{EDITOR=Askerlik, temeli disipline dayanan, savaş sanatının icra edildiğikurumdur. Görevi, savaşta ve barışta, ülkenin birlik ve bütünlüğüneyönelik iç ve dış tehditleri bertaraf etmekle mükellef, SavunmaBakanlığı’na bağlı devletin en saygın kurumudur. Askerlik yapanlar çokiyi bilirler ki, Askerliğin temeli disiplindir. Ve her bireyin mutlaksurette disiplinli olması, disiplin kurallarına itaat etmesi, AskeriCeza ve İç Hizmet Kanunu’yla zorunlu kılınmıştır. Bunun aksini düşünenve yapan personel hakkında, divan-ı harp’a kadar çeşitli Askeri yargımekanizmaları tarafından yargılanıp cezalandırılır. Askere gideceklerehep bu söylenir, “Ne geride kalacak kadar pısırık, ne de en öndegidecek kadar çok akıllı ol! Göze batmamak için sürekli orta yolu seç!”bundan bizim anlamamız gereken, komutan emri verir, rütbe ve kıdemceast olanlar da uygular! Fikriniz sorulmadığı sürece, verilen emir sizegöre yanlış da olsa yorumlamaya çalışmamak. Savaş sanatının icraedildiği Asker Ocağı’nda başarılı olmak ve başarıya ulaşmak için bukurallar olmazsa olmazlardandır. Taktik ve teknik bazı konularıngizliliği esastır, hedefe kısa zamanda ve doğru yoldan ulaşmanız için… <br>Busaygın kurumumuzun işleyiş şeklinden biraz bahsettikten sonra, bukurumun sivil otoriteyle olan münasebetine bakalım biraz da,demokrasilerde dört kuvvet vardır. Bunlar sırasıyla, Yasama, Yürütme,Yargı ve medyadır. Silahlı Kuvvetlerimizin yeri, Yürütmenin yani Siyasiİktidar’ın bünyesinde bulunan Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı birkurumdur. Yani Genel Kurmay’ın, sivil otoriteyle ilgili her türlü sorunve taleplerini ilgili Bakanlıkla paylaşması esastır. <br>M. KemalAtatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucusu ve ilkCumhurbaşkanı olması, bu makamda olan zat-ı muhteremler tarafındanbunun gelenekselleştirilmeye çalışıldığı, sivil otoriteyetahammüllerinin olmadığını tarihten bariz örneklerle anladığımız gibigünümüzde de bu geleneğin sürdürülmek istendiğine maalesef şahitoluyoruz. Oysa Atatürk Türk Milleti için bir istisnaydı ve istisnaolarak kalmaya devam edecektir. İşte bu geleneğin devamını çağrıştıran,küçük ama etkisi büyük bir örneği paylaşmaya çalışacağım:<br><br>T.C.nin11. Cumhurbaşkanı 1. tur seçimlerinin yapıldığı Cuma günü yapılan herşeyin demokratik çerçeve içerisinde cereyan edip devam etmesine rağmen,gecenin geç saatlerinde Genel Kurmay Başkanı sayın Yaşar Büyükanıt’tanMuhtıra gibi açıklama geldi. <br>Büyükanıt’ın açıklamalarındaCumhuriyet ve Laikliğin temel değerlerinden söz edip, Şanlı Urfa,Denizli ve Ankara’daki ilkokullarda yaşanan münferit olaylara yervererek, laiklik değerlerinin hedef alındığı bu gibi oluşumlarıkaygıyla izlediklerini ve buna seyirci kalamayacaklarını açıkça ifadeeden Büyükanıt’a şu hatırlatmayı yapmak gerekiyor; yaşanan kaygı verici4 olay hakkında ilgili merciler soruşturma başlatmış ve devam ediyor.Yasaların ön gördüğü şekilde elbette ki cezalandırılacaklardır. Bukaygılarınızda haklılık payınız yok değil, ancak, iş bu noktayagelinceye kadar yüce milletimizin saygın makamınızdan beklediği ve asligörevlerinizin arasında bulunan o kadar çok önemli ve önceliklihalledilmeyi bekleyen sorunlar var ki, sözü edilen bu kaygılarlakıyaslanmayacak kadar acildir. Dikkatler okullara çekilmişken buradanbaşlayalım:<br>-Çocuk Yuvaları ve Yurtlarda yaşama zorunda kalan çocuklarımızın geleceğini tehdit eden olumsuzluklar!.<br>-Uyuşturucu kullanma yaşının ilkokul seviyesine kadar düşmüş olması!<br>-Lise seviyesinde cinselliğe dayalı nahoş olayların yaşanması!<br>-Geleceğimiz olan çocuk ve gençlerimizin eğitimdeki başarı seviyesinin yüzümüzü kızartacak şekilde olması!<br>-Okulve dersliklerin yetersizliğinden, ideal rakam olan 30 kişilik dersliktehala 80-90 kişiye eğitim verme zorunluluğunun söz konusu olması!Konularıyla ilgili Büyükanıt’ın, Asli görevi olmamakla birlikte bukonularda yapacağı her çıkış, toplumun her kesimi tarafından taktirlekarşılanacaktı. Geçmişte bu vb. toplumsal sorunların savunucusu olarakgündem yaratmayan Büyükanıt’ın yaşanan bu münferit olaylarla hassas birnoktada gündeme oturması, Cumhuriyet ve laiklik değerlerine sahip çıkmasöylemleri Anayasa Mahkemesi’nin masasında bekleyen Cumhurbaşkanlığıseçimiyle ilgili 367 tartışması konusunda vermesi beklenen kararıetkilemenin dışında inandırıcılığını yitirmiştir. <br>Bahse konuolaylarda ölü yok, yaralı yok, hakaret yok, mağdur yok! Sivil toplumörgütlerinin düzenlediği sosyal etkinlikler var. Bunlar, doğru muyanlış mı? Sorusunun cevabı açılan soruşturma sonucunda verilecekkararla herkes hak etiğini bulacak!. <br><br>Oysa, Büyükant’ın buaçıklamaları yaptığı sıralarda bile bölücü hainlerin kör kurşunlarınahedef olan Şehit Mehmetçiklerimizin kanı akmaya devam ediyordu ve halaediyor! Halbuki, asli görevi olan bu konuda bir çıkış yapsaydı, bubölücü ve yıkıcı yuvaların dağılması için gerekli yasanın çıkarılmasıyönünde haklı bir taleple gündem yaratsaydı bütün Türk Milletininyüreğine su serpecek ve desteğini arkasına almış olacaktı. <br><br>Ama,Demokrasi çarkının tıkır tıkır işlediği, Muhalefetin de muhalefetgereği iktidar icraatlarını kendilerince endişelerle fişlediği, GenelKurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın da yaptığı açıklamalarıylademokrasiyi dişlediği bir anı yaşıyoruz maalesef. <br>Büyükanıt’ın buaçıklamayı yapma gereği var mıydı yok muydu? Konusu kişilere görefarklılık arz etse de. Zamanlama açısından bakıldığında demokrasi adınabir talihsizlik olarak görüyorum. Büyükanıt paşa’nın Asker olarakbaşarılı bir geçmişinin olduğunu sahip olduğu konum itibariyle deanlıyor ve son açıklamalarıyla da herkesin kendisini bir kere dahasorgulaması gerektiğine inanıyorum! T.C. kimliğini taşıyan herkesin,kendisine yönelteceği şu sorulara vicdanının sesini dinleyerekcevaplaması gerekiyor! <br>Evet! Bu vatan kimin? Biz hangi rejimleyönetiliyoruz? Biz bu ülkenin nesiyiz? Laiklik dinsizlik midir? Buiktidar Cumhuriyet rejimini tehlikeye düşürecek ne yaptı/yapıyor?Cumhuriyetten ne anlıyoruz ve Cumhuriyet adına nelerle karşılaşıyoruz? <br>Cumhurbaşkanlığı1. tur seçimiyle ilgili Meclis oturumuna katılanlarla katılmayanlararasında doğan fikir ayrılıklarının demokratik bir hakkın kullanılmakistenmesiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ve bu konuda mahkemedenhenüz bir kararın çıkması dahi beklenilmeden Genel Kurmay’ın yaptığımuhtıra gibi açıklamayı, Askerin, Anayasa’nın üzerinde bir makamolduğunu mu anlamamız gerekiyor? <br>Büyükanıt’ın, “Ne Mutlu Türküm Diyene” demeyen herkesi düşman kabul ederiz. Sözünden ne anlıyoruz?<br>Buaçıklamaya göre, Hrant Dink cinayeti sırasında “Hepimiz Ermeniyiz!”sloganları atan binlerce kişiyi de düşman olarak mı görmemiz gerekiyor?<br>Bu sorulara vicdanınızdan gelecek sesle vereceğiniz cevaplar doğruları bulmanıza yardımcı olacaktır. <br>Kavgasız,kargaşasız, kurumların uyum içinde hizmet verdiği, çoğulcu demokrasiningüçlendiği, insan hak ve hürriyetlerinin sözde değil özde benimsendiği,toplum arasında kardeşlik duygularının pekiştiği, devletin ve milletinelele tutuştuğu bir ülke olma umuduyla… <br>Bu ülke hepimizin olduğugibi, Peygamber Ocağı olarak tabir ettiğimiz Asker bizim Askerimizdenbaşkası değildir. Hiç kimse fizandan gelmedi. Kimimizin çocuğu,kimimizin kardeşi, kimimizin babası, kimimizin yakınları! Onlarıngörevi, sorumluluk ve yetkileri yasalarla çizilmiştir. Bu saygınkurumumuzu bu gerçeklerin dışında görmek ve göstermek isteyenler tarihve yasalar önünde hesap vermek zorunda kalırlar! Zira hatırlamak vehatırlatmakta yarar var!... EDITOR}
.