{EDITOR=<pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Ülkemizdeki toplumsal huzursuzluğun başında gelen bir kavram olarak süregelmiştir<span style=""> </span>devlet kurumlarındaki kadrolaşma! <br>Bu durum <b style="">“Demokrasi denen pişmiş aşa su katmaktır.”</b> <span style=""> </span>bana göre.</span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Cumhuriyet tarihinden bu yana muhalefet partilerinin iktidara karşı <br>en etkili silahı olmuştur <b style="">“Kadrolaşma” </b>iddiaları. Öyle ki, iktidarın <br>atadığı her kişi, ihtiyaç nedeniyle kurumlarda açtığı her yeni kadro, <br>muhalefete göre kadrolaşmaya yöneliktir. Bu gibi iddiaların kamuoyunda <br>değer görmesi, vatandaşın kadrolaşmaya karşı olduğunun net bir <br>göstergesidir şüphesiz. Ama aynı vatandaş, seçim çalışmaları sırasında <br>ya kendisi ya çocuğu yada bir yakınını bir yere yerleştirebilmesi için kendine<br> en yakın siyasi bir partinin bayraktarlığını yapmaktan, kayıtsız şartsız <br>savunucusu olmaktan kendini alıkoyamaz. Çünkü, sistem böyle oturmuş <br>ve böyle yürüyor. Diplomalı olmanız, işinizi çok güzel yapmanız yeterli <br>olmayabiliyor çoğu zaman! Seçim sonrası partisi kazanmış ve istediğini <br>almışsa bu teslimiyet devam eder. Bunun aksi durumda ise, muhalefetin <br>bayraktarlığını yapmakla meşguldür vatandaş. Neden? </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Çünkü siyaset sanatı asimile olmuşta ondan! </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Çünkü Siyaset sanatı yalan söyleme sanatına dönüşmüş de ondan! </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Çünkü siyaset sanatı, ülkedeki etnik kökenlerin birleştirici yönleri üzerinde <br>siyaset yapıp toplum huzurunu tesis etme yerine, hassas değerleri ve zayıf <br>yönleri üzerinden siyaset yapmak suretiyle nifak tohumları ekerek, meydana <br>gelen gerginlikler üzerine şahsi geleceklerini tesis etmek isteyenlerle dolmuştur <br>da ondan! </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> Bunları anlamak ve algılamak için çok değil yakın bir geçmiş tarihe yolculuk <br>yaparsak, o günlerde toplumsal huzursuzluklar ve ulusal sorunlarımız nelerdi? <br>Bunların çözümü için kimler nasıl sözler verdi? Ve bu sorunların çözüme <br>kavuşma yerine artarak nasıl büyüdüklerini net bir şekilde görürüz. Ve çok iyi<br>biliyoruz ki, toplumsal huzursuzlukların baş aktörleri siyasi kararlar alan <br>siyasetçilerden başkası değildir. O siyasetçiler ki, aldıkları yanlı ve yanlış <br>kararların meydana getirdiği toplumsal huzursuzluğa son verecek kararları <br>almaları beklenirken, bunu fırsat gören ve bütün bu kışkırtmalara ön ayak olan<br>batılı terör destekçisi bazı ülkeler olduğunu bile bile icazet almak için kapılarına <br>ve ayaklarına yüz sürmeyi marifet sayan yüzsüzler değil mi?<span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span></span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> Türk siyaseti evrensel siyasetten uzak, ideolojik hatta ırkçılığa yakın bir <br>eksende seyrediyor. Bu eksenin dışında kalanlar hayatlarının hiçbir yerinde <br>iktidar nimetlerinden yararlanmayan yada yararlanmayı istemeyenler olsa da, <br>eksenin içerisinde seyredenlere bakıldığında da durum içler acısı. İktidar yandaşı <br>olarak görev alan kişilerin ya mutlak surette itaati yada geldiği gibi gidişi göze <br>alması gerekir. Doğru işe doğru kişi değil, iktidarın zihniyetine yatkın kişi tercih <br>edilir. Eşit işe eşit ücret değil, Üniversite mezunu gençlerin simit satmaya <br>zorlandığı, ilkokul mezunlarının da müdür masalarında makam tazminatı aldığı <br>çarpık bir düzenle yaşamaya mahkum bir ülkeyiz. İktidarlar bunları işe alırken, <br>muhalefet <b style="">“Kadrolaşma var”</b> diye yakınır, işlerine son verince de <b style="">“Kıyım var”</b> <br>diye avazı çıktığı kadar bağırırlar. </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Her defasında yargının bağımsızlığından söz eden iktidar ve Muhalefet, bu mercilere<br>yapılan şeffaf atamaların dahi altından <b style="">“iktidar yanlısı”</b> bir iddia ortaya atılır muhalefet<br>tarafından… işte bu da <b style="">“Dananın kuyruğunun koptuğu andır”</b> kendini bilen her <br>vatandaş için. Belli ve önemli bazı kadrolarda görev yapan kişilerin siyasi <br>görüşlerinin olması hazmedilse de, Yargı gibi hak terazisinin başında yada içinde<br>olan, görevleri dil, din, ırk, ideoloji gözetmeden, insanlara insan gözüyle bakan<br>ve ilahi adalet anlayışıyla haklının hakkını vermek olan Yargı erkinin ideolojik <br>bir yapıya sahip olması hiç kimsenin kabulleneceği bir şey değildir. <br>Bu bana; birbirini sevmeyen iki kişinin kalabalık bir ortamda karşılaşmalarıyla <br>birinin diğerine <b style="">“Benim Annem senin Anneni genelevinde görmüş”</b> diyerek,<br>güya sevmediği kişinin Annesinin kötü yolda olduğunu o kalabalığa duyurarak <br>rencide etmek istemiş. Bu suçlamaya karşı diğerinin cevabı gecikmemiş tabi. <br>Demiş ki o da <b style="">“Senin Annen dürüst bir kadınsa Genelevi’nde ne işi vardı?”</b> <br>tabii gerçekte hiç birinin annesi genelevinde değildi ama sevmediği kişiyi rencide<br>etmek için uydurduğu bu iftira karşısında kendisinin daha çok rencide olduğu <br>hikayeyi hatırlattı.</span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Şimdi iktidar ve muhalefet arasındaki kadrolaşma iddialarına baktığımızda iddia <br>sahibi muhalefete <b style="">“Bu atamaların kadrolaşmaya yönelik olduğunu nereden <br>anlıyorsunuz?”</b> şeklinde bir soru yöneltilse, merak ediyorum, acaba <b style="">“Çünkü biz <br>de iktidar olduğumuz dönemlerde bunu yapıyorduk onun için biliyoruz”</b> <br>deme cüretini gösterebilecekler mi? <b style="">“Nasıl itiraf etsinler ki bu onların sonu olur”<br></b>dediğinizi duyar gibiyim…</span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> </span><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Evet! Demek ki balık baştankokuyor, demek ki siyasi ahlak çöküntüye uğramış ve<br>demek ki siyasetçilerimizinher şeyden önce siyasi anlayışlarında köklü bir reforma<br>ihtiyaç var. Türksiyasetinin şahsında siyasetçilerimiz alnındaki bu kara lekeyi <br>silmedikçe banagöre hiçbir şey, içinde bulunduğumuz bu kısır döngüden kurtuluş<br>için çaredeğildir. Ben buna <b style="">“Zihinsel kadrolaşma”</b>diyorum… <span style=""> </span>demokrasinin yayılması,<br>vatandaşlıkhaklarından herkesin eşit şekilde yararlanması, ekonomik kalkınmanın<br>sağlanmasıve toplumsal huzurun tesisi için zihinsel kadrolaşmanın önüne geçilmedikçe <br>fiziksel kadrolaşmayla mücadele, asla sorunlara çözüm değildir, olamazda.<br>Kişinin fikri neyse zikri de odur. Bilmem anlatabildik mi? <span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span><span style=""> </span></span></pre>EDITOR}
.