Bu nasıl ortak?
Sınıflar sardalya kasası gibi...
60'şar 70'şer kişi sığışıyor çocuklarımız.
Öğretmenlerimiz, ameleden az kazanıyor.
Bu şartlarda AB'ye girmemiz mümkün mü?
Değil.
Peki siz hiç, bugüne kadar Avrupa Birliği'nin bir defa olsun, "bu sorunu
çöz, çözmezsen olmaz" dediğini duydunuz mu?
Ben duymadım.
Ama eğitimle ilgili ne duyuyoruz hep?
"Ruhban Okulu'nu aç."
Sabahın 4'ünde giriyoruz hastane kuyruğuna... Kalp ameliyatına bile 6 ay
sonraya gün veriliyor...
Temel insan hakkımız yok yani!
"Al şu fonları, hastane aç" diyor mu?
Demiyor... Ne diyor?
"Limanları aç."
Bayramda 104 kişi daha öldü. Her yıl küçük bir Avrupa kenti kadar insanımız
yollarda heba oluyor.
"Yollarını düzelt" demesi gerekmez mi?
Gerekir... Ama o ne diyor?
"Ermenistan'a yol aç."
Resmi olarak 2.5 milyon, gayriresmi olarak 10 milyon işsiz var Türkiye'de.
Fas'ın Tunus'un Cezayir'in işsizini alıyor.
Bize duvar.
Bi tek kimi alıyor bizden?
PKK'lıyı.
İşçi suçlu. Terörist mağdur.
Bölücü posteri taşıyana "dokunma" diyor.
Atatürk posteri asana "indir onu" diyor.
AB üyesi İngiltere, kendi genelkurmay başkanına göre bile, "elalemin
ülkesinde işgalci."
Çıt çıkmıyor.
Bizim asker, "kendi toprakları üzerinde" uçak uçuruyor... Şiddetli itiraz.
Kınama.
El ele verip, Çanakkale'den Antep'e, İzmir'den Urfa'ya, katlettikleri
Türk'ün haddi hesabı yok.
"Soykırımcısın" diyor.
"Değilim" demek yasak üstelik.
Kendi ülkesinin şartlarına göre kanun çıkarmakla yükümlü olan Meclis,
"tercüme bürosu"na döndü... Trafik suçu bile işlenmeyen ülkelerin kanunları
bire bir Türkçe'ye çevriliyor.
Sonra ne oluyor?
İt, uğursuz kol geziyor.
Namuslu vatandaş korku içinde.
Farz edelim, Akmerkez'e gittiniz.
Üstünüz aranıyor mu?
Aranıyor... Çocukların bile aranıyor.
Ama polis, şüphelendiği bir kişinin üstünü arayabiliyor mu?
Arayamıyor.
Neden?
Çünkü artık, hakim kararı gerekiyor.
Akmerkez'deki güvenlik görevlisinin hakim kararına ihtiyacı yok...
Devletin polisinin hakim kararına ihtiyacı var.
Buna "AB'ye uyum" deniyor.
Hâlâ bir terslik yok mu burada?
Yılmaz ÖZDİL
Sınıflar sardalya kasası gibi...
60'şar 70'şer kişi sığışıyor çocuklarımız.
Öğretmenlerimiz, ameleden az kazanıyor.
Bu şartlarda AB'ye girmemiz mümkün mü?
Değil.
Peki siz hiç, bugüne kadar Avrupa Birliği'nin bir defa olsun, "bu sorunu
çöz, çözmezsen olmaz" dediğini duydunuz mu?
Ben duymadım.
Ama eğitimle ilgili ne duyuyoruz hep?
"Ruhban Okulu'nu aç."
Sabahın 4'ünde giriyoruz hastane kuyruğuna... Kalp ameliyatına bile 6 ay
sonraya gün veriliyor...
Temel insan hakkımız yok yani!
"Al şu fonları, hastane aç" diyor mu?
Demiyor... Ne diyor?
"Limanları aç."
Bayramda 104 kişi daha öldü. Her yıl küçük bir Avrupa kenti kadar insanımız
yollarda heba oluyor.
"Yollarını düzelt" demesi gerekmez mi?
Gerekir... Ama o ne diyor?
"Ermenistan'a yol aç."
Resmi olarak 2.5 milyon, gayriresmi olarak 10 milyon işsiz var Türkiye'de.
Fas'ın Tunus'un Cezayir'in işsizini alıyor.
Bize duvar.
Bi tek kimi alıyor bizden?
PKK'lıyı.
İşçi suçlu. Terörist mağdur.
Bölücü posteri taşıyana "dokunma" diyor.
Atatürk posteri asana "indir onu" diyor.
AB üyesi İngiltere, kendi genelkurmay başkanına göre bile, "elalemin
ülkesinde işgalci."
Çıt çıkmıyor.
Bizim asker, "kendi toprakları üzerinde" uçak uçuruyor... Şiddetli itiraz.
Kınama.
El ele verip, Çanakkale'den Antep'e, İzmir'den Urfa'ya, katlettikleri
Türk'ün haddi hesabı yok.
"Soykırımcısın" diyor.
"Değilim" demek yasak üstelik.
Kendi ülkesinin şartlarına göre kanun çıkarmakla yükümlü olan Meclis,
"tercüme bürosu"na döndü... Trafik suçu bile işlenmeyen ülkelerin kanunları
bire bir Türkçe'ye çevriliyor.
Sonra ne oluyor?
İt, uğursuz kol geziyor.
Namuslu vatandaş korku içinde.
Farz edelim, Akmerkez'e gittiniz.
Üstünüz aranıyor mu?
Aranıyor... Çocukların bile aranıyor.
Ama polis, şüphelendiği bir kişinin üstünü arayabiliyor mu?
Arayamıyor.
Neden?
Çünkü artık, hakim kararı gerekiyor.
Akmerkez'deki güvenlik görevlisinin hakim kararına ihtiyacı yok...
Devletin polisinin hakim kararına ihtiyacı var.
Buna "AB'ye uyum" deniyor.
Hâlâ bir terslik yok mu burada?
Yılmaz ÖZDİL
.