Yalan, iftira...
GÜNEY Afrika’da Hristiyan misyonerler, yalanlarla, iftiralarla dolu inanılmaz faaliyetler yürütüyor. “Hristiyanlık zenci dinidir” diyerek siyahi ırkı kandırmanın her yolunu deniyorlar. Buna rağmen İslamiyet, başta G.Afrika olmak üzere birçok ülkede hızla yayılıyor, insanlar akın akın müslüman oluyor.
> Osman Sağırlı
EZULWİNİ/MOUNTDARWİN- Bir zamanlar büyük bölümü Müslüman olan, ancak sömürge ile birlikte Hıristiyan misyonerlerin tuzağına düşen Afrika insanı tekrar özüne dönüyor. Bugün her türlü salgın hastalığın ve sömürünün kol gezdiği kayıp topraklarda, misyonelerin bir lokma ekmek ve bir avuç toprak vaadiyle kandırdığı insanlar, İslamiyet’i seçerek doğru yolu buluyor. Özellikle son dönemde İslam dünyasının açlıkla mücadele eden Afrika insanına yönelik olarak Ramazan ve Kurban Bayramı’nda düzenlediği yardım kampanyalarından etkilendiklerini söyleyen halk, Müslüman olmaktan büyük mutlluk duyduklarını söylüyor. Her geçen gün dalga dalga büyüdüklerini anlatan Afrikalı Müslümanlar, değerli birçok elmas ve altın madenini kaybettiklerini, ancak İslam gibi bir değeri kaybetmek istemediklerini söylüyor.
Gözlerinin içi parlıyor
İnsani Yardım Vakfı’nın(İHH) kurban organizasyonu sırasında Zimbabwe, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Swaziland’da karşılaştığımız Müslümanların adeta gözleri parlıyor. O kadar siyah insan arasında kendilerini belli ediyorlar. Ekonomik olarak diğerlerine göre daha güç şartlar altında hayatını idame ettirmeye çalışan Zimbabwe’deki Müslümanlar için Kurban Bayramları oldukça anlamlı. Hem yeni Müslüman oldukları diğer Müslümanlarla kaynaşma fırsatı bulan, hem de bir parça olsun evlerine et götürübildikleri için mutlu olan Afrika’nın boynu bükük bu insanları adeta çifte bayram yapıyor. İslamiyet hakkında daha çok bilgi sahibi olmak istediklerini anlatan Zimbabweliler, çocuklarının birer Müslüman olarak yetişmesi için eğitilmesini istiyor.
Bir avuç Müslüman
Güney Afrika’nın toprak bakımından en küçük ülkesi olan 1 milyon 360 bin nüfuslu Swaziland Krallığı ise Müslümanların belki de en az bulundukları ülkelerden biri. İslamiyetin, Hintlilerin vasıtasıyla yayıldığı topraklarda şu anda 300’ü yerli 800 Müslüman yaşıyor. Başkent Mbabane’ye 15 kilometre uzaklıktaki Ezulwuni’de yaptırdıkları camide her cuma toplanan Müslümanlar, ülke içinde en güvenilen insanlar olarak biliniyor. Her türlü ahlaksızlığın ve AIDS’in yayıldığı ülkede kendilerine göre mütevazı bir hayat sergileyen Müslüman kesim, her geçen gün güç kazanıyor. Şu ana kadar ülke genelinde 6 cami yapan Müslümanlar, yerli halktan da büyük destek görüyor.
Sadece Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 3 bin kilisenin varlığına dikkat çeken Müslamanlar, buna rağmen Afrika insanının manevi boşluktan kurtulamadığını ve bataklığa saplandığını kaydediyor. En
kısa sürede Afrika’nın her kesiminde kendi okullarını ve camilerini yapacaklarını belirten Güney Afrikalı
Müslümanlar, gelecek nesil için tek kurtuluşun İslamiyet olduğuna inanıyor.
> Çocukları ile Müslüman oldu
Dorinmozis adlı kadının hikayesi ilginç. O da Müslümanlığı yeni seçenlerden. Misyonerlerin yoğun çabalarından bahseden Dorinmozis, buna rağmen Müslümanlığı seçtiğini belirtiyor. Dorinmozis, “İki ay önce Müslüman oldum. Geçtiğimiz yıl eşim ölmüştü. Büyük bir manevi boşluk içindeydim. 14 ve 5 yaşlarında iki oğlum ve 1 yaşında kızım var. Şimdi hep birlikte İslamiyet’i öğreniyor, onun kurallarıyla hayatımızı yönlendirmeye çalışıyoruz” diyor.
İftardan etkilendi
Bir diğer kahramanımız Chikursirna anlatıyor: “Bu yılın ramazan ayı öncesine kadar bir Hıristiyandım. Ramazan ayında arkadaşlarımdan olan Müslümanların bir iftar sofrasında bulundum. Sofradaki manevi hava, Müslümanların duruşu beni çok etkiledi. O gece Müslüman olmaya karar verdim ve İslamiyet’i seçtim. Ancak ailem hâlâ bir Hıristiyan... Onların da İslamiyet’i seçmesi en büyük dileğim.”
31 yaşındaki Suna, bir yıl önceki Kurban Bayramı sırasında Müslüman olmuş. Müslüman olduktan sonra ismini de değiştiren Suna, onu mutluluğa götüren olayı şöyle anlatıyor: “Geçen sene burada Türkler kurban kesiyordu. Bana da kurban eti verdikleri zaman çok şaşırmıştım. Her şeyden önce ben Müslüman değildim. Ama bana karşı onların herhangi bir tavrı olmadı, beni diğer insanlardan ayırmadılar. Eve gittiğimde uzun süre düşündüm. Hatta kocama anlattım. Müslüman olmak istediğimi söyledim. Sabah kelime-i şehadet getirip iki çocuğumla Müslüman oldum. Kocamın da en kısa sürede Müslüman olması için dua ediyorum. İslamiyet’i seçtiğim için çok mutluyum...”
‘İsmimden şüphelendim’
‘Ben bir Hıristiyan idim. Daha doğrusu öyle olduğumu sanıyordum’ diyen Ali Ramiz, hiçbir Hıristiyanda kendi isminden birisine rastlamayınca şüpheye düşmüş. Müslüman arkadaşları ile konuştuğunda durumu anlatmış. Tarihte Zimbabwe’de Müslümanların olduğunu, kendisinin de böyle bir aileye mensup olabileceğini öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyememiş. Ali Ramiz, “Bizler bir zamanlar Müslüman bir aileymişiz. Bunu farkettiğimde içimde ılık bir şeylerin hareketlendiğini gördüm. Ve hemen kelime-i şahadet getirdim. 8 aydır Allah’a şükür bir Müslüman gibi yaşamaya gayret ediyorum” diyor.
> “Artık çok huzurluyum”
23 yaşındaki Daniel Hattingh, Güney Afrikalı Johannesburg Üniversitesi’nde siyaset bilimi 3. sınıf öğrencisi. Üniversitede Müslüman bazı öğrencilerden etkilendiğini belirten Daniel, bu sene ramazan ayında Müslüman olmuş. Buna rağmen Hıristiyan ailesi ile birlikte yaşıyor ancak o Müslüman olduktan sonra ailesi evdeki yemeklere dikkat etmeye başlamış. Daniel anlatıyor:
“Allah’ın hidayeti”
“Müslüman olmadan önce dinler hakkında araştırmalarda bulunmaya başlamıştım. Ama İslam’ı Allah’ın hidayeti ile seçtim. Dinler hakkında çok araştırma yaptım. Bu konu ile ilgili çok kitap okudum. İslam’ı seçmemde kimsenin benim üzerimde baskısı olmadı. Dinleri araştırdıkça İslam’ın diğer dinler karşısındaki güzelliğini, sadeliğini görünce Müslüman olmaya karar verdim. Evde annem babam benim Müslüman olmamdan herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Aksine benim cuma günleri ve akşam camiye gitmem için teşvik ediyorlar. Hatta babam bizzat kendisi akşam arabasıyla beni camiye bırakıyor. En kısa sürede onların da Müslaman olması için dua ediyorum.” Bu sene Kurban Bayramı’nı Bostwana’daki Müslümanlarla birlikte geçirdiğini kaydeden Daniel, kurban kavramının İslamiyet’in ne kadar yüce bir din olduğunun göstergesi olduğunu belirterek, “Parasını verdiğiniz bir hayvanı alp kesiyorsunuz ve onu çevrenizdekilerle paylaşıyorsunuz. Bu da İslamiyet’in paylaşmaya, kaynaşmaya ne kadar önem verdiğini gösteriyor” dedi.
“Ayrımcılık yok”
1994 yılına kadar Güney Afrika merkezli bir “renk ayrımcılığı” yaşandığını, insanların derilerinin rengine göre saflara bölünüp öldürüldüğünü anlatan Daniel sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukluğum kâbus içinde geçti. İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor, olmadık işkencelere tabi tutuluyorlardı. Bugün Müslüman olduktan sonra bakıyorum ki, İslamiyet bu ayrımcılığa asla müsaade etmiyor. İslam insanların rengine değil kalbine, imanına bakıyor. O yüzden ne kadar şükretsem azdır.”
Türkiye gazetesi
GÜNEY Afrika’da Hristiyan misyonerler, yalanlarla, iftiralarla dolu inanılmaz faaliyetler yürütüyor. “Hristiyanlık zenci dinidir” diyerek siyahi ırkı kandırmanın her yolunu deniyorlar. Buna rağmen İslamiyet, başta G.Afrika olmak üzere birçok ülkede hızla yayılıyor, insanlar akın akın müslüman oluyor.
> Osman Sağırlı
EZULWİNİ/MOUNTDARWİN- Bir zamanlar büyük bölümü Müslüman olan, ancak sömürge ile birlikte Hıristiyan misyonerlerin tuzağına düşen Afrika insanı tekrar özüne dönüyor. Bugün her türlü salgın hastalığın ve sömürünün kol gezdiği kayıp topraklarda, misyonelerin bir lokma ekmek ve bir avuç toprak vaadiyle kandırdığı insanlar, İslamiyet’i seçerek doğru yolu buluyor. Özellikle son dönemde İslam dünyasının açlıkla mücadele eden Afrika insanına yönelik olarak Ramazan ve Kurban Bayramı’nda düzenlediği yardım kampanyalarından etkilendiklerini söyleyen halk, Müslüman olmaktan büyük mutlluk duyduklarını söylüyor. Her geçen gün dalga dalga büyüdüklerini anlatan Afrikalı Müslümanlar, değerli birçok elmas ve altın madenini kaybettiklerini, ancak İslam gibi bir değeri kaybetmek istemediklerini söylüyor.
Gözlerinin içi parlıyor
İnsani Yardım Vakfı’nın(İHH) kurban organizasyonu sırasında Zimbabwe, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Swaziland’da karşılaştığımız Müslümanların adeta gözleri parlıyor. O kadar siyah insan arasında kendilerini belli ediyorlar. Ekonomik olarak diğerlerine göre daha güç şartlar altında hayatını idame ettirmeye çalışan Zimbabwe’deki Müslümanlar için Kurban Bayramları oldukça anlamlı. Hem yeni Müslüman oldukları diğer Müslümanlarla kaynaşma fırsatı bulan, hem de bir parça olsun evlerine et götürübildikleri için mutlu olan Afrika’nın boynu bükük bu insanları adeta çifte bayram yapıyor. İslamiyet hakkında daha çok bilgi sahibi olmak istediklerini anlatan Zimbabweliler, çocuklarının birer Müslüman olarak yetişmesi için eğitilmesini istiyor.
Bir avuç Müslüman
Güney Afrika’nın toprak bakımından en küçük ülkesi olan 1 milyon 360 bin nüfuslu Swaziland Krallığı ise Müslümanların belki de en az bulundukları ülkelerden biri. İslamiyetin, Hintlilerin vasıtasıyla yayıldığı topraklarda şu anda 300’ü yerli 800 Müslüman yaşıyor. Başkent Mbabane’ye 15 kilometre uzaklıktaki Ezulwuni’de yaptırdıkları camide her cuma toplanan Müslümanlar, ülke içinde en güvenilen insanlar olarak biliniyor. Her türlü ahlaksızlığın ve AIDS’in yayıldığı ülkede kendilerine göre mütevazı bir hayat sergileyen Müslüman kesim, her geçen gün güç kazanıyor. Şu ana kadar ülke genelinde 6 cami yapan Müslümanlar, yerli halktan da büyük destek görüyor.
Sadece Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 3 bin kilisenin varlığına dikkat çeken Müslamanlar, buna rağmen Afrika insanının manevi boşluktan kurtulamadığını ve bataklığa saplandığını kaydediyor. En
kısa sürede Afrika’nın her kesiminde kendi okullarını ve camilerini yapacaklarını belirten Güney Afrikalı
Müslümanlar, gelecek nesil için tek kurtuluşun İslamiyet olduğuna inanıyor.
> Çocukları ile Müslüman oldu
Dorinmozis adlı kadının hikayesi ilginç. O da Müslümanlığı yeni seçenlerden. Misyonerlerin yoğun çabalarından bahseden Dorinmozis, buna rağmen Müslümanlığı seçtiğini belirtiyor. Dorinmozis, “İki ay önce Müslüman oldum. Geçtiğimiz yıl eşim ölmüştü. Büyük bir manevi boşluk içindeydim. 14 ve 5 yaşlarında iki oğlum ve 1 yaşında kızım var. Şimdi hep birlikte İslamiyet’i öğreniyor, onun kurallarıyla hayatımızı yönlendirmeye çalışıyoruz” diyor.
İftardan etkilendi
Bir diğer kahramanımız Chikursirna anlatıyor: “Bu yılın ramazan ayı öncesine kadar bir Hıristiyandım. Ramazan ayında arkadaşlarımdan olan Müslümanların bir iftar sofrasında bulundum. Sofradaki manevi hava, Müslümanların duruşu beni çok etkiledi. O gece Müslüman olmaya karar verdim ve İslamiyet’i seçtim. Ancak ailem hâlâ bir Hıristiyan... Onların da İslamiyet’i seçmesi en büyük dileğim.”
31 yaşındaki Suna, bir yıl önceki Kurban Bayramı sırasında Müslüman olmuş. Müslüman olduktan sonra ismini de değiştiren Suna, onu mutluluğa götüren olayı şöyle anlatıyor: “Geçen sene burada Türkler kurban kesiyordu. Bana da kurban eti verdikleri zaman çok şaşırmıştım. Her şeyden önce ben Müslüman değildim. Ama bana karşı onların herhangi bir tavrı olmadı, beni diğer insanlardan ayırmadılar. Eve gittiğimde uzun süre düşündüm. Hatta kocama anlattım. Müslüman olmak istediğimi söyledim. Sabah kelime-i şehadet getirip iki çocuğumla Müslüman oldum. Kocamın da en kısa sürede Müslüman olması için dua ediyorum. İslamiyet’i seçtiğim için çok mutluyum...”
‘İsmimden şüphelendim’
‘Ben bir Hıristiyan idim. Daha doğrusu öyle olduğumu sanıyordum’ diyen Ali Ramiz, hiçbir Hıristiyanda kendi isminden birisine rastlamayınca şüpheye düşmüş. Müslüman arkadaşları ile konuştuğunda durumu anlatmış. Tarihte Zimbabwe’de Müslümanların olduğunu, kendisinin de böyle bir aileye mensup olabileceğini öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyememiş. Ali Ramiz, “Bizler bir zamanlar Müslüman bir aileymişiz. Bunu farkettiğimde içimde ılık bir şeylerin hareketlendiğini gördüm. Ve hemen kelime-i şahadet getirdim. 8 aydır Allah’a şükür bir Müslüman gibi yaşamaya gayret ediyorum” diyor.
> “Artık çok huzurluyum”
23 yaşındaki Daniel Hattingh, Güney Afrikalı Johannesburg Üniversitesi’nde siyaset bilimi 3. sınıf öğrencisi. Üniversitede Müslüman bazı öğrencilerden etkilendiğini belirten Daniel, bu sene ramazan ayında Müslüman olmuş. Buna rağmen Hıristiyan ailesi ile birlikte yaşıyor ancak o Müslüman olduktan sonra ailesi evdeki yemeklere dikkat etmeye başlamış. Daniel anlatıyor:
“Allah’ın hidayeti”
“Müslüman olmadan önce dinler hakkında araştırmalarda bulunmaya başlamıştım. Ama İslam’ı Allah’ın hidayeti ile seçtim. Dinler hakkında çok araştırma yaptım. Bu konu ile ilgili çok kitap okudum. İslam’ı seçmemde kimsenin benim üzerimde baskısı olmadı. Dinleri araştırdıkça İslam’ın diğer dinler karşısındaki güzelliğini, sadeliğini görünce Müslüman olmaya karar verdim. Evde annem babam benim Müslüman olmamdan herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Aksine benim cuma günleri ve akşam camiye gitmem için teşvik ediyorlar. Hatta babam bizzat kendisi akşam arabasıyla beni camiye bırakıyor. En kısa sürede onların da Müslaman olması için dua ediyorum.” Bu sene Kurban Bayramı’nı Bostwana’daki Müslümanlarla birlikte geçirdiğini kaydeden Daniel, kurban kavramının İslamiyet’in ne kadar yüce bir din olduğunun göstergesi olduğunu belirterek, “Parasını verdiğiniz bir hayvanı alp kesiyorsunuz ve onu çevrenizdekilerle paylaşıyorsunuz. Bu da İslamiyet’in paylaşmaya, kaynaşmaya ne kadar önem verdiğini gösteriyor” dedi.
“Ayrımcılık yok”
1994 yılına kadar Güney Afrika merkezli bir “renk ayrımcılığı” yaşandığını, insanların derilerinin rengine göre saflara bölünüp öldürüldüğünü anlatan Daniel sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukluğum kâbus içinde geçti. İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor, olmadık işkencelere tabi tutuluyorlardı. Bugün Müslüman olduktan sonra bakıyorum ki, İslamiyet bu ayrımcılığa asla müsaade etmiyor. İslam insanların rengine değil kalbine, imanına bakıyor. O yüzden ne kadar şükretsem azdır.”
Türkiye gazetesi
Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî'yi aşılamaktan ibarettir.
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
.