BİR ÇİFT SICAK EL YARDIMI
Önce gözlerimi açtım. Karanlığı görmeye çalışıyordum. Sonra yavaş yavaş hatırlamaya başladım; ev sallanıyordu ve bir boşluk... Gözlerimi açtığımda işte bu karanlık yerdeydim. Sadece bazı sesler duyuyordum: “Kazın”, “Sessiz olun”, “Sivil Savunma” geldi dediler, anlayamadım. Hafızamı yoklayabildiğim kadarıyla hiç böyle bir isim duymamıştım. Sonradan kendimden utandım. Onların yaptıklarına karşı bu kadar umursamazca davranmak ve onları tanımamak...
O an için düşündüm anlaşılan bir yığın taş ve tuğlanın altında kalmıştım. Göremiyor ama duyabiliyordum. Birileri yardım etmeye çalışıyordu. Birden “Kimse var mı?” diye bir ses bana çok yükseklerden geldi. “Buradayım” demeye çalıştım ama bir toz yığını genzimi tıkamıştı. Söylediğimi ancak kendim duyabiliyordum beni kimse duymayacak diye korkmuştum, beni buralarda bırakacaklar diye...
Sonra bir ışık sızmaya başladı taşlar arasından. Tozlarla kaplı gün ışığı... dışarıda sürekli kazıyor, kazıyorlardı. Birden ışığın geldiği yerden bir el uzandı, hiç düşünmeden tuttum. Tuttuğum elin sıcaklığını asla unutamam. Umutlarımı bağladığım o elin gözümden iki damla yaş düşürdüğü o anı asla unutamam.
İyilik meleklerim, umut kaynağım Sivil Savunma ekipleri siz beni hayata döndürünüz. O korkunç yerden kurtulduğumda, iyilik meleklerimin hepsinin yüzünü görme fırsatım oldu. Hepsi de bana emeklerinin karşılığını aldıkları bir eser olarak bakıyorlardı. Gözlerinin iç yeri parlıyordu. Yanlarından geçerken “Geçmiş olsun” dediler. Teşekkür etmek istedim ama diyemedim. Çünkü o kahrolası toz yığını hala genzimde duruyordu. Halbuki demeyi ne kadar çok isterdim...
Ambulans ile giderken yanımda göçükten kurtulmuş altı-yedi yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Yol boyunca yanı başında oturan annesine birilerinden bahsetti. Onu meleklerin kurtardığını ama kanatlarının olmadığını ve gökten inmediklerini, dünyada umut veren sıcak elli meleklerinde olduğunu söyledi. Sonra uykuya daldı, gözlerinden birer damla yaş düştü. Anlaşılan onu da Sivil Savunma ekipleri kurtarmıştı. Sıcak elli melek, dediği de Sivil Savunmanın eliydi. Sanırım o sıcak elle gelen yardımı, ne o küçük kız, ne de ben unutabilirim...
Önce gözlerimi açtım. Karanlığı görmeye çalışıyordum. Sonra yavaş yavaş hatırlamaya başladım; ev sallanıyordu ve bir boşluk... Gözlerimi açtığımda işte bu karanlık yerdeydim. Sadece bazı sesler duyuyordum: “Kazın”, “Sessiz olun”, “Sivil Savunma” geldi dediler, anlayamadım. Hafızamı yoklayabildiğim kadarıyla hiç böyle bir isim duymamıştım. Sonradan kendimden utandım. Onların yaptıklarına karşı bu kadar umursamazca davranmak ve onları tanımamak...
O an için düşündüm anlaşılan bir yığın taş ve tuğlanın altında kalmıştım. Göremiyor ama duyabiliyordum. Birileri yardım etmeye çalışıyordu. Birden “Kimse var mı?” diye bir ses bana çok yükseklerden geldi. “Buradayım” demeye çalıştım ama bir toz yığını genzimi tıkamıştı. Söylediğimi ancak kendim duyabiliyordum beni kimse duymayacak diye korkmuştum, beni buralarda bırakacaklar diye...
Sonra bir ışık sızmaya başladı taşlar arasından. Tozlarla kaplı gün ışığı... dışarıda sürekli kazıyor, kazıyorlardı. Birden ışığın geldiği yerden bir el uzandı, hiç düşünmeden tuttum. Tuttuğum elin sıcaklığını asla unutamam. Umutlarımı bağladığım o elin gözümden iki damla yaş düşürdüğü o anı asla unutamam.
İyilik meleklerim, umut kaynağım Sivil Savunma ekipleri siz beni hayata döndürünüz. O korkunç yerden kurtulduğumda, iyilik meleklerimin hepsinin yüzünü görme fırsatım oldu. Hepsi de bana emeklerinin karşılığını aldıkları bir eser olarak bakıyorlardı. Gözlerinin iç yeri parlıyordu. Yanlarından geçerken “Geçmiş olsun” dediler. Teşekkür etmek istedim ama diyemedim. Çünkü o kahrolası toz yığını hala genzimde duruyordu. Halbuki demeyi ne kadar çok isterdim...
Ambulans ile giderken yanımda göçükten kurtulmuş altı-yedi yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Yol boyunca yanı başında oturan annesine birilerinden bahsetti. Onu meleklerin kurtardığını ama kanatlarının olmadığını ve gökten inmediklerini, dünyada umut veren sıcak elli meleklerinde olduğunu söyledi. Sonra uykuya daldı, gözlerinden birer damla yaş düştü. Anlaşılan onu da Sivil Savunma ekipleri kurtarmıştı. Sıcak elli melek, dediği de Sivil Savunmanın eliydi. Sanırım o sıcak elle gelen yardımı, ne o küçük kız, ne de ben unutabilirim...
.