Gündüz Ortalıktaydın. Konuştun, çalıştın, yürüdün, koşturdun. Üstü açık uyuyan bir insanın üşüdüğü gibi ruhun da üşüdü. Üstü açık uyuyan bir insanın yatağında büzüşüp kalması gibi senin duygularında kalbinin içinde büzüşüp kaldı. Bakmaktan ve görülmekten yorgun düştün. Sadece görmek yormaz insanı biliyorsun değil mi? Daha çok görülmektir yoran insanı.
Hem bedenin hem duyguların pelte gibi. Dinlenmek istiyorsun. Ama Kainatın Rabbi üstü açık uyumana razı değil. Zarif bir örtüye ihtiyaç duyuyorsun. O senin için bir örtü dokuyor. Zarif, ipeksi bir maddeden. Güneşin ipeksi ışıkları geri çekildikçe ipeksi zariflikte örtü dokunuyor. Her varlığın üzerine tam t----- uyacak bir örtü bu. Örtü ne kadar sakince örtülüyor. Baksana. İzliyormusun? Görüyorsun değil mi? Güneş ne kadar zarifçe çekiliyor. Işınlar dokundukları yerden ne kadar sakince çekiliyor.
İşte güneş battı. İşte zarif bir örtü kapladı her yanı. Her yanını. Ellerine baksana. Yüzüne de. Görebiliyor musun? Tam göremiyorsun. Çünkü zarif ve ipeksi bir örtü ile kaplı herşey. Sen de. Çevrendeki her varlıkta.
Acele etmiyorsun. Işığı hemen açmıyorsun. Örtüyü izliyorsun. Akşam olunca ortalık karardı diyenler hep yanılmıştır. Halbuki siyah ipekten bir örtü ile zarifçe örtülüyor varlıklar. Karanlığa tahammül edemezsen hayatının karanlıklarına nasıl alışacaksın? Korkuyor musun? Güzel. Korkmamana sevindim. Ama içini bir hüzün kapladığını biliyorum. Bu anlaşılabilir. Her varlığın üzerinin örtülmesi ne kadar da hüzün verici. Ama onların orada olduklarını biliyorsun. Sonsuz bir ayrılık değil yaşadığın. Geçici bir ayrılık seninkisi. Bundan eminsin. Kalbini bu rahatlatıyor.
Güzel. Çok iyi bir şey yapıyorsun. Işığı hala açmıyorsun. Bekliyorsun. Örtünün biraz daha koyulaşmasını izliyorsun. Ne güzel. İçine doluşan hüzün yanında ruhunun örtündüğünü hissediyorsun. Ruhun savunmasızlığından kurtuluyor. Baksana. Ruhunu dinliyorsun. Duygularını daha çok görüyorsun. Seni senden uzaklaştıran bakışlar yok artık. Yalnızsın. Her varlık yalnızlaştı. Her varlık kendi içine çekildi.
Kendini yalnız hissediyorsun ama bu yalnızlığın seni zenginleştiriyor. Yalnızlığını hissettikçe biricikliğini hissediyorsun. Kainat içinde bir tanecik senden olduğun gerçeği seni yalnızlaştırıyor. Seni diğer bütün varlıklardan ayırıyor. Ancak bu ayrışma seni biricik ve tek hale getiriyor. Onun Ferd ismi yalnızlığının içindeki biricikliğin şeklinde sende tecelli ediyor. O ne kadar Mutlak Tek se, sen de o kadar Onun Mutlak Tekliğinin tecellisi ile o kadar biriciksin. Bak. Biricikliğini hissettin. Muhteşem bir duygu değil mi? Tam zamanıydı bu zaman bunu hissetmek için. Çünkü örtündün. Seni, senin gibi yaratılmış insanlardan görebilecek tek sensin. Ama çok daha önemli bir şey oluyor şimdi. O hem seni görüyor. Hem senin gördüğün seni görmek istiyor. Senin tek ve biricik bir varlık olarak yaratıldığın gerçeğini başkalarının farketmesini bekleme. Buna öncelikle sen farket. Sen farkedersen, senin farkettiğin şeyi de müşahede edecek O. Senin kendini Onun kudret elinden çıkmış tekliğini ve biricikliğini anlamış olmandan razı olacak ve Sonsuz sanatını sende seyredecek. Muhteşem bir an değil mi?
Örtünün altında varlığının nefesini duyuyorsun. Hatırlıyor musun? Küçükken nefesini daha iyi duymak için yorganı başının üzerine çekerdin. Şimdi ise gece örtüsünün altındasın. Varoluşun sakince gecenin içinde nefes alıyor. Nefesin ruhunda yankısını buluyor. Bu anı iyi değerlendiriyorsun. Görünmüyorsun. Ama görüyorsun. Kendini. Seni huzursuz edecek bakışlar yok artık bak. Işığı hala açmıyorsun. Perdeni açıyorsun. Kalbin yıldızları seyrediyor.
Baksana gökyüzü de örtünmüş. Utangaç insanların çekiciliğini anladın mı? Utanmanın bir örtü gibi insanı örttüğünü hissederdin hep. Sanki her varlık örtünerek utangaç olduklarını dile getiriyorlar. Gece bu yüzden mi çok çekici acaba? Galiba öyle. Geceyi bu yüzden çok seviyorsun. Belki gri havaları da bu yüzden çok seviyorsun. Parıldayan şeyler gözlerini alıyor değil mi?
Her varlık kapandı. Gece her varlığı örttü. Her varlık biricikliğine kavuştu. Şimdi seni gören sensin. Başkalarından sıyrıldın. Seni meşgul eden şeylerden sıyrıldın. Zenginleştin. Senin zenginliğin sensin. Işıkları hala açmıyorsun ve bu anın hiç bitmesini istemiyorsun.
Yüzyıllar önce titrek mum ışıkları, gaz lambaları altında insanlar kendilerine daha yakındı. Şimdi elektrik lambaları insanların üzerindeki örtüyü çekip sıyırıyor. Işıkları hala açmıyorsun. Televizyonun karşısına geçmeyi biraz daha erteliyorsun. Bu gece hiç mi seyretmeyeceksin? Biraz daha örtülü kalmaya karar veriyorsun gecenin örtüsü altında.
Işığı açmadın. Ama içinde ne çok ışık varmış. Görüyor musun? İçinde parıldayan yıldızları görüyormusun? Ne güzel. Bu gece elektirik lambasını hiç açmayacak mısın? Bence de yap bunu. En azından bu gece. Gecenin örtüsü altında herşey ve sen biriciksin ve teksin. Yalnızlığını keşfetmeden tekliğini ve biricikliğini nasıl anlardın başka? Örtünmeden biriciklik ve teklik nasıl anlaşılır?
Göz kapakların ağırlaşıyor. Örtünme ihtiyacın daha artıyor. İnsanların birlikte yapamadıkları şeylerden biri ne biliyor musun? Birlikte aynı rüyayı görmek. Aynı odada yatan insanlar aynı uykuya dalamazlar. Her uykuya dalış yalnız gerçekleştirilir. Zamanı geldi. Uykuya dalıyorsun. Nihai örtüye, uykuya bürünüyorsun. Ve sadece sana ait olan bir rüyaya dalıyorsun. Yalnız. Tek ve biricik..”
Hem bedenin hem duyguların pelte gibi. Dinlenmek istiyorsun. Ama Kainatın Rabbi üstü açık uyumana razı değil. Zarif bir örtüye ihtiyaç duyuyorsun. O senin için bir örtü dokuyor. Zarif, ipeksi bir maddeden. Güneşin ipeksi ışıkları geri çekildikçe ipeksi zariflikte örtü dokunuyor. Her varlığın üzerine tam t----- uyacak bir örtü bu. Örtü ne kadar sakince örtülüyor. Baksana. İzliyormusun? Görüyorsun değil mi? Güneş ne kadar zarifçe çekiliyor. Işınlar dokundukları yerden ne kadar sakince çekiliyor.
İşte güneş battı. İşte zarif bir örtü kapladı her yanı. Her yanını. Ellerine baksana. Yüzüne de. Görebiliyor musun? Tam göremiyorsun. Çünkü zarif ve ipeksi bir örtü ile kaplı herşey. Sen de. Çevrendeki her varlıkta.
Acele etmiyorsun. Işığı hemen açmıyorsun. Örtüyü izliyorsun. Akşam olunca ortalık karardı diyenler hep yanılmıştır. Halbuki siyah ipekten bir örtü ile zarifçe örtülüyor varlıklar. Karanlığa tahammül edemezsen hayatının karanlıklarına nasıl alışacaksın? Korkuyor musun? Güzel. Korkmamana sevindim. Ama içini bir hüzün kapladığını biliyorum. Bu anlaşılabilir. Her varlığın üzerinin örtülmesi ne kadar da hüzün verici. Ama onların orada olduklarını biliyorsun. Sonsuz bir ayrılık değil yaşadığın. Geçici bir ayrılık seninkisi. Bundan eminsin. Kalbini bu rahatlatıyor.
Güzel. Çok iyi bir şey yapıyorsun. Işığı hala açmıyorsun. Bekliyorsun. Örtünün biraz daha koyulaşmasını izliyorsun. Ne güzel. İçine doluşan hüzün yanında ruhunun örtündüğünü hissediyorsun. Ruhun savunmasızlığından kurtuluyor. Baksana. Ruhunu dinliyorsun. Duygularını daha çok görüyorsun. Seni senden uzaklaştıran bakışlar yok artık. Yalnızsın. Her varlık yalnızlaştı. Her varlık kendi içine çekildi.
Kendini yalnız hissediyorsun ama bu yalnızlığın seni zenginleştiriyor. Yalnızlığını hissettikçe biricikliğini hissediyorsun. Kainat içinde bir tanecik senden olduğun gerçeği seni yalnızlaştırıyor. Seni diğer bütün varlıklardan ayırıyor. Ancak bu ayrışma seni biricik ve tek hale getiriyor. Onun Ferd ismi yalnızlığının içindeki biricikliğin şeklinde sende tecelli ediyor. O ne kadar Mutlak Tek se, sen de o kadar Onun Mutlak Tekliğinin tecellisi ile o kadar biriciksin. Bak. Biricikliğini hissettin. Muhteşem bir duygu değil mi? Tam zamanıydı bu zaman bunu hissetmek için. Çünkü örtündün. Seni, senin gibi yaratılmış insanlardan görebilecek tek sensin. Ama çok daha önemli bir şey oluyor şimdi. O hem seni görüyor. Hem senin gördüğün seni görmek istiyor. Senin tek ve biricik bir varlık olarak yaratıldığın gerçeğini başkalarının farketmesini bekleme. Buna öncelikle sen farket. Sen farkedersen, senin farkettiğin şeyi de müşahede edecek O. Senin kendini Onun kudret elinden çıkmış tekliğini ve biricikliğini anlamış olmandan razı olacak ve Sonsuz sanatını sende seyredecek. Muhteşem bir an değil mi?
Örtünün altında varlığının nefesini duyuyorsun. Hatırlıyor musun? Küçükken nefesini daha iyi duymak için yorganı başının üzerine çekerdin. Şimdi ise gece örtüsünün altındasın. Varoluşun sakince gecenin içinde nefes alıyor. Nefesin ruhunda yankısını buluyor. Bu anı iyi değerlendiriyorsun. Görünmüyorsun. Ama görüyorsun. Kendini. Seni huzursuz edecek bakışlar yok artık bak. Işığı hala açmıyorsun. Perdeni açıyorsun. Kalbin yıldızları seyrediyor.
Baksana gökyüzü de örtünmüş. Utangaç insanların çekiciliğini anladın mı? Utanmanın bir örtü gibi insanı örttüğünü hissederdin hep. Sanki her varlık örtünerek utangaç olduklarını dile getiriyorlar. Gece bu yüzden mi çok çekici acaba? Galiba öyle. Geceyi bu yüzden çok seviyorsun. Belki gri havaları da bu yüzden çok seviyorsun. Parıldayan şeyler gözlerini alıyor değil mi?
Her varlık kapandı. Gece her varlığı örttü. Her varlık biricikliğine kavuştu. Şimdi seni gören sensin. Başkalarından sıyrıldın. Seni meşgul eden şeylerden sıyrıldın. Zenginleştin. Senin zenginliğin sensin. Işıkları hala açmıyorsun ve bu anın hiç bitmesini istemiyorsun.
Yüzyıllar önce titrek mum ışıkları, gaz lambaları altında insanlar kendilerine daha yakındı. Şimdi elektrik lambaları insanların üzerindeki örtüyü çekip sıyırıyor. Işıkları hala açmıyorsun. Televizyonun karşısına geçmeyi biraz daha erteliyorsun. Bu gece hiç mi seyretmeyeceksin? Biraz daha örtülü kalmaya karar veriyorsun gecenin örtüsü altında.
Işığı açmadın. Ama içinde ne çok ışık varmış. Görüyor musun? İçinde parıldayan yıldızları görüyormusun? Ne güzel. Bu gece elektirik lambasını hiç açmayacak mısın? Bence de yap bunu. En azından bu gece. Gecenin örtüsü altında herşey ve sen biriciksin ve teksin. Yalnızlığını keşfetmeden tekliğini ve biricikliğini nasıl anlardın başka? Örtünmeden biriciklik ve teklik nasıl anlaşılır?
Göz kapakların ağırlaşıyor. Örtünme ihtiyacın daha artıyor. İnsanların birlikte yapamadıkları şeylerden biri ne biliyor musun? Birlikte aynı rüyayı görmek. Aynı odada yatan insanlar aynı uykuya dalamazlar. Her uykuya dalış yalnız gerçekleştirilir. Zamanı geldi. Uykuya dalıyorsun. Nihai örtüye, uykuya bürünüyorsun. Ve sadece sana ait olan bir rüyaya dalıyorsun. Yalnız. Tek ve biricik..”
...............................................................................................................
Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali (r.a))
.