Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
Namaz Ahİrete İmanla Gİtmeye Vesİledİr
Konuyu Değerlendir
  • 25 Oy - 2.72 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 458
Mesaj: 1,292
Cinsiyet:
Kıdem: Nov 2007

Namazla ilgili dinimizin emir ve yasakları, teşvik ve tehditleri tam bilinmiyor.
Ayet ve hadislerde, İslâm ulemasının kitaplarında ve uygulamalarında öyle ilginç
ve etkili bilgiler vardır ki, bunları bilen bir kimsenin namaza ilgisiz kalması
zordur.
İşte birçok mü’mini sorumluluğa sevk edecek Asr-ı Saadette yaşanmış bir
olay:
Abdullah bin Ebî Evfâ (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekremin (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.) huzurunda bulunduğumuz bir sırada ona birisi gelerek:
“Yâ Resûlâllah, ölüm döşeğinde yatan bir genç var. Kendisine,
‘Lâilâheillâllah, de’ dendiği halde bunu söyleyemiyor” dedi.
Resul-i Ekrem (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.):
“Namaz kılar mıydı?” diye sordu.
Adam:
“Evet, (kılardı)” dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.) kalktı. Biz de onunla kalktık. Resul-i
Ekrem gencin yanına girdi ve ona:
“Lâ ilâhe illâllah, de” buyurdu.
“Söyleyemiyorum.”
Resul-i Ekrem (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.), “Niçin?” diye sorunca, gelen adam:
“Annesine âsi idi” dedi.
Resul-i Ekrem:
“Annesi sağ mı?” diye sordu. Oradakiler:
“Evet sağdır” dediler. Resul-i Ekrem:
“Çağırın gelsin” buyurdu. Onlar da kadını çağırdılar, kadın da geldi. Resul-i
Ekrem kadına:
“Bak şurada büyük bir ateş (olsa) ve ‘Oğluna şefaat edersen onu bu ateşte
yakmayız; fakat şefaat etmezsen bu ateşte yakarız’ deseler ne yapardın? Şefaat
eder miydin?” diye sordu.
Kadın:
“Onun şefaatçisi ben olurdum” dedi. Resul-i Ekrem:
“O halde ondan râzı olduğuna, Allah-u Teâlâyı ve beni şâhit göster” buyurdu.
Kadın:
“Allah’ım! Seni ve Resul-i Ekremi şâhit tutuyorum. Oğlumdan râzı oldum
(hakkımı ona helâl ettim)” dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.) hasta gence:
“Lâ ilâhe illâllahu vahdehû lâ şerikeleh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû
ve Resulüh, de” diye buyurdu. Hasta hemen şehâdet getirdi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.):
“Allah’a hamdolsun ki, benim vasıtam ile bu genci Cehennem ateşinden kurtardı”
dedi. (Hadisi Taberânî ve özet olarak Ahmed bin Hanbel rivâyet etmiştir.)
Bu müthiş hadisteki ibretli noktalar sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Öncelikle, karşımızda hayatının son deminde imansız giderek, sonsuz azaba
müstehak olmak üzere olan bir “Müslüman genç” var. Ve bu genç, Asr-ı Saadette
yaşayan, o altın çağın mutluluk ortamında yetişen, o atmosferin havasıyla büyüyüp
serpilen bir genç. Hadisin başka rivayetlerinden anlıyoruz ki, bu öyle çocuk
yaşlarda bir genç değildir; evlenmiş, yuva kurmuş bir gençtir.
İşte iman ve İslâmın zirveleştiği bir dönemde ruhunu Allah’a teslim etmek
üzere olan bu genç, imansız gitmek üzere. Üstelik bu bir sahabedir. Çünkü o
asırda yaşamış ve Peygamberimizi (Aleyna Ve Aleykum Selam.m.) görmüştür. Son anına kadar
mü’mindir, inançlıdır. Çünkü, “İnanmıyorum” veya “Söylemeyeceğim” demiyor;
“Söyleyemiyorum” diyor.
Bu durumdaki bir gencin problemi kendisine iletildiğinde Peygamberimizin
ilk sorusuna bakın: “Namaz kılar mıydı?”
Bu ilk soru, ahirete imanla gitmek, o ebedî davayı kazanmak isteyen bizleri
beynimizden vuruyor, ruhumuzu sarsıyor, âdeta titretiyor. Demek, böyle bir
problemin ilk sebebi, “namaz kılmamak” olabilir; başka bir şey olamaz ki, Peygamberimizin
ilk sorusu bu oluyor.
Şimdi düşünün: Hangimiz bu sonsuz hayatı kaybetmek isteriz? Müslüman olduğunu
söyleyen hangi insan, “Ben son nefeste imansız gitsem de olur” diyebilir?
Aksine, bütün dualarımızda hüsn-ü hâtime, yani iyi son için, imanla ölmek
için dua etmiyor muyuz?
İşte o müthiş imtihanın ilk sorusu iman, ikincisi namazdır. Hadisten, ana baba
hakkının, hüsn-ü hâtime üzerinde ne derece etkili olduğunu da anlıyoruz.
Hiç şüphesiz bu hadisten, namaz kılmayan veya anne babasına isyan eden
herkesin mutlaka imansız gideceği anlamını çıkaramayız. Çünkü, son nefeste
kimin nasıl gideceğini ancak Allah bilir. Fakat bu hadis, önemli bir ipucu veriyor,
çok ciddi bir biçimde bizi uyanık ve tetikte olmaya çağırıyor.
[Resim: gulyapraknw8.jpg]
____________________________________
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)



Alıntı
.


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Niçin ve Nasıl Namaz Kılmalıyız Matemkar 0 688 31-08-2014, 13:33
Son Mesaj: Matemkar
  Hz Şuayb (Aleyna Ve Aleykum Selam) ve Namaz Matemkar 0 653 31-08-2014, 12:28
Son Mesaj: Matemkar
  Namaz Kılmama Bahaneleri Toprak 0 1,476 01-10-2009, 13:28
Son Mesaj: Toprak
  KIL BENİ EY NAMAZ! GüLYapraK 3 2,086 26-03-2009, 14:05
Son Mesaj: Toprak
  Haydi şimdi NAMAZ vakti… Sema 2 2,161 25-03-2009, 15:32
Son Mesaj: Toprak

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2024 MyBB Group.