Kurban, sünneti müekkededir.
Kurban, bir seneyi bitirmiş koyundan, iki seneyi bitirmiş keçiden, beş seneyi bitirmiş deveden, iki seneyi bitirmiş sığırdan verilir.
Deve ile sığır yedi kişi için, koyun ve keçi ise bir kişi için kurban edilir.
Dört çeşit hayvanın kurban edilmesi caiz değildir:
1. Körlüğü belli olan.
2. Topallığı belli olan.
3. Hastalıklardan bir hastalığı olan.
4. Fazlaca zayıf olan.
Boynuzu olmayan ve boynuzu çıkmış hayvanın kurban olması caizdir. Kuyruğu ve burnu kesik olursa caiz olmaz.
Kurban (udhiyye), Allahu Teala´ya yaklaşmak için Kurban bayramı günlerinde kesilen hayvandır.
Kurban, Allah´a yaklaşmak amacıyla kesilen deve, sığır, koyun ve keçiden olunur.
Kurbanın meşruiyeti Kur´an ve sünnet ile sabittir.
Kur´an´dan delil şu Ayet-i Kerimedir:
"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." (Kevser: 108/2)
Sünnetten delil de şu hadis-i şeriftir:
Enes (r.a.)´dan şöyle rivayet1 edilmiştir.
"Hazreti Peygamber boynuzlu ve beyaz renkli iki koçun Besmele ve tekbir getirdikten sonra ayaklarını boyunlarına koyarak kendi eliyle kurban etti." [1]
Kurbanın meşruiyetinin hikmeti:
Kurban kesmek bir ibadettir. Allah´a boyun eğmekten sonra gelir.
Hz. İbrahim oğlu İsmail´i kurban etmekle mükellef kılındığında yerine getirmek istediği kurbanın manasını ihya edip onu canlı olarak gündemde tutmaktır. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail´in Allah´ın emrine boyun eğmeleri nedeniyle Allah´u Teala, İsmail´in yerine kurban edilmek üzere bir koç indirerek Hz. İbrahim´e o koçu kurban etmesini emretmiştir.
Ayrıca kurban kesmekte fakir ve yoksulları doyurup sevindirmek söz konusu olur. Bu da fakirlerle zenginler arasındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirir.
Kurbanın hükmü:
Kurban kesmek sünnet-i müekkededir.
İki sebepten dolayı kurban kesmek vacip olur.
a) Kurban edilmeye elverişli bir hayvana işaretle, ´Bu benim kurbanımdır.´ veya "Bu hayvanı kurban edeceğim´ gibi ifadelerde bulunulursa o hayvanın kurban edilmesi vacip olur.
b) Allah´a yaklaşmak amacıyla, ´Kurban kesmek bana borç olsun´ diyerek adak adayan kimseyede kurban vermesi vacip olur.
Kurban kesmekle mükellef olanlar,
a) Müslüman olmak.
b) Akıllı ve ergenlik çağında olmak.
c) Kurban kesmeye maddi güç yetirmektir.
Kendisinde bu üç şart bulunan kimseye kurban bayramında kurban kesmek sünneti müekkededir
Koyun ve keçiden kurban edilmesi için ikişer yaşını doldurması lazımdır. Ancak koyun bir yaşını bitirip ikinciye basarsa kurban edilebilir.
Ebu Hureyre (r.a.) Hazreti peygamberden şöyle duyduğunu rivayet eder:
"İki yaşına basmış koyunu kurban ediniz. Çünkü onu kurban etmek caizdir." [2]
Deve ve sığırın yedi kişi için kurban edilebileceğinin delili: Cabir (r.a.) şöyle demiştir:
" Hazreti Peygamber ile beraber Hudeybiye senesinde deve ve sığırı yedişer kişi için kurban ettik." [3]
Kurban olarak kesilen kurbanlık hayvanda metinde geçen dört maddeden herhangi biri bulunursa caiz olmaz.
Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Körlüğü sırasında kör hayvanı, hastalığı esnasında hasta hayvanı, topallığı devam ettiği sürece tcpal hayvanı ve kemik iliği kalmayacak kadar zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz değildir." [4]
Kulağın bir tanesi veya ikisi farketmez çünkü onun elinden eksiklik olur ve yenilen bir parçanın yokluğudur.
Kurban kesmenin vakti; Bayram namazı kılındıktan sonra başlayarak teşrik günlerinin sonuncu günü akşamı güneş batana kadar olan süredir. Kurban kesiminde beş şey sünnettir:
1. Eûzu Besmele çekmek,
2. Peygamber (s.a.v.)´e salavat getirmek.
3. Hayvanı kıbleye yöneltmek.
4. Besmeleden önce veya sonra üç defa tekbir getirmek.
5. Kabulü için duada bulunmak.
Nezr olunan bir kurbanın etini sahibi yiyemez. Sünnet olarak kesilen bir kurbanın etinden sahibi yiyebilir. Kurban (eti ve derisi) satılmaz fakat fakir ve miskinlere (ihtiyaç sahiplerine) verilir.
Kurban kesmenin vakti, bayram günü güneş doğduktan sonra iki rekat namaz kılınıp iki hutbe okunduktan sonra başlar bayramın dördüncü günü güneş batana kadar devam eder.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Bu günümüzde ilk yapacağımız şey, namaz kılmak ondan sonra (evlerimize) dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun davranmış olur. Kim namazdan önce kurban keserse bu yalnız ailesine takdim ettiği bir et sayılır. Onun kurban ibadetiyle hiç bir ilgisi yoktur."[5]
Hadiste geçen ´bu gününüzde´den maksat Zilhiccenin onuncu günü olan bayramın birinci günüdür. ´Bundan önce´ denmesinden maksat ise namaz vakti girmeden önceki vakittir.
Bayramın diğer üç günü ise teşrik günleri olan Zilhiccenin 11, 12 ve 13.üncü günleridir.
Zübeyir ibnul Avvam´dan rivayete göre Hazreti peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
"Teşrik günlerinin tamamında kurban kesilebilir." [6]
Kurban kesildiği zaman besmele çekmek ve tekbir getirmek sünnettir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Besmele ile kesilin hayvanlardan yeyin." (Enam:16/18)
Hazreti Enes´in rivayetine ´Allah Resulü besmele çekip tekbir getirdi.´ buyurarak kurbanını kesmiştir, ve Müslimin rivayyetinde ise ´Bismillahi vellahu ekber.´ dedikten sonra kurbanım kesmiştir.[7]
Hz. Aişe (r.a)´dan rivayete göre Hz. Peygamber bir koç kurban etmek istediğinde bıçağı eline alıp,
"Bismillah ya Allah Muhammed´den, Muhammed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et" [8] deyip kesmiştir.
Sünnet olarak kurban kesen kişi etinden yiyebilir, zengin dostlarına da verebilir. Ancak sünnet olan kurbanın üçte ikisini dağıtıp kalan üçte birini ehline yedirmesidir. Yine en efdal olanı şudur ki kurban kesen kişi teber-rüken birazını yiyip geri kalanını fakirlere sadaka olarak vermesidir. Beyhaki´den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber kurban kestiğinde onun ciğerinden yiyordu. [9]
Kurbanın etinden az bir parça olsa dahi fakirlere verilmesi ve bunun pişmemiş olması şarttır.
Tatavvu´ olarak (sünnet olarak) kesilen kurbanın üçte bir miktarını kendisine veya ailesine yemek üzere bırakması ve kalanını fakirlere dağıtması sünnet olmakla beraber Teberruken bir lokma kendisine bıraktıktan sonra hepsini sadaka olarak dağıtmak daha efdaldır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari, 5245, Müslim, 1966.
[2] Camiussağir, 512; İmam Ahmed, 6/368.
[3] Müslim, 1318.
[4] Hakim, 4/227.
[5] Buhari, 5225; Müslim, 1961.
[6] İbni Hıbban, 1008.
[7] Müslim, 1967.
[8] Müslim, 1967.
[9] Muğnil Muhtac, 3/290.
Kurban, bir seneyi bitirmiş koyundan, iki seneyi bitirmiş keçiden, beş seneyi bitirmiş deveden, iki seneyi bitirmiş sığırdan verilir.
Deve ile sığır yedi kişi için, koyun ve keçi ise bir kişi için kurban edilir.
Dört çeşit hayvanın kurban edilmesi caiz değildir:
1. Körlüğü belli olan.
2. Topallığı belli olan.
3. Hastalıklardan bir hastalığı olan.
4. Fazlaca zayıf olan.
Boynuzu olmayan ve boynuzu çıkmış hayvanın kurban olması caizdir. Kuyruğu ve burnu kesik olursa caiz olmaz.
Kurban (udhiyye), Allahu Teala´ya yaklaşmak için Kurban bayramı günlerinde kesilen hayvandır.
Kurban, Allah´a yaklaşmak amacıyla kesilen deve, sığır, koyun ve keçiden olunur.
Kurbanın meşruiyeti Kur´an ve sünnet ile sabittir.
Kur´an´dan delil şu Ayet-i Kerimedir:
"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." (Kevser: 108/2)
Sünnetten delil de şu hadis-i şeriftir:
Enes (r.a.)´dan şöyle rivayet1 edilmiştir.
"Hazreti Peygamber boynuzlu ve beyaz renkli iki koçun Besmele ve tekbir getirdikten sonra ayaklarını boyunlarına koyarak kendi eliyle kurban etti." [1]
Kurbanın meşruiyetinin hikmeti:
Kurban kesmek bir ibadettir. Allah´a boyun eğmekten sonra gelir.
Hz. İbrahim oğlu İsmail´i kurban etmekle mükellef kılındığında yerine getirmek istediği kurbanın manasını ihya edip onu canlı olarak gündemde tutmaktır. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail´in Allah´ın emrine boyun eğmeleri nedeniyle Allah´u Teala, İsmail´in yerine kurban edilmek üzere bir koç indirerek Hz. İbrahim´e o koçu kurban etmesini emretmiştir.
Ayrıca kurban kesmekte fakir ve yoksulları doyurup sevindirmek söz konusu olur. Bu da fakirlerle zenginler arasındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirir.
Kurbanın hükmü:
Kurban kesmek sünnet-i müekkededir.
İki sebepten dolayı kurban kesmek vacip olur.
a) Kurban edilmeye elverişli bir hayvana işaretle, ´Bu benim kurbanımdır.´ veya "Bu hayvanı kurban edeceğim´ gibi ifadelerde bulunulursa o hayvanın kurban edilmesi vacip olur.
b) Allah´a yaklaşmak amacıyla, ´Kurban kesmek bana borç olsun´ diyerek adak adayan kimseyede kurban vermesi vacip olur.
Kurban kesmekle mükellef olanlar,
a) Müslüman olmak.
b) Akıllı ve ergenlik çağında olmak.
c) Kurban kesmeye maddi güç yetirmektir.
Kendisinde bu üç şart bulunan kimseye kurban bayramında kurban kesmek sünneti müekkededir
Koyun ve keçiden kurban edilmesi için ikişer yaşını doldurması lazımdır. Ancak koyun bir yaşını bitirip ikinciye basarsa kurban edilebilir.
Ebu Hureyre (r.a.) Hazreti peygamberden şöyle duyduğunu rivayet eder:
"İki yaşına basmış koyunu kurban ediniz. Çünkü onu kurban etmek caizdir." [2]
Deve ve sığırın yedi kişi için kurban edilebileceğinin delili: Cabir (r.a.) şöyle demiştir:
" Hazreti Peygamber ile beraber Hudeybiye senesinde deve ve sığırı yedişer kişi için kurban ettik." [3]
Kurban olarak kesilen kurbanlık hayvanda metinde geçen dört maddeden herhangi biri bulunursa caiz olmaz.
Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Körlüğü sırasında kör hayvanı, hastalığı esnasında hasta hayvanı, topallığı devam ettiği sürece tcpal hayvanı ve kemik iliği kalmayacak kadar zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz değildir." [4]
Kulağın bir tanesi veya ikisi farketmez çünkü onun elinden eksiklik olur ve yenilen bir parçanın yokluğudur.
Kurban kesmenin vakti; Bayram namazı kılındıktan sonra başlayarak teşrik günlerinin sonuncu günü akşamı güneş batana kadar olan süredir. Kurban kesiminde beş şey sünnettir:
1. Eûzu Besmele çekmek,
2. Peygamber (s.a.v.)´e salavat getirmek.
3. Hayvanı kıbleye yöneltmek.
4. Besmeleden önce veya sonra üç defa tekbir getirmek.
5. Kabulü için duada bulunmak.
Nezr olunan bir kurbanın etini sahibi yiyemez. Sünnet olarak kesilen bir kurbanın etinden sahibi yiyebilir. Kurban (eti ve derisi) satılmaz fakat fakir ve miskinlere (ihtiyaç sahiplerine) verilir.
Kurban kesmenin vakti, bayram günü güneş doğduktan sonra iki rekat namaz kılınıp iki hutbe okunduktan sonra başlar bayramın dördüncü günü güneş batana kadar devam eder.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Bu günümüzde ilk yapacağımız şey, namaz kılmak ondan sonra (evlerimize) dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun davranmış olur. Kim namazdan önce kurban keserse bu yalnız ailesine takdim ettiği bir et sayılır. Onun kurban ibadetiyle hiç bir ilgisi yoktur."[5]
Hadiste geçen ´bu gününüzde´den maksat Zilhiccenin onuncu günü olan bayramın birinci günüdür. ´Bundan önce´ denmesinden maksat ise namaz vakti girmeden önceki vakittir.
Bayramın diğer üç günü ise teşrik günleri olan Zilhiccenin 11, 12 ve 13.üncü günleridir.
Zübeyir ibnul Avvam´dan rivayete göre Hazreti peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
"Teşrik günlerinin tamamında kurban kesilebilir." [6]
Kurban kesildiği zaman besmele çekmek ve tekbir getirmek sünnettir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Besmele ile kesilin hayvanlardan yeyin." (Enam:16/18)
Hazreti Enes´in rivayetine ´Allah Resulü besmele çekip tekbir getirdi.´ buyurarak kurbanını kesmiştir, ve Müslimin rivayyetinde ise ´Bismillahi vellahu ekber.´ dedikten sonra kurbanım kesmiştir.[7]
Hz. Aişe (r.a)´dan rivayete göre Hz. Peygamber bir koç kurban etmek istediğinde bıçağı eline alıp,
"Bismillah ya Allah Muhammed´den, Muhammed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et" [8] deyip kesmiştir.
Sünnet olarak kurban kesen kişi etinden yiyebilir, zengin dostlarına da verebilir. Ancak sünnet olan kurbanın üçte ikisini dağıtıp kalan üçte birini ehline yedirmesidir. Yine en efdal olanı şudur ki kurban kesen kişi teber-rüken birazını yiyip geri kalanını fakirlere sadaka olarak vermesidir. Beyhaki´den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber kurban kestiğinde onun ciğerinden yiyordu. [9]
Kurbanın etinden az bir parça olsa dahi fakirlere verilmesi ve bunun pişmemiş olması şarttır.
Tatavvu´ olarak (sünnet olarak) kesilen kurbanın üçte bir miktarını kendisine veya ailesine yemek üzere bırakması ve kalanını fakirlere dağıtması sünnet olmakla beraber Teberruken bir lokma kendisine bıraktıktan sonra hepsini sadaka olarak dağıtmak daha efdaldır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari, 5245, Müslim, 1966.
[2] Camiussağir, 512; İmam Ahmed, 6/368.
[3] Müslim, 1318.
[4] Hakim, 4/227.
[5] Buhari, 5225; Müslim, 1961.
[6] İbni Hıbban, 1008.
[7] Müslim, 1967.
[8] Müslim, 1967.
[9] Muğnil Muhtac, 3/290.
Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî'yi aşılamaktan ibarettir.
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
.