradan ayrildi. Masalardan birine oturdugunda, Selma'nin küçük not kagidini okudugunu gördü: "Özür dilerim Selma. Beni lütfen yanlis anlama.
Eger yemek paydosun varsa,biraz beraber oturabilir miyiz? Bu teklifimi kabul edersen çok mutlu olurum." Selma notu okuduktan sonra Emre'ye bakarak "Evet" anlaminda basini salladi. Eliyle de "Yarim saat sonra" diye isaret yapti. Bunu gören Emre çok sevinmisti. Kisa bir süre sonra da Selma'nin kendisine dogru geldigini görünce, eli ayaginin birbirine dolandigini hissetti.
Çok heyecanlanmisti. Nasil davranacagini bilemiyordu. Her ne kadar bu oyunu kendisi baslattiysa da, isin buralara varabilecegini tahmin etmemisti. "Acaba nasils davransam" diye düsündü. Selma o kadar tatli, o kadar sicakkanli biriydi ki, onu kesinlikle kirmak, üzmek istemiyordu. Yine de simdilik hiçbir sey açiklamamaya karar verdi. Selma gelip de yanina oturdugunda, 'agzimdan bir sey kaçiririm' diye çok korkuyordu.
Umarim kendisini taniyan biri çikmazdi. Bu arada selma gelmeden cep telefonunu da kapatmis ve saklamisti. Fazla zamani yoktu genç kizin. Sefinden ancak yarim saat için izin alabilmisti. Masanin üzerine kagit kalem koymustu Emre. Genç kiz konusarak biraz kendisinden bahsetti. 18 yasina yeni girmisti. Üniversite sinavina hazirlaniyordu. Dersane parasini ödeyebilmek ve ailesine yük olmamak için de burada çalisiyordu. Findikzade'de oturuyordu. O da delikanli gibi sigara içiyordu. Birer sigara yaktilar. Delikanli kagidi, kalemi alip kendisiyle ilgili bir seyler yazmaya basladi. 25 yasindaydi, üniversiteden mezun olali birkaç yil olmustu.
Genç kizin üniversiteye hazirlandigini ögrenince, belki yardimci olabilirim diye düsündü. Ancak daha sonra bunu açiklamaktan vazgeçti. Öyle ya, konusamiyordu. Ona nasil yardimci olabilirdi ki! Bu yüzden üniversite mezunu oldugundan bahsetmedi. Yazdigina göre herhangi bir yerde çalismiyordu. Bu sekilde yaklasik yarim saat konustuktan sonra, Selma kalkmasi gerektigini söyledi.
Iki gün sonra Pazar günü tekrar bulusmak üzere ayrildilar. Aslinda bir isi vardi ve o gece de ise gidecekti. Birkaç yildir turistik bir otelde çalisiyordu. Pazar günü bulustuklarinda delikanli durumu açiklamaya karar verdi.
Günden güne ondan hoslanmaya baslamisti ve bu yüzden onun duygulariyla oynamak istemiyordu. Çünkü bu durum ileride daha kötü sonuçlar dogurabilirdi. Hem daha ne kadar saklayabilirdi ki! Ya da neden saklama geregi duysun. Artik arkadas olmus,çikiyorlardi.
Ayrica kendisi henüz söyleyemeden, Selma bu durumu baskasindan ögrense; iste o zaman çok kötü olurdu. Kisin en soguk günleri yasaniyordu. Delikanli arabasina binip, Selma'yla bulusacagi yere erkenden gitti. Bu sogukta onu bekletmek istemiyordu. Oraya vardiktan kisa bir süre sonra Selma da geldi. Ilk defa biniyordu Emre'nin arabasina. Kagit kalem her zamanki gibi hazir duruyordu. Sinemaya gitmeye karar vermislerdi. Sinemada "Meet Joe Black" isminde, Brad Pitt'in oynadigi bir film gösterimdeydi.
Filmi izlerken Emre genç kizin ellerinden tuttu. Selma da basini Emre'nin omuzuna koymus,bu sekilde filmi izliyorlardi. Tam üç saat sürmüstü film. Sinemadan çikarlarken hava biraz kararmisti. Saat henüz dörttü ama günler o kadar kisaydi ki! Çok duygusal ve güzel bir filmdi. Her ikisi de filmi çok begenmislerdi. Filmin etkisiyle öyle mutlu görünüyorlardi ki, eve dönene kadar hiçbir sey konusmadilar, yazmadilar.
Emre de bu güzel ani bozarim korkusuyla yine hiçbir sey açiklayamamisti. Tam o sirada delikanlinin cep telefonu mesaj sinyali verince, yüzü sapsari olmustu. Onu arabanin torpido gözünde unutmustu. Neyse ki sadece mesaj gelmisti. "Ya telefon çalsaydi" diye düsündü. Selma Emre'nin telefonunu görünce, o da çantasindan bir telefon çikardi. Telefon ablasina aitti. Artik eve varmislardi. Birbirlerine telefon numaralarini verdiler. Mesaj göndereceklerdi. Vedalasip ayrildilar.
Daha arabadayken ilk mesaj gelmisti: "Seni özledim." Disaridaki buz gibi havayi isitan sicacik bir mesajdi bu. Tarih 14 Subat 1998; yani Sevgililer Günü. Emre ve Selma tanisali iki buçuk ay olmustu. Ve genç kiz hala onun konusabildigini bilmiyordu. Bu sekilde tam iki buçuk ay geride kalmis, birbirlerine öyle baganmislardi ki! Kah cep telefonuyla birbirlerine mesaj yolluyorlar, kah ellerinde kagit kalem anlasiyorlardi.
Iki buçuk ay önce, belki de bir muziplik olarak baslayan oyun sayesinde, bugün birbirlerini çok seven ve her ne olursa olsun ayrilmamaya karar veren iki sevgili olmuslardi. Ve delikanli bu süre içerisinde, bu oyunu biraz da 'Selma'yi kaybederim ' korkusuyla açiklamaya korkmus, bugünlere kadar gelmislerdi. O gün sevgililer günüydü. Her sevgili gibi onlar için de çok önem tasiyordu. Kis olmasina ragmen hava o gün çok güzeldi. Kendilerini hemen sehrin gürültüsünden uzak, kirlarda bir agacin altina attilar.
Günes ara sira bulutlarin arasindan parlayarak ortaya çikiyor, sanki onlari isitmak istercesine çabaliyordu. Ancak onlar zaten birbirlerine sarilarak isiniyorlardi. Her ikisi de Sevgililer Günü için hediye almislardi. Selma üzerinde "Seni Seviyorum" yazili, kalp seklinde kirmizi bir yastik almisti. Arabasina koymasini istemisti. Emre ise, camdan yapilmis seffaf, içinde kurutulmus kirmizi bir gül bulunan kalp seklinde bir biblo almisti. Yanina da duygularini ifade eden bir mektup koymustu: "Sevgilim, Su anda o kadar mutluyum ki, bunu ifade edebilmem mümkün degil. Aslinda bir o kadar da endiseliyim.
Bu mutlulugu bozacagimdan korkuyorum. Sana nasil anlatacagimi bilemiyorum.(Mektubu okudukça genç kizin yüzünde gittikçe sakinlasan bir ifade beliriyordu.) Öncelikle senden özür dilemek istiyorum. Umarim beni anlarsin. Ne olursa olsun,benim için ne kadar degerli oldugunu bilmeni istiyorum. Seni isyerinde ilk kez gördügüm gün, öylesine tatli duygular içerisine girmistim ki, o gün ne yapacagimi sasirmistim.
Sanirim ne olduysa bu saskinligim yüzünden oldu. Belki hayatim boyunca normal bir sekilde yapamayacagim bir seyi, sirfa sana yakin olabilmek için bu yolla yapma cesaretine girdim. Su anda, bu okuduklarindan bir sey anlamamis bir sekilde yüzüme saskin saskin baktigini tahmin edebiliyorum. Ama ina ki hiçbir kötü niyetim yoktu. Amacim ne seninle oyun oynamakti,ne de duygularini incitmek. Her geçen gün sana ne kadar yakinlastiysam, sana ne kadar baglandiysam, içimde de o kadar yogunlasan bir korku olustu. Çünkü seni gerçekten kaybetmekten korktum. Ama artik benim için de,senin için de böyle bir haksizliga dayanamiyorum. Bana o kadar sevgi dolu yaklastin ki, hep bu sevgine layik olmaya çalistim. Senden her ayrilisimda, her tarafta gülümseyen yüzünü, gülen gözlerini gördüm. Iste ben de bu gülen gözlerde ve seven kalbinde kaybettim kendimi. Simdi kendimi bulabilmem için lütfen yüzüme bak." Selma, okudugu mektuptan bir seyler anlamaya çalisircasina Emre'nin yüzüne bakti.
Emre Selma'nin ellerini avuçlarina alip, tüm cesaretini toplayarak genç kiza: " Seni seviyorum Selma, seni çok seviyorum. Sevgililer Günün kutlu olsun." der. Az önceki saskinligi iki kat artan Selma, ne yapacagini, ne diyecegini bilmez bir halde Emre'nin yüzüne bakakalir. Emre konusabilmektedir. Bir an ellerini Emre'nin avuçlarindan çekmek istese de bunu basaramaz. Tam agzini açip bir sey söylemeye yeltenir ki, Emre parmagiyla onun dudagina dokunup, bir sey söylemesini engeller. Ancak, genç kizin, o her zaman gülen gözlerinden iki damla gözyasinin akmasina engel olamaz; saskinligin, mutlulugun, sevginin gözyaslarina... Birbirlerine simsiki sarilarak arabaya dogru yönelirler.
.......Delikanli yiyecek bir seyler almak Burger King standina yaklasinca, standin arkasindaki bir kiz dikkatini çekti. Siyah saçli,beyaz tenli genç kiz, müsterilerine siparislerini verirken daima güleryüzlü, sicacik bir sekilde hizmet veriyordu. Nur yüzlüydü. Delikanli bu kizdan çok etkilenmisti. Neredeyse ilk bakista asik olunabilecek bir kizdi. Yasi olsa olsa 17-18 idi. Siparisleri yetistirebilmek için bir o yana, bir bu yana kosusturuyordu.
Bu arada yüzündeki gülücükler hiç eksik olmuyordu. Delikanli standa iyice yaklasti. Özellikle de genç kizin oldugu standa gelmisti. Genç kiz ona siparisini sordugunda, elindeki kagidi ona dogru uzatti. Kagida ne almak istedigini yazmisti: "Bir Tavuk Burger menü, Sprite, bir ketçap ve bir aci sos istiyorum, lütfen." Genç kiz delikanliya biraz buruk ama yüzündeki gülümsemeyi hiç kaybetmeden "-Hemen efendim" dedi. Ardindan da "150.000TL fark ödeyerek büyük seçim ister misiniz?" diye sordu.
Delikanli ise "Hayir" anlaminda basini salladi. Kredi kartini uzatip hesabini ödedi. Siparislerini alip uzaklasirken "Tesekkür ederim" misali bir gülücük atti kiza. Tavuk Burgerini alip masasina giderken, arkasina baktiginda, genç kizin tatli bir gülümsemeyle arkasindan bakmakta oldugunu farketti. Belli ki kendisi siradan bir müsteri olmamisti. O gün yemegini yerken,genç kizla bir iki defa göz göze geldi. Her ikisi de bundan gayet hosnut olmaliydi ki, birbirlerine bakarlarken, yüzlerindeki gülümseme hiç eksik olmamisti. Delikanli aksam eve döndügünde akli genç kizda kalmisti.
Gögsündeki plakadan kizin adinin Selma oldugunu ögrenmisti. Aslinda delikanli konusabiliyordu,ama neden böyle bir sey yaptigini da anlamamisti. Yine de hiç renk vermemis, bu oyun hosuna gitmisti. Sanirim Selma'dan hoslanmisti. Aradan iki gün geçmisti. Tekrar Bakirköy-Galleria'ya gitmis ve yine elinde bir kagitla dogruca Burger King'e gitmisti. Bu sefer kagidin basina "Merhaba Selma" demeyi unutmamisti.
Selma'nin oldugu kasaya gitti ve gülümseyerek kagidi ona uzatti. Genç kiz onu gördügünde hayli sevinmis bir halde kagidi aldi; "Merhaba, hos geldiniz" diyerek siparisini hazirlamaya koyuldu. Iki gün önceki durumu arkadaslarina anlatmis olacakti ki, herkes onlara bakiyordu. Siparisi hazir olunca, tekrar kredi kartini uzatti ve hesabi ödedi.
Selam vererek oradan ayrilip, masalardan birine oturdu. Bu durumun gün geçtikçe hosuna gitmeye basladigini farketti. Gerçi daha önce ayni yerden alisveris yapmisti ama Allah'tan kimse bunun farkina varmamisti. Bir yandan sevinirken,diger yandan genç kiza karsi dürüst olmadigini üzülmüstü. Aslinda kötü bir niyeti yoktu. "Bakalim nereye kadar sürecek" diyerek bunu devam ettirmeye karar verdi. Galleria evine yakin oldugu için sürekli oraya gidiyordu.
Bu durum iki hafta bu sekilde sürdü. Ama artik siparis için kagit uzatmasina gerek kalmamisti. Selma'yi gördügünde, dogrudan onun yanina gidiyordu. Selma da sanki onu beklermis gibi, karsisinda onu görünce birden gözleri parliyor, hemen "Hos geldin" diyordu. Delikanlinin kagidi uzatmasina firsat vermeden "Bir tavuk Burger menü, normal seçim, sprite, ketçap ve aci sos...; hemen hazirliyorum." Bu durumdan her ikisi de çok memnun görünüyordu. Delikanli kisa zamanda Burger King'de taninan biri haline gelmisti. O gün siparisini aldiginda genç kiza bir kagit uzatti ve oradan ayrildi. Masalardan birine oturdugunda, Selma'nin küçük not kagidini okudugunu gördü: "Özür dilerim Selma. Beni lütfen yanlis anlama.
Eger yemek paydosun varsa,biraz beraber oturabilir miyiz? Bu teklifimi kabul edersen çok mutlu olurum." Selma notu okuduktan sonra Emre'ye bakarak "Evet" anlaminda basini salladi. Eliyle de "Yarim saat sonra" diye isaret yapti. Bunu gören Emre çok sevinmisti. Kisa bir süre sonra da Selma'nin kendisine dogru geldigini görünce, eli ayaginin birbirine dolandigini hissetti.
Çok heyecanlanmisti. Nasil davranacagini bilemiyordu. Her ne kadar bu oyunu kendisi baslattiysa da, isin buralara varabilecegini tahmin etmemisti. "Acaba nasils davransam" diye düsündü. Selma o kadar tatli, o kadar sicakkanli biriydi ki, onu kesinlikle kirmak, üzmek istemiyordu. Yine de simdilik hiçbir sey açiklamamaya karar verdi. Selma gelip de yanina oturdugunda, 'agzimdan bir sey kaçiririm' diye çok korkuyordu.
Umarim kendisini taniyan biri çikmazdi. Bu arada selma gelmeden cep telefonunu da kapatmis ve saklamisti. Fazla zamani yoktu genç kizin. Sefinden ancak yarim saat için izin alabilmisti. Masanin üzerine kagit kalem koymustu Emre. Genç kiz konusarak biraz kendisinden bahsetti. 18 yasina yeni girmisti. Üniversite sinavina hazirlaniyordu. Dersane parasini ödeyebilmek ve ailesine yük olmamak için de burada çalisiyordu. Findikzade'de oturuyordu. O da delikanli gibi sigara içiyordu. Birer sigara yaktilar. Delikanli kagidi, kalemi alip kendisiyle ilgili bir seyler yazmaya basladi. 25 yasindaydi, üniversiteden mezun olali birkaç yil olmustu.
Genç kizin üniversiteye hazirlandigini ögrenince, belki yardimci olabilirim diye düsündü. Ancak daha sonra bunu açiklamaktan vazgeçti. Öyle ya, konusamiyordu. Ona nasil yardimci olabilirdi ki! Bu yüzden üniversite mezunu oldugundan bahsetmedi. Yazdigina göre herhangi bir yerde çalismiyordu. Bu sekilde yaklasik yarim saat konustuktan sonra, Selma kalkmasi gerektigini söyledi.
Iki gün sonra Pazar günü tekrar bulusmak üzere ayrildilar. Aslinda bir isi vardi ve o gece de ise gidecekti. Birkaç yildir turistik bir otelde çalisiyordu. Pazar günü bulustuklarinda delikanli durumu açiklamaya karar verdi.
Günden güne ondan hoslanmaya baslamisti ve bu yüzden onun duygulariyla oynamak istemiyordu. Çünkü bu durum ileride daha kötü sonuçlar dogurabilirdi. Hem daha ne kadar saklayabilirdi ki! Ya da neden saklama geregi duysun. Artik arkadas olmus,çikiyorlardi.
Ayrica kendisi henüz söyleyemeden, Selma bu durumu baskasindan ögrense; iste o zaman çok kötü olurdu. Kisin en soguk günleri yasaniyordu. Delikanli arabasina binip, Selma'yla bulusacagi yere erkenden gitti. Bu sogukta onu bekletmek istemiyordu. Oraya vardiktan kisa bir süre sonra Selma da geldi. Ilk defa biniyordu Emre'nin arabasina. Kagit kalem her zamanki gibi hazir duruyordu. Sinemaya gitmeye karar vermislerdi. Sinemada "Meet Joe Black" isminde, Brad Pitt'in oynadigi bir film gösterimdeydi.
Filmi izlerken Emre genç kizin ellerinden tuttu. Selma da basini Emre'nin omuzuna koymus,bu sekilde filmi izliyorlardi. Tam üç saat sürmüstü film. Sinemadan çikarlarken hava biraz kararmisti. Saat henüz dörttü ama günler o kadar kisaydi ki! Çok duygusal ve güzel bir filmdi. Her ikisi de filmi çok begenmislerdi. Filmin etkisiyle öyle mutlu görünüyorlardi ki, eve dönene kadar hiçbir sey konusmadilar, yazmadilar.
Emre de bu güzel ani bozarim korkusuyla yine hiçbir sey açiklayamamisti. Tam o sirada delikanlinin cep telefonu mesaj sinyali verince, yüzü sapsari olmustu. Onu arabanin torpido gözünde unutmustu. Neyse ki sadece mesaj gelmisti. "Ya telefon çalsaydi" diye düsündü. Selma Emre'nin telefonunu görünce, o da çantasindan bir telefon çikardi. Telefon ablasina aitti. Artik eve varmislardi. Birbirlerine telefon numaralarini verdiler. Mesaj göndereceklerdi. Vedalasip ayrildilar.
Daha arabadayken ilk mesaj gelmisti: "Seni özledim." Disaridaki buz gibi havayi isitan sicacik bir mesajdi bu. Tarih 14 Subat 1998; yani Sevgililer Günü. Emre ve Selma tanisali iki buçuk ay olmustu. Ve genç kiz hala onun konusabildigini bilmiyordu. Bu sekilde tam iki buçuk ay geride kalmis, birbirlerine öyle baganmislardi ki! Kah cep telefonuyla birbirlerine mesaj yolluyorlar, kah ellerinde kagit kalem anlasiyorlardi.
Iki buçuk ay önce, belki de bir muziplik olarak baslayan oyun sayesinde, bugün birbirlerini çok seven ve her ne olursa olsun ayrilmamaya karar veren iki sevgili olmuslardi. Ve delikanli bu süre içerisinde, bu oyunu biraz da 'Selma'yi kaybederim ' korkusuyla açiklamaya korkmus, bugünlere kadar gelmislerdi. O gün sevgililer günüydü. Her sevgili gibi onlar için de çok önem tasiyordu. Kis olmasina ragmen hava o gün çok güzeldi. Kendilerini hemen sehrin gürültüsünden uzak, kirlarda bir agacin altina attilar.
Günes ara sira bulutlarin arasindan parlayarak ortaya çikiyor, sanki onlari isitmak istercesine çabaliyordu. Ancak onlar zaten birbirlerine sarilarak isiniyorlardi. Her ikisi de Sevgililer Günü için hediye almislardi. Selma üzerinde "Seni Seviyorum" yazili, kalp seklinde kirmizi bir yastik almisti. Arabasina koymasini istemisti. Emre ise, camdan yapilmis seffaf, içinde kurutulmus kirmizi bir gül bulunan kalp seklinde bir biblo almisti. Yanina da duygularini ifade eden bir mektup koymustu: "Sevgilim, Su anda o kadar mutluyum ki, bunu ifade edebilmem mümkün degil. Aslinda bir o kadar da endiseliyim.
Bu mutlulugu bozacagimdan korkuyorum. Sana nasil anlatacagimi bilemiyorum.(Mektubu okudukça genç kizin yüzünde gittikçe sakinlasan bir ifade beliriyordu.) Öncelikle senden özür dilemek istiyorum. Umarim beni anlarsin. Ne olursa olsun,benim için ne kadar degerli oldugunu bilmeni istiyorum. Seni isyerinde ilk kez gördügüm gün, öylesine tatli duygular içerisine girmistim ki, o gün ne yapacagimi sasirmistim.
Sanirim ne olduysa bu saskinligim yüzünden oldu. Belki hayatim boyunca normal bir sekilde yapamayacagim bir seyi, sirfa sana yakin olabilmek için bu yolla yapma cesaretine girdim. Su anda, bu okuduklarindan bir sey anlamamis bir sekilde yüzüme saskin saskin baktigini tahmin edebiliyorum. Ama ina ki hiçbir kötü niyetim yoktu. Amacim ne seninle oyun oynamakti,ne de duygularini incitmek. Her geçen gün sana ne kadar yakinlastiysam, sana ne kadar baglandiysam, içimde de o kadar yogunlasan bir korku olustu. Çünkü seni gerçekten kaybetmekten korktum. Ama artik benim için de,senin için de böyle bir haksizliga dayanamiyorum. Bana o kadar sevgi dolu yaklastin ki, hep bu sevgine layik olmaya çalistim. Senden her ayrilisimda, her tarafta gülümseyen yüzünü, gülen gözlerini gördüm. Iste ben de bu gülen gözlerde ve seven kalbinde kaybettim kendimi. Simdi kendimi bulabilmem için lütfen yüzüme bak." Selma, okudugu mektuptan bir seyler anlamaya çalisircasina Emre'nin yüzüne bakti.
Emre Selma'nin ellerini avuçlarina alip, tüm cesaretini toplayarak genç kiza: " Seni seviyorum Selma, seni çok seviyorum. Sevgililer Günün kutlu olsun." der. Az önceki saskinligi iki kat artan Selma, ne yapacagini, ne diyecegini bilmez bir halde Emre'nin yüzüne bakakalir. Emre konusabilmektedir. Bir an ellerini Emre'nin avuçlarindan çekmek istese de bunu basaramaz. Tam agzini açip bir sey söylemeye yeltenir ki, Emre parmagiyla onun dudagina dokunup, bir sey söylemesini engeller. Ancak, genç kizin, o her zaman gülen gözlerinden iki damla gözyasinin akmasina engel olamaz; saskinligin, mutlulugun, sevginin gözyaslarina... Birbirlerine simsiki sarilarak arabaya dogru yönelirler.
[STRIKE]Ne aradıysam bilki sende bulmuşum.
Senden öncesi yoktu
Seninle var olmuşum.
Sende bütün özlemler.
Sende bütün gelecek.
Beni bende arama.
Ben artik sen olmuşum.[/STRIKE]
.