{EDITOR=<PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">Geçen haftayı, siyasette görmek istemediğimiz bazı olumsuzlukların gölgesinde geçirdik. </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">Tarihin kara sayfalarına “27 Mayıs Muhtırası” olarak geçen bu tatsız gelişmeye, </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">Türk halkının hemen her kesimiyle karşı duruşu, bazı muhalefet partilerinin siyasi hesaplarının </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">lehte iken aleyhine dönmesi, İktidarın da erken seçimle milletin iradesine başvurma kararı </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">alması </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">demokrasinin daha da güçleneceği sinyalini veriyor. 22 Temmuz 2007 seçim tarihi olarak açıklandı. </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">2,5 ay gibi kısa bir zamanda seçimin yapılacak olması siyasi partilerin arayışlarını da hızlandırdığına </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">şahit oluyoruz. Arayışlar içerisinde önceliği sağ da ve sol da birleşme çalışmaları alırken, </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">bu konuda en rahat görünen parti ise, halkın gözünde muhtırayla mağdur edildiğine inanılan </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">İktidar partisi olduğunu görüyoruz. Hem Barajı geçme fobisi taşıyan hem de tek başına iktidar </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">hesapları yapan siyasi oluşumların siyasi evlilikleri seçim sürecini daha bir renkli ve </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">hareketli kılıyor. Evlilik deyince aklıma geldi. Siyasi partilerimizin birleşmesi noktasında </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">aklıma gelen bir hikayeyi hatırlatarak çorbada bizimde tuzumuz olsun istedim. Hikaye şöyle;<br><br><br><br>Evlilik tavsiyelerinde bulunan bir baba, oğluna; "Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş,<br><br><br><br>Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş<br><br>çekine çekine.<br><br><br><br>Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla<br><br>doldurup üçünün de altını yakmış.<br><br><br><br>"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş<br><br>oğluna. Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği<br><br>istemiş... Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.<br><br><br><br>Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki<br><br>kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her<br><br>üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları<br><br>indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.<br><br><br><br>Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan<br><br>havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle<br><br>tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne<br><br>görüyorsun?"<br><br><br><br>Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.<br><br><br><br>"Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.<br><br><br><br>Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri<br><br>katılaşmış.<br><br><br><br>Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da<br><br>öyleler.. "<br><br><br><br>Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:<br><br><br><br>"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.<br><br><br><br>Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar<br><br>gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.<br><br><br><br>Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül<br><br>etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe<br><br>katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.<br><br><br><br>Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne<br><br>olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin<br><br>yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin<br><br>tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş<br><br>başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.<br><br><br><br>Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu.<br><br><br><br>"Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın<br><br>üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.<br><br><br><br>"Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de<br><br>bir tat yok " Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu<br><br>yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu.<br><br>Fincanı oğluna uzattı. "İçmek istersin herhalde" dedi. Oğlu<br><br>kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü.<br><br><br><br>"Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin<br><br>paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur<br><br>verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve<br><br>gibi... Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla<br><br>ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve<br><br>renklerini katmayı başarırlar."<br><br><br><br>Evet! Bu hikayeyi günümüz siyasi partilerinin evliliklerine uyarlayacak olursak, </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">"Bu birleşmelerin yeni siyasi oluşumlarına zarar verecek birleşmelerden siyasi parti </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">liderlerinin kaçınması gerektiği gibi kendilerine umut bağlayan tabanını da hayal kırıklığına </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">uğratmamaya gayret gösterilmelidir" şeklinde bir sonuç çıkar karşımıza. </PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt">Zira, görev ve sorumluluk büyük, zaman dar!...<br></PRE><PRE style="MARGIN-RIGHT: 260.25pt"><br>Yüce Allah (c.c.) doğruların yardımcısı olsun…<SPAN style="FONT-SIZE: 12pt; COLOR: black; FONT-FAMILY: Verdana"></SPAN></PRE>EDITOR}
(En son düzenleme: 06-05-2007, 14:19 Boncuk.) .