(Öncelikle bu bölümü açan site yönetimine hassaten teşekkürler)
İnsan daki iki meleke.Akıl ve Duygu.Olması gereken ideal karışım bir tutam duygu bir buçuk tutam akıl.Korkmayım kurbağa bacağı ve kertenkele kuyruğu yok karışımdaDengede olmanın tek şartı bu aslında.Salt akıl olduğu zaman insan beton gibi bir görüntü arzediyor.Görüntü kötü olmakla beraber hata oranı en aza iniyor.Sağlam bir karakter yapısı ve mangal gibi bir yürekle hayata evallahıda yoksa mutluda yaşıyor aslında ama idealden çok uzak.Diğeri ise yani duygusallığın açık ara akıldan önde gittiği durumlarda saf ile salak arası,sürekli hata yapan,hatalardan bunalıp kararlar alan ve takrar yer ile yeksan alan bir tablo çıkıyor ortaya malesef.Sürekli sömürülen ve hep veren taraf olmanın zamana yayılmış yıpranma süreside cabası.
Evliliklerde yaşarız bunu genelde veya evlenilecek uygun görülen adayların değerlendirilmesinde.Esas oğlan bir kız bulur.Uygun değildir aslında esas oğlanın bulduğu kız.Tanıştırılır aile büyükleriyle yaşlı tonton bir teyze veya anne veya bunlardan oluşan komisyon ilk intibada gitti bizim oğlan diye düşünürler ve yarı karışma karışmama arası kimi fikrini söyler kimisi ima eder etraftan karışma senden bilirler uyarılarına aldırmadan.Ama karşıdaki yapı duygusal ise ve karar vermişse O olacaksa tabiiki bütün çabalar nafile.İşte akıl burada tatile çıkıyor derler ya o menem bir şey yaşanıyor.Her eleştiriye bir sebebler bulunur ve mantıklı bakmamak için elinden gelenler yapılır ne için duygunun aklın önüne geçmesi.Sonraları malum.
Ortaklıklar kurulurkende insanlar ortaklıların zor olduğunu,babaya bile güvenilmemesi gerektiğini savunurlar,herkesler her bir taraftan protokol yapın notere gidin,alırkende verirken de yazın derler ama sevdiği ortağı iyi bir adamdır ve buna gerek yoktur.
Örnekler çoğaltılabilir.Çözüm aklımızı duygumuzun önüne geçirerek heleki duygusal bir yapımız varsa bol bol iştişarelerde bulunarak çözmemiz lazım meselelerimizi.Eğer dünya hayatı güzel geçerse çabuk da geçiyor.Yok imtihanlar arka arkaya kendi hatalarımızla beraber artarak büyüyorsa işte o zaman geçmiyor.
İşte İslam yani YüCe Yaratıcı ALLAH(C.C) bizi yoktan var ettiği için haliylede çok iyi tanıyor.ifrat ve tefritten uzak durmamız için söylenmesi ve yapılması gerekenleri söylüyor.Biz anlamak istemiyoruz.İnffak ayeti geldiği zaman ki sahabenin tavrı çok hoştur.Arka arkaya dizili o en velimizden bile veli insanlar, büyüklerimiz neyi var neyi yoksa dağıtmaya kalkmışlar Allah için.Ama Rasulullah buna izin vermemiş ve "ailen için kendin için ne bıraktın"sorularını yöneltmiştir.Yani duygusal galeyana gelen o yüze topluluğu akıl ve mantık çerçevesinde durdurmuştur ki sonrasın da duygusallıkla verilen o mallar sıkıntılı anlarında, keşke bu kadar vermeseydik diyerek yapılan hayrın hayrınıda sevabınıda kaçıracaktı.
"Kendini bilen Rabbini bilir"dusturuyla önce kendimizi artılarımızı eksilerimizi değerlendirip zaaf noktalarımızda kendimizden ziyade eş den ve dosttan yardım alarak istişarelerde bulunacağız.Ki çok hata sonuçlarınA katlanmak ve bedellerini ödemek için öyle fazla vaktimiz yok.
NOT:BU YAZILARIN ARKASI GELECEK İNŞALLAH.BUNLAR BANA AİT OLUP HİÇ BİR İDDİA İÇERMEYEN DENEMELERDİR.KATILIP GÖRÜŞLERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIRSANIZ Kİ FORUM BU DEMEKTİR ZATEN SEVİNİRİM.BURADA GÜNCEL SOSYOLAJİ VE İMAM-I GAZZALİ (R.A) HAZRETLERİNİN ÇİZGİSİNDE BİR FELSEFE YAPILACAKTIR.YANİ SAYIN SİTE YÖNETİCİLERİMİN FELSEFENİN AZI KARAR ÇOĞU ZARAR MESAJINI ALDIM.ENDİŞEYE MAHAL YOK.SİTEDE ÇEVREYE RAHATSIZLIK VERİLİP ÇÖP KUTUSUNADA ATILMAK İSTEMİYORUM,KARDEŞLERİMİZİN ZİHİNLERİNİ BULANDIRMAKTA.
İnsan daki iki meleke.Akıl ve Duygu.Olması gereken ideal karışım bir tutam duygu bir buçuk tutam akıl.Korkmayım kurbağa bacağı ve kertenkele kuyruğu yok karışımdaDengede olmanın tek şartı bu aslında.Salt akıl olduğu zaman insan beton gibi bir görüntü arzediyor.Görüntü kötü olmakla beraber hata oranı en aza iniyor.Sağlam bir karakter yapısı ve mangal gibi bir yürekle hayata evallahıda yoksa mutluda yaşıyor aslında ama idealden çok uzak.Diğeri ise yani duygusallığın açık ara akıldan önde gittiği durumlarda saf ile salak arası,sürekli hata yapan,hatalardan bunalıp kararlar alan ve takrar yer ile yeksan alan bir tablo çıkıyor ortaya malesef.Sürekli sömürülen ve hep veren taraf olmanın zamana yayılmış yıpranma süreside cabası.
Evliliklerde yaşarız bunu genelde veya evlenilecek uygun görülen adayların değerlendirilmesinde.Esas oğlan bir kız bulur.Uygun değildir aslında esas oğlanın bulduğu kız.Tanıştırılır aile büyükleriyle yaşlı tonton bir teyze veya anne veya bunlardan oluşan komisyon ilk intibada gitti bizim oğlan diye düşünürler ve yarı karışma karışmama arası kimi fikrini söyler kimisi ima eder etraftan karışma senden bilirler uyarılarına aldırmadan.Ama karşıdaki yapı duygusal ise ve karar vermişse O olacaksa tabiiki bütün çabalar nafile.İşte akıl burada tatile çıkıyor derler ya o menem bir şey yaşanıyor.Her eleştiriye bir sebebler bulunur ve mantıklı bakmamak için elinden gelenler yapılır ne için duygunun aklın önüne geçmesi.Sonraları malum.
Ortaklıklar kurulurkende insanlar ortaklıların zor olduğunu,babaya bile güvenilmemesi gerektiğini savunurlar,herkesler her bir taraftan protokol yapın notere gidin,alırkende verirken de yazın derler ama sevdiği ortağı iyi bir adamdır ve buna gerek yoktur.
Örnekler çoğaltılabilir.Çözüm aklımızı duygumuzun önüne geçirerek heleki duygusal bir yapımız varsa bol bol iştişarelerde bulunarak çözmemiz lazım meselelerimizi.Eğer dünya hayatı güzel geçerse çabuk da geçiyor.Yok imtihanlar arka arkaya kendi hatalarımızla beraber artarak büyüyorsa işte o zaman geçmiyor.
İşte İslam yani YüCe Yaratıcı ALLAH(C.C) bizi yoktan var ettiği için haliylede çok iyi tanıyor.ifrat ve tefritten uzak durmamız için söylenmesi ve yapılması gerekenleri söylüyor.Biz anlamak istemiyoruz.İnffak ayeti geldiği zaman ki sahabenin tavrı çok hoştur.Arka arkaya dizili o en velimizden bile veli insanlar, büyüklerimiz neyi var neyi yoksa dağıtmaya kalkmışlar Allah için.Ama Rasulullah buna izin vermemiş ve "ailen için kendin için ne bıraktın"sorularını yöneltmiştir.Yani duygusal galeyana gelen o yüze topluluğu akıl ve mantık çerçevesinde durdurmuştur ki sonrasın da duygusallıkla verilen o mallar sıkıntılı anlarında, keşke bu kadar vermeseydik diyerek yapılan hayrın hayrınıda sevabınıda kaçıracaktı.
"Kendini bilen Rabbini bilir"dusturuyla önce kendimizi artılarımızı eksilerimizi değerlendirip zaaf noktalarımızda kendimizden ziyade eş den ve dosttan yardım alarak istişarelerde bulunacağız.Ki çok hata sonuçlarınA katlanmak ve bedellerini ödemek için öyle fazla vaktimiz yok.
NOT:BU YAZILARIN ARKASI GELECEK İNŞALLAH.BUNLAR BANA AİT OLUP HİÇ BİR İDDİA İÇERMEYEN DENEMELERDİR.KATILIP GÖRÜŞLERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIRSANIZ Kİ FORUM BU DEMEKTİR ZATEN SEVİNİRİM.BURADA GÜNCEL SOSYOLAJİ VE İMAM-I GAZZALİ (R.A) HAZRETLERİNİN ÇİZGİSİNDE BİR FELSEFE YAPILACAKTIR.YANİ SAYIN SİTE YÖNETİCİLERİMİN FELSEFENİN AZI KARAR ÇOĞU ZARAR MESAJINI ALDIM.ENDİŞEYE MAHAL YOK.SİTEDE ÇEVREYE RAHATSIZLIK VERİLİP ÇÖP KUTUSUNADA ATILMAK İSTEMİYORUM,KARDEŞLERİMİZİN ZİHİNLERİNİ BULANDIRMAKTA.
[I][U]"Ayakkabım yok diye üzülürken Yolda ayaksız birini gördüm"
" Ne bu deveyi güderim nede bu diyardan giderim"
"Çözülmesini istemiyorsan bağlama"
" Ne bu deveyi güderim nede bu diyardan giderim"
"Çözülmesini istemiyorsan bağlama"
.