Sultan Selîm ve “Dede Molla”
Yavuz Sultan Selîm Han Mısır seferine giderken, yolu Dede Molla isimli zâtın bulunduğu köyden geçer. Sultan, atı üzerinde ordusunun önünde yol alırken, ihtiyar bir köylüyü tarlasını sürerken görür. Yaklaşıp selâm verir. Köylü gelenin kim olduğunu
fark etmemiş gibi bir tavırla selâmını alır ve işiyle meşgul olur. Atı üzerinde onu seyreden Sultan; “Baba duydun mu? Pâdişâh sefere çıkmış. Mısır’a gidiyormuş” der. “Mevlâ yolunu açık eylesin. İnşâallah hayırlı olur. Emeline nâil ve muzaffer olarak döner” dedikten sonra işine devam eder...
“Hepinize yeter inşallah!”
Sultan onun bu olgun hâline ve teslimiyetine bakıp, dünyâya gönül bağlamayan, lâzım olduğu kadar çalışan ve tevekkül sâhibi bir zât olduğunu anlar. Sultan nasıl karşılık vereceğini merak ederek tekrar; “Dede, uzak yerden geliyorum. Karnım aç, yiyeceğin var mı?” der. Bunun üzerine biraz ilerde iki taşın üzerine yerleştirilmiş tencerede pişmekte olan aşı işâret ederek; “Pilav, pişmek üzere, işte orada, karnın doyuncaya kadar ye!” der. Pâdişâh; “İyi ama, ardımdaki ordu da aş ister” deyince; “İşte tencere orada, indir sen de ye askerlerin de yesin. Hepinize yeter inşallah!” diye söyler. Sonra tarlasını sürmeye devâm eder...
Biraz sonra, ordu yaklaşınca vezirlerine, mola vermelerini emreder. Mola veren askerler grup grup ak sakallı ihtiyar zâtın pilavından yemek için sofraya oturur. Başta Sultan, vezirler ve bütün ordu bu pilavdan yer, fakat pilav hiç eksilmez. Bu ihtiyar zâtın erenlerden olduğunu anlayan Sultan, onun kerâmetiyle pilavın bitmediğini görerek, hürmetle elini öpüp, duâsını alır ve ordusuna ilerle emrini verir ve Osmanlı ordusu Mısır seferinde zaferle döner...
“Dedemoğlu köyü”nde...
Orta Anadolu’da yetişen velîlerden olan “Dede Molla”, “Dedemoğlu” diye de bilinir. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemekle beraber hakkında anlatılan meşhur bir menkıbeye göre on altıncı yüzyılda Yavuz Sultan Selîm Han zamanında yaşamıştır. Kabri, Konya’nın Çumra ilçesinde, kendi adıyla anılan “Dedemoğlu köyü”ndedir...
Yavuz Sultan Selîm Han Mısır seferine giderken, yolu Dede Molla isimli zâtın bulunduğu köyden geçer. Sultan, atı üzerinde ordusunun önünde yol alırken, ihtiyar bir köylüyü tarlasını sürerken görür. Yaklaşıp selâm verir. Köylü gelenin kim olduğunu
fark etmemiş gibi bir tavırla selâmını alır ve işiyle meşgul olur. Atı üzerinde onu seyreden Sultan; “Baba duydun mu? Pâdişâh sefere çıkmış. Mısır’a gidiyormuş” der. “Mevlâ yolunu açık eylesin. İnşâallah hayırlı olur. Emeline nâil ve muzaffer olarak döner” dedikten sonra işine devam eder...
“Hepinize yeter inşallah!”
Sultan onun bu olgun hâline ve teslimiyetine bakıp, dünyâya gönül bağlamayan, lâzım olduğu kadar çalışan ve tevekkül sâhibi bir zât olduğunu anlar. Sultan nasıl karşılık vereceğini merak ederek tekrar; “Dede, uzak yerden geliyorum. Karnım aç, yiyeceğin var mı?” der. Bunun üzerine biraz ilerde iki taşın üzerine yerleştirilmiş tencerede pişmekte olan aşı işâret ederek; “Pilav, pişmek üzere, işte orada, karnın doyuncaya kadar ye!” der. Pâdişâh; “İyi ama, ardımdaki ordu da aş ister” deyince; “İşte tencere orada, indir sen de ye askerlerin de yesin. Hepinize yeter inşallah!” diye söyler. Sonra tarlasını sürmeye devâm eder...
Biraz sonra, ordu yaklaşınca vezirlerine, mola vermelerini emreder. Mola veren askerler grup grup ak sakallı ihtiyar zâtın pilavından yemek için sofraya oturur. Başta Sultan, vezirler ve bütün ordu bu pilavdan yer, fakat pilav hiç eksilmez. Bu ihtiyar zâtın erenlerden olduğunu anlayan Sultan, onun kerâmetiyle pilavın bitmediğini görerek, hürmetle elini öpüp, duâsını alır ve ordusuna ilerle emrini verir ve Osmanlı ordusu Mısır seferinde zaferle döner...
“Dedemoğlu köyü”nde...
Orta Anadolu’da yetişen velîlerden olan “Dede Molla”, “Dedemoğlu” diye de bilinir. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemekle beraber hakkında anlatılan meşhur bir menkıbeye göre on altıncı yüzyılda Yavuz Sultan Selîm Han zamanında yaşamıştır. Kabri, Konya’nın Çumra ilçesinde, kendi adıyla anılan “Dedemoğlu köyü”ndedir...
Bırak yolcu bu gece karanlıklar benim,
Mazide dolunay var, önümde gözlerin,
Bir yağmur bekliyor bu saatte tenim,
Yakamozlar suskun,
Dalgalar son kez benim için gelin........
Mazide dolunay var, önümde gözlerin,
Bir yağmur bekliyor bu saatte tenim,
Yakamozlar suskun,
Dalgalar son kez benim için gelin........
.