Lübnanlı çağdaş yazar ve düşünür Dr. Hasan Elzeyn rahmetli İmam Humeyni hakkında şöyle diyor: "İmam Humeyni, tarih sürecinde büyük bir hareketin temsilcisidir. O'nun adı, İslami hareketle birlikte her zaman anılacak ve ebedi kalacaktır. İmam Humeyni'nin adını ve liderliğini yaptığı hareketini şu anda İslam dünyasında yaşanan gelişmelerden ayrı tutamayız. İmam'ın düşüncesi ve yolu her zaman var olacak ve ebedileşmiş bulunmaktadır."
Evet İslam İnkılabının büyük mimarı rahmetli İmam Humeyni'nin vefatının 14. Yıl dönümünü idrak ediyoruz bugünlerde. Kimileri, zaman aşımının İmamın anısını unutturacağını zannederken dünyada yaşanan yeni gelişmeler bunun asla böyle olmadığını gösteriyor.
İnsanlar 20. Yüzyılın engebeli günlerini geride bırakarak 3. Milenyuma girerken sonunda gerçek saadet, özgürlük ve barışa kavuşacağını düşünüyordu. Oysa bir avuç sultacı, despot ve bencil insan bu fırsatı gasp etmiş bulunuyor. İşte burada anılardan silinmeyen rahmetli İmam Humeyni'nin güçlü ve manevi dolu haykırışını hatırlıyoruz ki diyordu: "İnsanların tek kurtuluş yolu, Hz. İbraihm, Hz. Musa, Hz. İsa sa. ve Hz. Muhammed sav.e yönelmektir."
İmam Humeyni re.in düşünceleri uyarınca insanlık tarihinin en büyük cinayetlerinin kökünü makam ve güç egosunda aramak gerekir. Bu özellik insanların ruhuna kök saldığından insanlık camiası her zaman hikmet ve ilmin yanı sıra vücutları Tevhit azameti ve halk aşkı ile yanıp tutuşan liderlere ihtiyaç duymaktadır. İmam Humeyni işte bu üstün vasıf ve özellikleri 20. Yüzyılın en büyük inkılabını gerçekleştirdi ve insanlar arasında hak arama ve insani ahlakı en iyi şekilde ihya etti.
Iraktan sınır dışı edildikten sonra Parisin yakınında bulunan Nofel Lo Şato'ya yerleşen İmam Humeyni ile ilgili olarak bakınız Fransız bir genç ne diyor: "O günü babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette çeketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabanın kalabalık hali."
Annem "merak etmeyin, (İmam ) Humeyni'nin bir kaç güne kadar İrana döneceği söyleniyor, o zaman buralar sakinleşir" dedi.
Fransız genç açıklamasını şöyle sürdürmektedir: "Büyük bir merak içinde komşumuzs olan İran'ın dini liderini görmeye karar verdim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Yaşlı bir din adamı, ağır başlı ve sakin halde oturmuş ve konuşuyordu. Heybeti, kendini Allah yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım. Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, Hz. Mesih gibi birini görmek istermisin diye sordum ve eğer sen de (İmam) Humeyniyi görecek olsan benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın dedim."
Fransız genç Lui şöyle devam ediyor İmam'la ilgili anılarına: " Babam alaylı bir gülümsemeyle, ne fark eder o da diğer papazlar gibidir dedi.. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün birlikte Ayetullah Humeyni'yi ziyarete gittik. Onun, zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Her kes ona saygı göstermek için ayağa kalktı ve o da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım, canı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi. Bir kaç gün sonra Hz. İsa sa.in doğum günüydü. Hepimiz bir arada oturmuştuk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve " Bunlar, Ayetullah Humeyni'den küçük bir hediye. Hz. İsa sa.in doğum yıl dönümü münasebetinden dolayı tebriklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için sizlerden özür dilemek istediler" dedi.
Babam hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde bir şey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
İmam Humeyni'nin seçkin bir arif ve alim olarak düşüncelerini incelemek, bu yüce insanın düşünce temellerini tanımaksızın mümkün olamaz. Yaşamını dini ve fıkhi ilimlerin teorik incelemelerine adayan İmam, aydın ve ilahi bir bakış açısıyla dindarlık alanında yeni bir çığır başlattı ve İslamiyetin bütün sosyal ve siyasi kapasite ve kabiliyetlerini sergiledi. İmam Humeyni siyaset meydanlarına girmenin dinden uzaklaşma ve bizzat siyaset hile ve yalandan ibaretmişcesine algılanırken İslam dininin siyasetle kopmaz bağları olduğunu açıkladı.
Rahmetli İmam Humeyni mücadeleye ilk başladığı dönemlerde bir siyaset adamı kendilerini ziyaret ederek şöyle demişti: Ey İmam, siyaset demek yalan demek, hile ve riyakarlık demektir, siz bunu bize bırakın. O adama İmam ra.in cevabı ise şöyle olmuştu: "Biz ta baştan beri sizin söylediğiniz türden bir siyasete girmedik. Bizim siyasetimiz, peygamberlerin ve özellikle İslam Peygamberi Hz. Muhammed sav.in yoludur."
İmam Humeyni'nin bireysel ve sosyal yaşamını incelediğimizde şu gerçeği görmekteyiz ki İmam, peygamberlerin yolunu izlemekle yetinmeyip, davranış, cesaret, tedbir, sevgi ve sade yaşamak bakımından da büyük evliyaları örnek almıştır. Kuşkusuz ancak ilahi irade ve yüce rabbimizin mutlak gücüne dayanmış bir insan, yarım asırlık sürekli ve yorgunluk bilmeyen bir mücadele sürdürebilir. İmam, insanların kurtuluşunun gerçek öncüsüydü ve süper güçlerin karizmasını çizmek her şeyden önce inançlarda büyük bir evrim gerçekleştirdi. İmam milletlerde özgüven duygusu, direniş ve cesaret hissi yarattı, kendilerini ecnebilere karşı hor gören gençlere güç verdi ve kadınların sosyal yaşamda aktif davranmalarını sağladı. İmam uyanış ıslahatçısı siyaseti bilen bir alim, yeni düşüncelere sahip bir bilgin ve cesur bir arifin en somut örneğiydi. Rahmetli İmam Humeyni iktidar tedbirlerini hem de kalplerin yolunu çok iyi belin bir insandı.
Hz. Ali sa.in şöyle buyruduğu rivayet edilmektedir: İnsanlarda üç şey değişebilir. 1- Padişahlara yakın olmak 2- başkanlık ve 3- yoksulluktan sonra muhtaç olmamak. Bu durumlar karşısında değişmeyen insanlar sağlam akıl ve seçkin ahlaka sahip insanlardır.
Ve işte rahmetli İmam Humeyni bu vasfa uygun kimseydi.
dünyanın merkezi benimm!!!
.