Yağmurlar yetişmiyor bana gülüm... Damlalar denizimi örtmüyor.
Soygunlara
direnen yüreğimle sessizliğini nasıl da dinledim? Yargıların
ayartılmayan
duygularımla barışık olmadığını, söylesene nasıl anladın?
Hayatın kaygısını tahammülün beslediği anlarda boğdum
korkularımı... Aşkın
ritminde, uzaklık zamanın bahanesi olmuştu. O zaman büyüyen nice
sevdalara
eklendi yağmurunun haşmetli yangınları...
Bir vefa borcumuz var yağmura karşı... Ve yine hal hatır
soracağımız bulutsu
mevsimler var. Seni yağmurların hükümranlığında tanıdım.
Taksitli sevgim
olmadı hiç. Kiralık duygum olmadı.
İçinin yankısı içimin çağlayanına çarpmasaydı eğer,
umursamaz tavırlarının
sağanağında eriyip kaybolacağımdan korkacaktım. Şükür ki,
yağmurların
varlığıma güven veriyor.
Ucuz bedellerin intikamını peşin aldım yarından... Ve senin için
göze aldım
yaşamayı... Ucube korkular; yaşantımı desteklediğin sürece,
yoksul dünyanın
tarihsel boyutunda yokluğa karışacak. Aşkın yargısı, yüreğe
hükümran olmaya
görsün. Korkusuzluk sevgime tanıklık edecek. Yazlarımı yaralayan
yağmurlar,
şahitlik edecek yüreğimin dinmek bilmeyen alevlerine... Ve
yağmurlar,
güneşin bulutlan parçalamadığı günlerde, şimşeklerden seni
soracak. Yağmuru
unutmak mümkün mü? Gönlüne düşen şimşeklerden sor, dengesi
bozulmuş ozanın,
sevgi için nasıl yakardığını?
Korkulan gerçeğinde boğup, yaşamı çölleştirmediğin için ra ve
sana hep
vefalı kalacağım.
Sen yağmurun vefasından, ben gözlerinin ışığından
bahsedeceğim. Umutlan,
fark edişleri, sözün gücünü yazacağım bulutsu mevsim*lerin
evrenimizdeki
tanıklığına---
Abartmadığım güneşler süzülecek yenilgilerime... Ve sen
sendelemeden
yürüyüşümü görüp, yağmurun dilini öğreneceksin. Sevdiğin
mevsimleri
yazacaksın yeniden... Yarınlarını, beklentilerini, yüreğine
izinsiz yerleşen
duygunu haykıracaksın belki de... Kimbilir belki de yağmura
kızacaksın?
İstersen yorma yüreğini, aşktan usanacaksan...
Ama yağmura vefa borcumuz var. Sen yağmurlarla girdin hayallerime...
İstersen içimdeki yankıya sor. Ve her sorunun cevabına dipnotlar
düşür,
unutulmayacak sözlerin hatırına... Gönlün kanıt aramadığı
zamanı büyüt
heyecanın köşelerinde...
İçimizin yitmeyen soyluluğuyla söylenmektedir gece... En güzel
şiirlerini
okur yıldızlar sabahlarına... Ve adı değişmez aşkın...
Yeryüzün*de
karalanmayan en ak hükümdür sana duyduğum. Dengeler güneşin;
bulutların
arasından yıldızlan selamlamasına izin verdi. Ve ben yazgıma
şükrediyorum;
zamanın yitik sesi yetmiyor çığlığıma...Bilirsin, aşka şerh
düşmenin münasip
olmadığını... Aşktan usanacaksan eğer, sakın yorma yüreğini...
Kalbin dirildiği yerde tanıdım seni... Sen benden de yürekliydin..
Şimdi
bütün deliller aşka varıyor. Ve inan, aşka şerh düşülmüyor.
Bu ozanı
yüreğinden sürgün etmediğin İçin, ozanın yüreği ile ittifak
ettiğin için çok
şey borçluyum sana...
Yağmurlarla girdin hayallerime... Nisan yağmurlarıyla beslendi bu
hikaye...
İyi ki, yüreğimi uyutamadın.
Soygunlara
direnen yüreğimle sessizliğini nasıl da dinledim? Yargıların
ayartılmayan
duygularımla barışık olmadığını, söylesene nasıl anladın?
Hayatın kaygısını tahammülün beslediği anlarda boğdum
korkularımı... Aşkın
ritminde, uzaklık zamanın bahanesi olmuştu. O zaman büyüyen nice
sevdalara
eklendi yağmurunun haşmetli yangınları...
Bir vefa borcumuz var yağmura karşı... Ve yine hal hatır
soracağımız bulutsu
mevsimler var. Seni yağmurların hükümranlığında tanıdım.
Taksitli sevgim
olmadı hiç. Kiralık duygum olmadı.
İçinin yankısı içimin çağlayanına çarpmasaydı eğer,
umursamaz tavırlarının
sağanağında eriyip kaybolacağımdan korkacaktım. Şükür ki,
yağmurların
varlığıma güven veriyor.
Ucuz bedellerin intikamını peşin aldım yarından... Ve senin için
göze aldım
yaşamayı... Ucube korkular; yaşantımı desteklediğin sürece,
yoksul dünyanın
tarihsel boyutunda yokluğa karışacak. Aşkın yargısı, yüreğe
hükümran olmaya
görsün. Korkusuzluk sevgime tanıklık edecek. Yazlarımı yaralayan
yağmurlar,
şahitlik edecek yüreğimin dinmek bilmeyen alevlerine... Ve
yağmurlar,
güneşin bulutlan parçalamadığı günlerde, şimşeklerden seni
soracak. Yağmuru
unutmak mümkün mü? Gönlüne düşen şimşeklerden sor, dengesi
bozulmuş ozanın,
sevgi için nasıl yakardığını?
Korkulan gerçeğinde boğup, yaşamı çölleştirmediğin için ra ve
sana hep
vefalı kalacağım.
Sen yağmurun vefasından, ben gözlerinin ışığından
bahsedeceğim. Umutlan,
fark edişleri, sözün gücünü yazacağım bulutsu mevsim*lerin
evrenimizdeki
tanıklığına---
Abartmadığım güneşler süzülecek yenilgilerime... Ve sen
sendelemeden
yürüyüşümü görüp, yağmurun dilini öğreneceksin. Sevdiğin
mevsimleri
yazacaksın yeniden... Yarınlarını, beklentilerini, yüreğine
izinsiz yerleşen
duygunu haykıracaksın belki de... Kimbilir belki de yağmura
kızacaksın?
İstersen yorma yüreğini, aşktan usanacaksan...
Ama yağmura vefa borcumuz var. Sen yağmurlarla girdin hayallerime...
İstersen içimdeki yankıya sor. Ve her sorunun cevabına dipnotlar
düşür,
unutulmayacak sözlerin hatırına... Gönlün kanıt aramadığı
zamanı büyüt
heyecanın köşelerinde...
İçimizin yitmeyen soyluluğuyla söylenmektedir gece... En güzel
şiirlerini
okur yıldızlar sabahlarına... Ve adı değişmez aşkın...
Yeryüzün*de
karalanmayan en ak hükümdür sana duyduğum. Dengeler güneşin;
bulutların
arasından yıldızlan selamlamasına izin verdi. Ve ben yazgıma
şükrediyorum;
zamanın yitik sesi yetmiyor çığlığıma...Bilirsin, aşka şerh
düşmenin münasip
olmadığını... Aşktan usanacaksan eğer, sakın yorma yüreğini...
Kalbin dirildiği yerde tanıdım seni... Sen benden de yürekliydin..
Şimdi
bütün deliller aşka varıyor. Ve inan, aşka şerh düşülmüyor.
Bu ozanı
yüreğinden sürgün etmediğin İçin, ozanın yüreği ile ittifak
ettiğin için çok
şey borçluyum sana...
Yağmurlarla girdin hayallerime... Nisan yağmurlarıyla beslendi bu
hikaye...
İyi ki, yüreğimi uyutamadın.
her kum tanesi bir özlemse ben seni dünyalar kadar özledim...
.