Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
İnsanların En Şecaatlisi
Konuyu Değerlendir
  • 17 Oy - 2.71 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 5
Mesaj: 11
Cinsiyet:
Kıdem: Dec 2006

Şecaat,ancak büyük insanlara has bir meziyettir.Şecaat büyüklükten ayrılmayan bir haslettir.İnsan ruhen ne kadar yükselirse şecaati de imanı nispetinde artar.Bu suretle ulvi gayeler peşinde koşanlar en şeci insanlardır.Rasulallah da insanların en şecaatlisiydi.Tek başına olduğu halde her zahmete katlanarak dinimizi yaydı.Hiçbir güçlük O'nu yolundan döndüremedi.Hayatının en müşkül anlarında bile aynı azim ve karardaydı.Cümle ashap da Rasulallah'ı örnek alarak zafere erdiler.Kahramanlığı ile dillerde olan H.z Ali bile:"Biz muharebe zamanında başımız dara gelirse Rasulallah'a sığınırdık"demiştir.Yine H.z Ali derdi ki:"Bedir muharebesi bütün şiddeti ile devam ediyordu.Biz muharebenin en korkunç safhasında Rasulallah'a sığınıyorduk.Rasulallah da düşman saflarına en yakın yerde bulunuyorlardı"demesi Rasulallah'ın nasıl şeci bir zat olduğunu gösterir.
Bilhassa Hüneyn muharebesinde bütün ashap bozulmuşken Rasulallah geri dönmeyip atını ileri düşman saflarına doğru sürmüştür.Rasulallah o saatlerde "Ben Nebiyim,benden yalan sadır olmaz"buyurarak düşman saflarının içerisine doğru ilerledi.Bu hali gören Hazreti Abbas ile Hazreti Ebu Süfyan İbni Haris Rasulallah'ı ileri gitmesin diye atının dizginlerini tutuyorlardı.Rasulallah bunları şiddetle reddetmiş atının aynı hızla düşman içine sürmüştür.Hazreti Abbas bütün sesiyle ashaba "Ey ashap!Ey Akabede biy'at edenler!Gelin,buraya gelin Rasulallah buradadır!"diye bağırdı.Bu sesi iştenler geri dönüp geldiler.Derhal Rasulallah'ın etrafını çelik bir kale gibi sardılar.Bunlar Rasulallah'ınşecaatinden büyük bir ders alıp tekrar muharebeye başladılar,düşmanı mağlup ettiler.
Bu olayın şahidi olan Bera diyor ki:"Ben o gün geri dönenlerin arasındaydım.Yemin ederim ki Rasulallah bir adım geri dönmedi.Muharebe vahşi bir yangın gibi yayıldığı zaman hepimiz O'nun etrafında toplandık.Rasulallah'ın etrafında durmak en büyük bir cesaret sayılırdı"demiştir.Rasulallah'ın düşmanları bile O'nun en cesaretli şeci bir insan olduğunu söylerlerdi.Ebu Übey İbni Hulf Uhud muharebesinde Rasulallah'ı öldürmek için İsslam saflarını atıyla geçerek Rasulallah'a hücum etmişti.Rasulallah da ashabına "Şunu bana bırakınız"buyurarak elindeki mızragıyla Ubeyye'nin boynuna vurdu.Ubeyye o anda öyle bir feryatla geri döndü ki ashap onun delirdiğini zannettiler.
Ubey İbni Hulf kavminin yanına gelince korku ve heyecanını teskin edememişti.Kavmi ona :"Ya Ubeyye yaran hafif ,neden böyle bagırıyorsun?"dediklerinde,"Evet ama az da olsa onu bana Muhammed açtı.Bende ki ıstırap şu halka taksim olsa cümlesi helak olur.Lat ve Uzza hakkı için ben Muhammed'den daha şecaatlisini görmedim"dedi.
Dost ve düşman Rasulallah'ın en büyük bir kahraman olduğunu daima itiraf etmişlerdir.Bu nedenle Efendimiz(Aleyna Ve Aleykum Selam)'i tarih bir kahraman olarak medh etmiştir.
Her türlü güzel ahlakta olduğu gibi,şecaatte de insanlığa tam bir örnek olmuştur.Rabbim O Güzeller Güzelinin Yolundan Ayırmasın
AMİN[/color]

Alıntı
.
Konu: 42
Mesaj: 187
Cinsiyet:
Kıdem: Nov 2006

Bismillah:Allah razı olsun gamze kardeş.insanın başı daralınca sığınacak birinin olması helede sav 'in olması ne güzel...sav'in cesareti imanndan geliyor.malum imanımız kadar korkularımıza,dünyaya kafa tutarız.Hz.Ali(kv)nin çok sevdiğim ama hala yaşayamadığım bi sözü aklıma geldi."korkarım demekten,Allah'tan korkarım"niş. bizde yaşarız.Amin. hadi selametle.......
"HAKİKİ MÜ'MİNİN RUH DÜNYASINA KİMSE SAHİP OLAMAZ!)
İ.Gazali 'ra'

Alıntı
.
Konu: 136
Mesaj: 200
Cinsiyet:
Kıdem: May 2006

S.A KARDEŞ. ÇOK GÜZEL BİR KONU AÇMIŞSIN ELİNE SAGLIK.BENDE BU KONU HAKKINDA YAPTIGIM ARAŞDIRMA İLE BU GÜZEL KONUYA UFAKDA OLSA İZNİNLE BİR KATKIDA BULUNAYIM İSTEDİM. SAYGILARIMLA.

Şecaat ve necdet kelimeleri Peygamberimizin cesaret ve kahramanlığını en güzel ifade eden kelimelerdir.

Şecaat: Dinî ve dünyevî hukukunu korumak için canını dahî verecek derecede gösterilen bir yiğitlik olarak tarif edilir.

Necdet: Korku ve dehşet veren bir hâdise anında ve olağanüstü haller karşısında sabır ve sebat göstererek soğukkanlılığını koruyup, endişeye kapılmadan sakin bir şekilde hareket etmektir.

Bu hasletlerden her ikisi de Peygamberimizde tam ve mükemmel manada bulunuyordu.

O, insanların en cesuru, en yüreklisi, en kahramanı ve en yiğidi idi. Gençliğinden itibaren hayâtının bütün devrelerinde şecaat manasındaki cesaret, Peygamberimizde çok açık bir şekilde görülüyordu.

Peygamberimiz ömrünün gençlik yıllarında da eşsiz cesaret ve kahramanlıklar göstererek yiğitliği ve gözünün pekliğiyle çevresinin takdir ve hayranlığını kazanmıştı.

Çocuk denecek yaştaydı. Kavmi putlardan medet bekliyor, onlara tapıyorlardı. Peygamberimiz onların bu hareketini çok manasız buluyor, bazen putları küçük

düşürücü ifadeler kullanıyordu. Onlara nefretini açıkça gösteriyordu. Kendisinden "Lât ve Uzza hakkı için" diyerek bir şey istedikleri zaman, böyle bir yemin şeklinden rahatsız oluyor ve şöyle diyordu:

"Onlar adına benden bir şey istemeyin. Vallahi, onlardan nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret duymuyorum."

On yedi yaşında iken amcalarıyla birlikte Yemen seferine çıkmıştı. Yolları bir vadiye düştü. Azıp kaçmış, vahşi bir deveyle karşılaştılar. Kimse cesaret edip de devenin yanına yaklaşmıyordu.

Peygamberimiz ileri atıldı, devenin önüne geçti, yularından tutarak yakaladı, getirdi. Deve de zaten Peygamberimizi görünce uysallaşmıştı.

Peygamberimizin cesaretinin derecesini biraz olsun anlayabilmek için, onun tek başına insanları hak dine davet edişi esnasındaki halini ve gayretini hatırlamamız gerekir.

Öyle bir dine davet ediyordu ki, bu dine uymaları halinde bütün sosyal, siyasal, ekonomik ve ailevî hayât tarzlarını değiştirmeleri gerekiyordu.

Asırlardan beri atalarından görüp yaşayageldikleri esasları bırakıp inkâr etmeleri, kan ve damarlarına işlemis bulunan birçok âdet ve alışkanlıklardan vazgeçmeleri gerekiyordu.

Peygamberimiz onları sadece Allah'ın varlık ve birliğine davetle kalmıyor, âhiret gibi ebedî bir âlemin geleceğinden, tekrar dirileceklerinden, hesaba çekilip amellerinin mizanda tartılacağından bahsediyor, Cehennem gibi bir zindandan haber veriyordu. Hele bu, müşrik Arapların hiç hoşuna gitmiyordu.

Kavmi ve en yakın akrabaları Peygamberimizin ve dininin getirdiklerini kabule yanaşmıyor, alay ve hakaret ediyor, hatta vazgeçirmek için önüne cazip teklifler sürüyorlardı.

Öz amcası Ebû Leheb, "Bizi bunun için mi çağırdın?" diyerek, onun kurtuluşa davet mesajıyla alay ediyordu.

Übey bin Halef, eline aldığı çürümüş bir kemiği ufalayıp toz haline getirdikten sonra Resul-i Ekremin yüzüne üflüyor, "Ey Muhammed, Allah buna mı hayât verecek?" diye küstahça mukabelede bulunuyor; diğerleri onu dâvasından caydırmak için mal, mülk, şeref ve makam gibi tekliflerde bulunuyordu.

Ama davetiyle alay edenlere vahiyle cevap verirken, Ebû Talib'e de, "Amca, Kureyş'in elinden gelse, bir elime güneşi, bir elime ayı koysa, ben yine hakikati ilan etmekten asla vazgeçmem" diyerek cesaretle üzerine gidiyordu.

Peygamberimiz tebliğinde ve insanları hakka davetinde o derece metanet, sebat ve cesaret gösteriyordu ki, büyük devletler, büyük dinler, kavim ve kabilesi ve hatta amcası ona şiddetli düşmanlık ettikleri halde, zerre kadar bir tereddüt eseri, bir telaş, bir korkaklık göstermiyor; tek başına bütün dünyaya meydan okuyor; İslâmiyeti anlatmaya devam ediyordu. Bu sebat ve azmin sonunda nihayet İslâmiyeti dünyaya hakim kıldı.

Peygamberimizin tebliğine çalıştığı İslâmiyet, Kureyş'in servet, zenginlik ve övünme kaynakları olan içki, kumar, zina ve tefecilik gibi, ayrılmaları çok güç gelen yolları yasaklıyordu.

Diğer taraftan, Kureyş'in katı faiz uygulaması bir bela şeklinde bütün kabilelerin üzerine çöreklenmişti. Peygamberimiz, onları bu tükenmez servet kaynaklarından vazgeçiriyordu.

Buna sabredip tahammül göstermeleri ve karşı çıkmamaları mümkün değildi: Fakat Peygamberimiz müşriklerin direnmelerine hiç aldırmıyor, hak ve hakikati büyük bir cesaret ve azimle anlatmaya çalışıyordu.

Kureyş çok mağrur bir kavimdi. Kendilerini bütün kabilelerden üstün görüyor, her hususta imtiyazlı sayıyor, aile şerefi ve atalarıyla övünmeyi büyük bir meziyet biliyorlardı. Diğer kabilelerle eşit tutulmaya, hele kölelerle eşit şartlar altında yaşamaya yanaşmıyorlardı.

Halbuki Peygamberimiz bütün insanları tarak dişleri gibi eşit görüyor, köleleri hürriyete kavuşturuyor, efendileriyle aynı haklara sahip kılıyordu. Kureyşliler buna da razı olmayıp Peygamberimize ellerinden gelen işkence, eziyet ve hakareti yapmaya ve böylece fikrinden caydırmaya çalışıyor, fakat Peygamberimizdeki cesaret ve şecaat buna meydan vermiyordu.

Peygamberimiz on üç senelik Mekke hayâtı boyunca hiçbir felakete, hakarete, işkence ve sıkıntıya aldırmadan büyük bir cesaretle ve şecaatle, anlatmakla vazifeli olduğu hak dini yaymaktan çekinmemişti.

Peygamberimizin bu hali diğer Müslümanlara güzel bir örnek oldu. Onunla birlikte yüzlerce insan, dâvaları uğruna yurtlarını yuvalarını, mallarım mülklerini, çoluk çocuklarını bırakarak Medine yollarına düştüler, muhacir olarak yaşamayı göze aldılar. Hicret esnasında da gerek Peygamberimiz, gerekse Müslümanlar pekçok engellemeyle karşılaştılar, ama hiçbirine önem vermediler.

Alıntı
.
Konu: 42
Mesaj: 187
Cinsiyet:
Kıdem: Nov 2006

[/color]Bismillah :yazdığnı konunun hangi satırını alsam eksik kalır.kardeşim Alah senden razı olsun.bikaç gündür beni meşgul ediyordu bu düşünceler vede korkuları.sanırım vesveseydi.çok ii oldu.Rabbime şükür kardeşime teşekkür .böyle kaliteli yazılardan bekleriz.mahrum etmeyin .selametle [color=black]
"HAKİKİ MÜ'MİNİN RUH DÜNYASINA KİMSE SAHİP OLAMAZ!)
İ.Gazali 'ra'

Alıntı
.
Konu: 5
Mesaj: 11
Cinsiyet:
Kıdem: Dec 2006

Allah razı olsun kardeşim.Katkılarınla daha açıklayıcı olmuş.Gerçekten önemli ve örnek alınması gereken bir konu.Allah'a emanet.

Alıntı
.


Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2024 MyBB Group.