Allah Kur’an ın tümüne iman etmiş görünüp de, hurafe inançlarını yaşamaya devam etmek için, ayetlerin bir kısmının üstünü örten, görmezden gelenlere Kur’an kâfir der. Yani Kur’an ın tüm ayetlerine, koşulsuz ve şartsız iman etmemizi ve hayata geçirmemizi emreder.
Peygamberimiz e iman eden bir kısım Ehli kitap, kendi hurafe inançlarına da iman etmeye devam etmek istemişlerdi. Bunu Allah asla kabul etmedi ve Kur’an dan başka hangi söze inanacaklar, yada yine bir başka ayetinde, Allah dan ve onun ayetlerinden sonra, hangi söze inanacaklar diye uyarıp, bizlerin sorumlu olduğu yalnız Kur’an olduğu gerçeğini, çok açık bildirilmiştir.
Bu konuya çok önem veren Rabbimiz, imanımızın Kur’an ile sınırlandığını, asla sınırları aşmamamız gerektiği konusunda da bizleri uyarır. Kim ALLAH'IN SINIRLARINI AŞARSA İŞTE ONLAR ZALİMLERDİR diyerek, Allah Kur’an ile kendi sınırlarını çizmiş ve bizlerin bu sınırlar içinde İslam ı yaşamamızı emretmiştir.
Peki, bizler bu sınırlarda mı İslam ı yaşıyoruz? Bu soruyu lütfen kendimize soralım ve cevabını da titizlikle arayalım. Allah ın bizlerden istediği şu iki konu üzerinde birlikte düşünelim.
1. Kur’an ın tamamına iman etmek ve hiçbir ayeti görmezden gelmeden, üstünü örtmeden iman etmek ve öyle yaşamak.
2. Kur’an ın sınırlarını tanımak ve o sınırları asla aşmamak.
Gerçektende bu iki konu, çok ama çok önemli. Acaba bugün bizler Allah ın bu emirlerini hayata geçiriyor muyuz, ne dersiniz? İlk yazdığımız konu üzerinde düşünelim. Bizlere sorulduğunda hepimiz Kur’an ın tamamına iman ediyoruz deriz. Deriz ama daha sonra bu sözlerimizi doğrular niteliğinde mi yaşarız inancımızı?
Elbette söylemekle olmaz, yaşamakla olur. Bugün ne yazık ki Kur’an ayetlerinin onlarcasının, günümüzde hükmü kalktığını yani NESİH edildiğine inanır genel çoğunluğumuz. Şu ayet gelince, bu ayetin hükmü kalkmıştır, ya da şu hadis bu ayetin hükmünü kaldırmıştır inancı, ne yazık ki toplumda kabul gören bir inançtır. Düşünebiliyor musunuz hadislerin, Kur’an ayetlerini nesih ettiğini, yani hükmünü kaldırdığına bile inanan bir inanç yarattık ellerimizle.
Peki, Kur’an bu düşünceye onay veriyor mu? Tabii ki hayır. Kur’an, daha önceki kitaplar arasında bazı hükümlerin değiştiğini ve bizlere daha hayırlısını gönderdiğinden bahseder. Ama Kur’an içinde hükmü kalkmış tek bir ayet olduğunu asla söylemez. Öyle olsaydı, peygamberimiz hükmü kalkmış bir ayeti neden yazdırsın da bizlere ulaştırsın. Neden Kur’an ın bir kısmına inanıyor da, bir kısmına inanmıyorsunuz diyerek, o günkü toplumu ve bizleri Kur’an ın tümüne inanmamız için ikaz etsin.
Bu durumda bazı din kardeşlerimiz, birçok ayetin hükmü nesih edilmiştir diye inandığında, o ayetleri de hayatlarına geçirmediğinde, sizce gerçek iman etmiş olur mu? Yorum ve karar sizin.
Allah bir ayetinde neleri haram kıldığını anlatırken, bakın bu konuyla ilgili nasıl bir sınır çiziyor.
Maide 87: Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve SINIRI AŞMAYIN. Allah sınırı aşanları sevmez.
Peki, bizler bu konuda neler söylüyoruz. Haram ve helallerin hepsi Kur’an da yoktur, bunları da peygamberimiz haram kılmıştır, deme yanlışını yapıyoruz. Hâlbuki ayet ne kadar açık. Allah haramları Kur’an da açıkladığını ve bunun dışına çıkarak kendinize haramlar edinmeyin, böylece Allah ın KOYDUĞU SINIRLARI AŞMAYIN diyerek bizleri uyarıyor. Ayetin sonunda da, Allah sınırı aşanları sevmez diye bizlere belirtiyor.
Biz Kur’an ın koyduğu haramların dışında, öyle haramlar edindik ki, say sayabilirsen. Böyle yapıp, Allah ın sınırlarını aşınca, elbette Rabbimizin sevgisinden, şefkatinden uzak kalıyoruz. Dualarımızda, yaptıklarımız ölçüsünde karşılık buluyor. Allah geçmiş kavimleri neden cezalandırdığının örneğini de veriyor ve bakın ne diyor.
Maide 78: İsrâiloğulları'ndan kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. BUNUN SEBEBİ, SÖZ DİNLEMEMELERİ VE SINIRI AŞMALARIDIR.
Allah lanetlediği toplumların, ne maksatla cezalandırıldığını bakın ne kadar açık bir şekilde belirtiyor bizlere. BUNUN SEBEBİ, GÖNDERDİĞİMİZ KİTAPLARIN DIŞINA ÇIKIP SÖZ DİNLEMEMELERİ, SINIRI AŞMALARIDIR DİYOR. Lütfen dikkat ediniz, kâfir diye bahsedilenler, Allah a inanmayanlar değil, ALLAH IN KOYDUĞU SINIRI AŞANLAR.
Allah Tevbe suresi 112. ayetinde müjdelenecek ve mükâfatlandırılacak olanların kimler olduğunu sayarken, en sonunda yine çok önemle dikkatimizi çekerek, ALLAH IN SINIRLARINI KORUYANLARIN, mükâfatlandırılacağını söyler. Konumuzun daha iyi anlaşılması için bir ayet örneği daha vermek istiyorum. Kur’an ın sınırlarını aşanların, Allah a karşı yalan söylediklerini belirtiyor Rabbimiz.
Nahl 116: Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin! ÇÜNKÜ ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURMUŞ OLURSUNUZ. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.
İlginç ve dikkatimizi çekmesi gereken, Allah Kur’an da hüküm vermediği halde, dillerimizin ve nefislerimizin uydurduğu, doğruluğundan emin olamadığımız rivayet ve sanı bilgilere, Allah yalana dayanarak söyledikleri ibaresini kullanıyor. Bunu yapanların ise ALLAH A KARŞI YALAN UYDURMUŞ OLACAKLARINI SÖYLÜYOR. İşte bunu yapanların, asla kurtuluşa eremeyeceklerini de belirterek, sakın bu hataya düşmeyin diye de bizleri uyarıyor.
Tüm bu bilgiler ve uyarılar ışığında, İslam âleminin bugünkü halini düşününce, ne demek isteğim daha iyi anlaşılacaktır. Rabbimiz, bizlerin gönül gözünü ne olursun aç ki, yaptığımız bu yanlışlarımızın farkında olalım. Yoksa işimiz çok zor.
Şimdide bu konu üzerinde, birkaç örnek daha vermek istiyorum. Acaba bizler bugün, Allah ın Kur’an da koyduğu sınırlara uyuyor ve sınırların dışına çıkmıyor muyuz? Ne dersiniz? Eğer sınırları aşıyorsak, İslam dairesi dışına çıkmış oluruz, önce bunu unutmayalım. Bununda Allah, Kâfirlik olduğunu söylüyor.
Bizler ne yazık ki, sınır tanımayan ve imanımızda kendi sınırlarımızı çizen bir inanç yarattığımızın, ne yazık ki hala farkında bile değiliz. Çünkü Kur’an rehber olmaktan çıkmış, beşeri rehberler edinmişiz kendimize. Bu konuda neler söylüyor ve inanıyoruz gelin hatırlayalım.
(KUR’AN DA HER BİLGİ YOKTUR, ÖZET BİLGİLERİ İÇERİR. İSLAM I EKSİKSİZ VE DOĞRU YAŞAMAK İSTİYORSAK, FIKIH KİTAPLARINDAN İSTİFADE ETMELİYİZ.)
İşte bu düşünce ne yazık ki, bizlerin Kur’an sınırlarını aşarak, Allah ın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin uyarılarına gözlerimizi kapatarak, dinde beşeri bir sınır çiziyoruz. Bu yetmiyormuş gibi, Allah ın sınırlarını aştığımız içinde, Müslüman toplumlar olarak, dinde bölünüyor, parçalanıyor ve birbirimize düşman oluyoruz.
Hâlbuki Allah ne demişti? Dinde sakın bölünmeyin. Peki, bu emir ne oldu? Görmezden gelindi, üstü örtüldü, sırf hurafe itikatlarımızı yaşamak adına. Bu yetmiyormuş gibi, bölünmekte bereket vardır diyecek kadar gözler perdeli, gönüller ne yazık ki mühürlü. Rabbimiz yardımcımız olsun.
Allah çok açık hüküm vermiş, sınırları çizmiş ve demiş ki ayetinde. SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM. Ama bizler ne diyoruz? Yalnız Kur’an ile olmaz. İşte bu inanç bizleri, DİNDE SINIR TANIMAZ BİR HALE GETİRDİĞİ gibi, birçok ayetinde hükmünü yaşamamızı engelliyor.
BİZLERE KUR’AN DIŞINDAN NAKLEDİLEN BİR BİLGİ, EĞER KUR’AN IN ONAYINI ALMIYOR VE KUR’AN IN SINIRLARININ DIŞINA ÇIKIYORSA, LÜTFEN AHİ RET HAYATIMIZI RİSKE ATARAK İNANMAYALIM, ARDI SIRA GİTMEYELİM.
Elbette her bilgiden, örnekten istifade edelim. Araştıralım, daha iyi bilenden soralım ki daha iyi öğrenelim, anlayalım. Her insan, bir başkasına muhtaç yaratılmıştır. Ama önce anladığımız dilden Kur’an ı okuyalım, ALLAH IN SINIRLARININ NE OLDUĞUNU BİLELİM. Bir başka deyişle, imtihanımıza önce Kur’an dan bizzat kendimiz çalışalım. Bunu yapmadığımız sürece, bizleri mutlaka, ALLAH İLE ALDATANLAR ÇIKACAKTIR.
Dilerim Yüce Rabbimizden, İslam ın sınırlarını Kur’an dan bizzat öğrenen ve O sınırları asla aşmayan, Kur’an ın tüm ayetlerini hayatına geçiren ve ona ters düşen hiçbir bilginin ardına düşmeyen, İslam ı hurafe ve batıldan uzak yaşayan, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Peygamberimiz e iman eden bir kısım Ehli kitap, kendi hurafe inançlarına da iman etmeye devam etmek istemişlerdi. Bunu Allah asla kabul etmedi ve Kur’an dan başka hangi söze inanacaklar, yada yine bir başka ayetinde, Allah dan ve onun ayetlerinden sonra, hangi söze inanacaklar diye uyarıp, bizlerin sorumlu olduğu yalnız Kur’an olduğu gerçeğini, çok açık bildirilmiştir.
Bu konuya çok önem veren Rabbimiz, imanımızın Kur’an ile sınırlandığını, asla sınırları aşmamamız gerektiği konusunda da bizleri uyarır. Kim ALLAH'IN SINIRLARINI AŞARSA İŞTE ONLAR ZALİMLERDİR diyerek, Allah Kur’an ile kendi sınırlarını çizmiş ve bizlerin bu sınırlar içinde İslam ı yaşamamızı emretmiştir.
Peki, bizler bu sınırlarda mı İslam ı yaşıyoruz? Bu soruyu lütfen kendimize soralım ve cevabını da titizlikle arayalım. Allah ın bizlerden istediği şu iki konu üzerinde birlikte düşünelim.
1. Kur’an ın tamamına iman etmek ve hiçbir ayeti görmezden gelmeden, üstünü örtmeden iman etmek ve öyle yaşamak.
2. Kur’an ın sınırlarını tanımak ve o sınırları asla aşmamak.
Gerçektende bu iki konu, çok ama çok önemli. Acaba bugün bizler Allah ın bu emirlerini hayata geçiriyor muyuz, ne dersiniz? İlk yazdığımız konu üzerinde düşünelim. Bizlere sorulduğunda hepimiz Kur’an ın tamamına iman ediyoruz deriz. Deriz ama daha sonra bu sözlerimizi doğrular niteliğinde mi yaşarız inancımızı?
Elbette söylemekle olmaz, yaşamakla olur. Bugün ne yazık ki Kur’an ayetlerinin onlarcasının, günümüzde hükmü kalktığını yani NESİH edildiğine inanır genel çoğunluğumuz. Şu ayet gelince, bu ayetin hükmü kalkmıştır, ya da şu hadis bu ayetin hükmünü kaldırmıştır inancı, ne yazık ki toplumda kabul gören bir inançtır. Düşünebiliyor musunuz hadislerin, Kur’an ayetlerini nesih ettiğini, yani hükmünü kaldırdığına bile inanan bir inanç yarattık ellerimizle.
Peki, Kur’an bu düşünceye onay veriyor mu? Tabii ki hayır. Kur’an, daha önceki kitaplar arasında bazı hükümlerin değiştiğini ve bizlere daha hayırlısını gönderdiğinden bahseder. Ama Kur’an içinde hükmü kalkmış tek bir ayet olduğunu asla söylemez. Öyle olsaydı, peygamberimiz hükmü kalkmış bir ayeti neden yazdırsın da bizlere ulaştırsın. Neden Kur’an ın bir kısmına inanıyor da, bir kısmına inanmıyorsunuz diyerek, o günkü toplumu ve bizleri Kur’an ın tümüne inanmamız için ikaz etsin.
Bu durumda bazı din kardeşlerimiz, birçok ayetin hükmü nesih edilmiştir diye inandığında, o ayetleri de hayatlarına geçirmediğinde, sizce gerçek iman etmiş olur mu? Yorum ve karar sizin.
Allah bir ayetinde neleri haram kıldığını anlatırken, bakın bu konuyla ilgili nasıl bir sınır çiziyor.
Maide 87: Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve SINIRI AŞMAYIN. Allah sınırı aşanları sevmez.
Peki, bizler bu konuda neler söylüyoruz. Haram ve helallerin hepsi Kur’an da yoktur, bunları da peygamberimiz haram kılmıştır, deme yanlışını yapıyoruz. Hâlbuki ayet ne kadar açık. Allah haramları Kur’an da açıkladığını ve bunun dışına çıkarak kendinize haramlar edinmeyin, böylece Allah ın KOYDUĞU SINIRLARI AŞMAYIN diyerek bizleri uyarıyor. Ayetin sonunda da, Allah sınırı aşanları sevmez diye bizlere belirtiyor.
Biz Kur’an ın koyduğu haramların dışında, öyle haramlar edindik ki, say sayabilirsen. Böyle yapıp, Allah ın sınırlarını aşınca, elbette Rabbimizin sevgisinden, şefkatinden uzak kalıyoruz. Dualarımızda, yaptıklarımız ölçüsünde karşılık buluyor. Allah geçmiş kavimleri neden cezalandırdığının örneğini de veriyor ve bakın ne diyor.
Maide 78: İsrâiloğulları'ndan kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. BUNUN SEBEBİ, SÖZ DİNLEMEMELERİ VE SINIRI AŞMALARIDIR.
Allah lanetlediği toplumların, ne maksatla cezalandırıldığını bakın ne kadar açık bir şekilde belirtiyor bizlere. BUNUN SEBEBİ, GÖNDERDİĞİMİZ KİTAPLARIN DIŞINA ÇIKIP SÖZ DİNLEMEMELERİ, SINIRI AŞMALARIDIR DİYOR. Lütfen dikkat ediniz, kâfir diye bahsedilenler, Allah a inanmayanlar değil, ALLAH IN KOYDUĞU SINIRI AŞANLAR.
Allah Tevbe suresi 112. ayetinde müjdelenecek ve mükâfatlandırılacak olanların kimler olduğunu sayarken, en sonunda yine çok önemle dikkatimizi çekerek, ALLAH IN SINIRLARINI KORUYANLARIN, mükâfatlandırılacağını söyler. Konumuzun daha iyi anlaşılması için bir ayet örneği daha vermek istiyorum. Kur’an ın sınırlarını aşanların, Allah a karşı yalan söylediklerini belirtiyor Rabbimiz.
Nahl 116: Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin! ÇÜNKÜ ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURMUŞ OLURSUNUZ. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.
İlginç ve dikkatimizi çekmesi gereken, Allah Kur’an da hüküm vermediği halde, dillerimizin ve nefislerimizin uydurduğu, doğruluğundan emin olamadığımız rivayet ve sanı bilgilere, Allah yalana dayanarak söyledikleri ibaresini kullanıyor. Bunu yapanların ise ALLAH A KARŞI YALAN UYDURMUŞ OLACAKLARINI SÖYLÜYOR. İşte bunu yapanların, asla kurtuluşa eremeyeceklerini de belirterek, sakın bu hataya düşmeyin diye de bizleri uyarıyor.
Tüm bu bilgiler ve uyarılar ışığında, İslam âleminin bugünkü halini düşününce, ne demek isteğim daha iyi anlaşılacaktır. Rabbimiz, bizlerin gönül gözünü ne olursun aç ki, yaptığımız bu yanlışlarımızın farkında olalım. Yoksa işimiz çok zor.
Şimdide bu konu üzerinde, birkaç örnek daha vermek istiyorum. Acaba bizler bugün, Allah ın Kur’an da koyduğu sınırlara uyuyor ve sınırların dışına çıkmıyor muyuz? Ne dersiniz? Eğer sınırları aşıyorsak, İslam dairesi dışına çıkmış oluruz, önce bunu unutmayalım. Bununda Allah, Kâfirlik olduğunu söylüyor.
Bizler ne yazık ki, sınır tanımayan ve imanımızda kendi sınırlarımızı çizen bir inanç yarattığımızın, ne yazık ki hala farkında bile değiliz. Çünkü Kur’an rehber olmaktan çıkmış, beşeri rehberler edinmişiz kendimize. Bu konuda neler söylüyor ve inanıyoruz gelin hatırlayalım.
(KUR’AN DA HER BİLGİ YOKTUR, ÖZET BİLGİLERİ İÇERİR. İSLAM I EKSİKSİZ VE DOĞRU YAŞAMAK İSTİYORSAK, FIKIH KİTAPLARINDAN İSTİFADE ETMELİYİZ.)
İşte bu düşünce ne yazık ki, bizlerin Kur’an sınırlarını aşarak, Allah ın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin uyarılarına gözlerimizi kapatarak, dinde beşeri bir sınır çiziyoruz. Bu yetmiyormuş gibi, Allah ın sınırlarını aştığımız içinde, Müslüman toplumlar olarak, dinde bölünüyor, parçalanıyor ve birbirimize düşman oluyoruz.
Hâlbuki Allah ne demişti? Dinde sakın bölünmeyin. Peki, bu emir ne oldu? Görmezden gelindi, üstü örtüldü, sırf hurafe itikatlarımızı yaşamak adına. Bu yetmiyormuş gibi, bölünmekte bereket vardır diyecek kadar gözler perdeli, gönüller ne yazık ki mühürlü. Rabbimiz yardımcımız olsun.
Allah çok açık hüküm vermiş, sınırları çizmiş ve demiş ki ayetinde. SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM. Ama bizler ne diyoruz? Yalnız Kur’an ile olmaz. İşte bu inanç bizleri, DİNDE SINIR TANIMAZ BİR HALE GETİRDİĞİ gibi, birçok ayetinde hükmünü yaşamamızı engelliyor.
BİZLERE KUR’AN DIŞINDAN NAKLEDİLEN BİR BİLGİ, EĞER KUR’AN IN ONAYINI ALMIYOR VE KUR’AN IN SINIRLARININ DIŞINA ÇIKIYORSA, LÜTFEN AHİ RET HAYATIMIZI RİSKE ATARAK İNANMAYALIM, ARDI SIRA GİTMEYELİM.
Elbette her bilgiden, örnekten istifade edelim. Araştıralım, daha iyi bilenden soralım ki daha iyi öğrenelim, anlayalım. Her insan, bir başkasına muhtaç yaratılmıştır. Ama önce anladığımız dilden Kur’an ı okuyalım, ALLAH IN SINIRLARININ NE OLDUĞUNU BİLELİM. Bir başka deyişle, imtihanımıza önce Kur’an dan bizzat kendimiz çalışalım. Bunu yapmadığımız sürece, bizleri mutlaka, ALLAH İLE ALDATANLAR ÇIKACAKTIR.
Dilerim Yüce Rabbimizden, İslam ın sınırlarını Kur’an dan bizzat öğrenen ve O sınırları asla aşmayan, Kur’an ın tüm ayetlerini hayatına geçiren ve ona ters düşen hiçbir bilginin ardına düşmeyen, İslam ı hurafe ve batıldan uzak yaşayan, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
.