Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
ÖRTÜNME,BAŞÖRTÜSÜ VE TÜRBAN
Konuyu Değerlendir
  • 13 Oy - 3.15 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

YÜCE RABBİMİZİN MÜSLÜMAN ERKEKLERE ŞU EMRİNİ VERMİŞTİR.

"Mümin erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan çeksinler ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir." (Nûr 24/30)

YÜCE RABBİMİZİN MÜSLÜMAN KADINLARA ŞU EMRİNİ VERMİŞTİR.

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz ALLAH'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olursunuz." Nûr 24/31


VE ELMALILI HOCA'NIN TEFSİRİ DE ŞUDUR:

Bu âyette emredilen şudur: Kadınlar başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını ve göğüslerini açık tutmayıp anlatıldığı gibi güzelce örtünsünler. Bunun için onu temin edecek baş örtüsü kullansınlar. Cahiliye (İslâm öncesi) kadınları da hiç baş örtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerini bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açık olurdu, ziynetleri görünürdü.
İslâm önce açıklığı yasaklamıştır. Sonra, kadınların başlarını örtüp başörtülerini yanları ve göğüsleri üzerine sarkıtmasını emretmiştir. Böylece sadece tesettürün farz oluşu değil, aynı zamanda onun ne şekilde olacağı da gösterilmiştir. Kadın edep ve nezaketinin en güzel ifadesi bundadır. NUR SURESİ 24/31
KADINLARA ÖRTÜYÜ EMREDEN DİĞER AYET AHZÂB SURESİ 59

"Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, evlerinin dışına çıkarken cilbâblarını (dış elbiselerini) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınması ve incitilmemesi için en uygunudur. ALLAH çok affedici ve çok esirgeyicidir." Ahzâb 33/59

Cilbâb; bütün bedeni örten elbiseye denir. Kadınların vücutlarını tamamen örttükleri her türlü elbise cilbâb yerine geçer.
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

AYETTE'TE ŞÖYLE BUYRULUYOR:

ALLAHü teâlâ, (ALLAH’a ve Resulüne itaat edin!) buyurduğu gibi, (ALLAH’a ve Resulüne isyan etmeyin!) de buyuruyor. [Nisa 14, Enfal 13, Tevbe 26, 63, Ahzab 36, Mücadele 5, Haşr 4, Talak 8, Cin 23]

(Resule itaat eden [onun emrine uyan], ALLAH’a itaat etmiş [onun emrine uymuş] olur.) [Nisa 80]

(Bir işte anlaşamazsanız, bu işin hükmünü ALLAH’tan [Kur'an-ı kerimden] ve Resulünden [Sünnet-i seniyyeden] anlayın!) [Nisa 59]

(ALLAH’a ve Resulüne itaat edin, onların emirlerine uyun!) [Enfal 20]



HADİS-İ ŞERİFLER DE ŞÖYLE AMA ÖNCE HADİS-E İNANMAYANLARA YANİ GÜNÜMÜZDEKİ AYETCİLERE ATFOLUNUR.

(Sünnetimi kabul etmeyen benden değildir.) [Müslim]

(Peygamberin haram kılması, ALLAH’ın haram kılması gibidir.) [Tirmizi]

(Bir zaman gelir "Kur'andan başka şey tanımam" diyenler çıkar) [Ebu Davud]

(Bir zaman gelir, beni yalanlayanlar olur. Şöyle ki, kendisine benden bir hadis söylenince "Resulullah böyle şey söylemez. Bunu bırak, Kur'andan söyle" derler.") [Ebu Ya’la]

ŞİMDİ HADİSLER:

Hz. Âişe (r.ah) anlatır:

Bir gün Hz. Ebû Bekir (R.A.) in kızı Esmâ ince bir elbise ile Resûlullah'ın (s.Aleyna Ve Aleykum Selam) huzuruna girmişti, Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:

"Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu yüzü ve elleri hariç diğer yerlerinin görülmesi helâl değildir." Ebû Davud, Libâs, 31.
Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur:


"Sizin hepiniz birer çobansınız ve hepiniz yönettiğiniz kişilerden sorumlusunuz. Erkek ailesinin çobanıdır ve kıyamet gününde onlardan sorumlu olacaktır. Kadın da kocasının evinden ve çocuklarından sorumludur." Buhârî, Ahkâm, 1.

"Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır." Müslim, Sıyâm, 182.


"Kadın örtülmesi gereken bir varlıktır. Kadın dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker (onu günaha nasıl alet edeceğini hesap eder)." Tirmizî, Radâ, 18.



BAŞÖRTÜSÜNDE ÖLÇÜ DE ŞÖYLEDİR (ALINTI)

Baş örtüsü, başı tamamen örtmelidir. Bu örtü, kadının bütün saçlarını, boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek şekilde olmalıdır.
Başa örtülen şeyin maddesi ve şekli kadının maddî durumuna, yaşadığı iklime, alıştığı örfe ve çalıştığı işe göre değişik olabilir. Maksat, örtülmesi gereken yerleri örtmektir.
Başörtüsünde dikkat edilecek bir önemli husus, kadının saç şeklini ve modelini belli etmemesidir. Hz. Peygamber (s.a.v), bazı kadınların başlarını örttüğü halde, örtü altındaki saçlarına verdikleri tuhaf şekiller yüzünden lânete uğradıklarını, Ahmed, Müsned, 2/223. bu şekilde kıldıkları namazların bile kabul edilmediğini haber vermiştir. Bezzâr, Müsned, nr. 3015.

Hz. Âişe'nin (r.ah) huzuruna altını gösteren ince başörtülü bir gelin getirilmişti. Onu şöyle uyardı:

"Nûr sûresine inanan bir kadın bunu örtünmez."
Başa örtülen şey, sırf erkeklere ait bir giysi olmamalıdır. Bir de diğer bâtıl din veya görüşlerin özel alâmeti olan giysilerden sakınmalıdır.
Örtü ile de güzellik gösterisinde bulunmak, dikkat çekmek ve şehveti tahrik etmek mümkündür. Hatta kadın bazan cazibeli bir örtü içinde daha dikkat çekici olabilir. Örtü bunlara alet edilmemelidir.
Örtü bir ibadettir. İbâdet ALLAH rızâsı için yapılmalıdır. Örtü edebince yapılırsa ibadet olur; yoksa âfete dönüşür.
Bir kadının kötü niyetli de olsa örtülü olması, iyi niyeti olup açık gezmesinden daha hayırlıdır.

VE SON OLARAK HALEN İNKAR EDEN VE KABUL ETMEYENLERE ŞU AYETİ KERİMEYLE BAŞBAŞA BIRAKIYORUM.

"Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun." Tahrîm
66/6.
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstüne koymaktır. Kendini sonsuza saklamaktır. Kadınsı merhameti, kadınsı inceliği, kadınsı zerafeti ipekten tüller ardına saklayıp inci gibi büyütmektir örtünmek. “Tesettürsüzlük nedir?” diye sorsaydınız bana, “Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren her haldir” derdim... Bir “kişilik tutulması”... Bir “kadınlık eklipsi”... Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. Dişiliğin kişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklips hali bu.. Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması''
SENAİ DEMİRCİ
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Kur'an'da başörtüsünün orijinali “humur” (tekili “hımar”Smiley (26) olarak geçer.

İkisinin kökü aynıdır. İkisi de isimdir. Tek fark birincisi doğrudan isim, ikincisi mastardan yapma isimdir.

Birincisinin anlamı “başörtüsü”, ikincisinin anlamı “içki”, yani “akıl örtüsü”. Hamr'a aklı örttüğü için “örtü” anlamına gelen bir ad verilmiş.

Kur'an birinci örtüyü cins-i latife farz kılarken, ikincisini her iki cinse de haram kılmış.

İlahi hükmü gerekçe düzeyinde ele alırsak, vahyin aklı örtmeyi haram kıldığı sonucuna varırız.

Başörtüsüne karşı çıkanları bir istatistiğe tabi tutabilseydik, hepsinin aklını alkolle örten cinsinden olduğunu görürdük.

Onlarınki dine karşı bitmek bilmez bir kan davası. Bu yüzden din neyi yasaklıyorsa onu büyük bir şehvetle irtikâp ediyorlar, neyi emrediyorsa ona karşı bitmek bilmez bir hınçla savaşıyorlar.

Peki, bu ülkede başörtüsüne karşı olanların aklını örtenler olması bir sürpriz mi?

Hayır. Zira bu ülkede başörtüsüne karşı savaşın aslında İslam'a karşı verilen savaş olduğunu bilmeyen yok. İrtica İslam'ın kod adı gibi kullanılıyordu bu zümre tarafından. Başörtüsü de İslam'ın simgesi yapıldı. Hayır hayır, başörtülüler tarafından değil. Aksine ona düşman olanlar tarafından.

Yok, onlar başörtüsüne değil türbana karşıymışlar.

Yok, siyasal simgeymiş.

Yok, bu ülkede başörtüsü sorunu yokmuş.

Yok, para alarak başlarını örtüyorlarmış.

Yok, aile baskısıyla baş örtüyorlarmış.

Yok, kadının özgürlüğü için başörtüsüne karşılarmış.

Yok, Arap liderler bile tesettürsüzken bizimkiler tesettürlüymüş.

Yok, başörtüsü 12 Eylül'ün eseriymiş, ondan önce yokmuş.

Sümerler herzesi yiyenlerin beyni hepten alkole kesmiş olmalı.

Evet, şu cümleler ve daha buna benzer onlarcasında siz en ufak bir akıl kırıntısı görebiliyor musunuz?

Yok, çünkü akıllarını çoktan örtmüş bu malum güruh. Bu kafayla neyi tartışacaksınız? Neyi nasıl anlatacaksınız? Neyi konuşacaksınız? Zırva tevil götürmez.

Hâlâ anlamayan varsa anlasın: Bu mütegallibe güruhunun İslam'ın emirlerine ilişkin dayattığı yasaklar, “Ey millet, biz hâlâ buradayız ve tepenizden abdest bozuyoruz!” diyebilmek için icat ettikleri sopalardır. Varlıklarını baskı ve korkuya borçlular. Bunu biliyorlar.

Hepsi bir yana, İslami tesettüre karşı sistematik bir savaşın yapıldığı mahut yıllar boyunca konuya dair yapılan onlarca 'teolojik' tartışma neye yaradı peki?

Saza gelenler, gaza gelenler, naza gelenler…

“Başörtüsünün ilahi bir emir olmadığını” Hz. Peygamber'den 1400 yıl sonra keşfeden ehl-i keşfin çoğu ağzından değil “eş durumundan” (bu bazen ilk, bazen de ikinci eş olabiliyor), “kız evlat durumundan”, “kız kardeş durumundan”, “kız torun durumundan” konuşuyordu.

Dinleyenler ne bilsin kimin neresinden konuştuğunu? İşi bilenlere sadece tebessüm etmek ve “hasbünALLAH” demek düşüyordu. Acınılası bir durumdu tabii. Kur'an'ın “ az bir pahaya satmak” dediği şey bu olsa gerek. Bazılarının hali bundan çok daha da vahimdi.

Ehl-i azimet bu sakil manzarayı “O'nun herkese layık bir tecellisi vardır” diyerek ve dahi yüreği kanayarak izledi. Sel gider kum kalırdı, nitekim öyle de oldu, olacak.

Şimdi, bir delinin attığı bu taşı çıkarmak için kırklarca akıllı uğraşıyor. Hükümet yüksek okullardaki yasağı kaldırmak için düğmeye bastı.

İyi de, bu gerçekleştiği takdirde yasağın sadece üçte biri kalkmış olacak. Üçte ikisi kalacak: Ortaöğretimdeki ve kamudaki yasak. Okurlarım arasından, “ Yahu, bu kadarcığı için bile malum güruhun çıkardığı toz dumanı görmüyor musun?” diyenler çıkacaktır.

Görüyorum. Fakat malumların şirretlikleri, gerçeğin tamamını görmemize engel olamaz ki? Belki bunun malumlara da bir faydası olur. Kaldırılacak olanın, yasağın çoğundan azı olduğunu hatırlamakla biraz olsun sakinleşirler.

Tamam, zaman ve imkân meselesi olduğunu anlarım. Ama yasağın bir kısmına karşı olup bir kısmına sessiz kalmayı, hele de savunmayı anlamam. Asla samimi ve dürüst bulmam.

İnanca yasak koymak firavunluktur. Her firavunun bir Musa'sı vardır.

Sami Hocaoğlu
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

ÖRTÜMÜ KENDI ELLERIMLE CIKARDIM!!!


Orta üçüncü sınıfı okuyordum …. Okulun sonlarına doğru İslami tesetture girmiştim. Okul bitince daha güzel kapanacaktım. Hatta çarşaf giymeyi bile okdar istiyordum ki?.... hem dinimi güzelce öğrenecek ve başkalarına da öğretecektim. Hem kendim okuyacak hem de talebe okutacaktım… böyle düşünceler içinde zaman yine delice geçi vermişti farkında olmadan. Derken yıl sonu geldi ve karnemi aldım. İki dersten kalmıştım… fazla üzülmedim, her halde imtihanlara girince verirdim…
İmtihan günleri nihayet gelmişti. İşte benim azabım imtihan günü başlamıştı. Örtülü imtihana girmem yasaktı… ne yapacaktım? Ben böyle düşünürken etrafımdakiler, beni benden çok daha iyi düşündüklerinden mükemmel(!) fikirlerini söylemden edemediler…. "iki ders bu nasılsa verirsin…." "diploma ilerde lazım olur" "ne olacak canım, iki kere başını açacaksın. Sanki hiç açmadın mı?." "hem sen kendin isteğinle açmıyorsun ki, kim açtırıyorsa günah onun olur." "o kadar okudun hiç olmazsa sonunu getir…" "sen bir git beklide öğretmenler seni idare ederler, başını açtırmazlar. Bir dene bakalım?"

Evet işte ben bu son söze dayanarak isteksizce okula gittim. İmtihan yerine girerek hemen müdahale edildi. "başını aç, öyle gir." … "açmazsam olmaz mı?" diyebilmiştim sadece… "olmaz bu okulun kuralıdır…" cevabını aldım… daha fazla ısrar etmeye ne gücüm nede imanım vardı… sesimi çıkaramadım. En yakın arkadaşım bile "bir şey olmaz" aç demesiyle, kendi ellerimle başımın örtüsünü aldım…

İşte bir dünyevi imtihanı kazana bilmek için ALLAHA c.c böyle isyanda bulundum. Erkek öğretmenler, erkek öğrenciler vardı orada…. ALLAHIN onlardan gizlenmemi "FARZ" kıldığı saçlarımı kendim açarak teşhir oldum. Nasıl yaptım. (c.c.) c.c "kapat" emrini vermişti… bende emre karşılık kendi cüzi irademle "aç" emrini verdim ellerimle… oysa ben fetva makamında değildim?... İslam insanların kendi mantıklarına göre yaşanamayacağına göre?... peki ben bu kararı neye göre vermiştim acaba?... böyle bir saatlik isyan içinde ALLAHIN yüce emrini hiçe saymış, çiğnemiş ve sahte ilahları sevince boğmuştum. Bana ne oluyordu ki, ben Kuran-ı Kerim-ı Kerim-ı Kerim dışına çıkıyordum?... "zorda kalınca başını aç" emri hangi hadisde hangi ayette vardı? Ashab kadınlarının hangisi örtüsünü kendi eliyle kafire vermişti?... İslam tarihinde böyle bir olayın olmadığına ve İslama ek yapılamayacağına göre, ben bu fiilimle İslam dışına çıkmamış mıydım acaba? Demek ki, bu hareket İslami değil, isyani bir hareket idi…

Bir saatlik isyandan sonra, bir leş halini alan bedenimi sürükleyerek eve geldim. Bu isyanın üzerimde büyük bir ağırlığı vardı… RABBİMİN emrini ihlal etmenin azabı!...
Bimem bundan daha büyük azab olabilirmiydi?... bundan daha korkuncu düşünülemez heralde?.... ruhumun şimdi çektiği azab acaba ahirette çekeceğim azabın kaçta kaçıydı?....
Eve girdim… Ablam merakla bana hemen sordu:
- başını açtınmı?
- Evet…
- Yani başını açtın… yalan mı diyorsun yoksa?... şaka mı?
- Sus!... üstüme gelme.. ben zaten yeterince sıkıldım…
- İmtihan nasıl geçti peki?
- Herhalde kalırım..
- Asıl büyük imtihanı küçük imtihana girmekle kaybetmiş oldun. (c.c.) seni denedi ve sen imtihanı kaybettin. Fransızcadan geçsen ne çıkar, ahireti kazanma imtihanından geçemedikten sonra?... diplomanı alsan ne fark eder, ahiret diplomasını kaybettikten sonra?... doçent, doktor, prof. Olsan ne çıkar; İslamdan taviz vermeyen, tağuta boyun ve RESULULLAHIN s.a.v yolunda yürümeyen bir Müslüman olduktan sonra.
Bir saniye bile baş örtüsüz kalmayı zillet, alçaklık ve şerefsizlik telakki eden İslam kadınlarını ağlattıktan ve gücendirdikten sonra "müslümanım" demek abes kaçmaz mı?
- peki abla niçin imtihana girmeden söylemedin?... ozaman girmezdim ama?...
- bir şey söylememe lüzum yoktu. Zira İslam gerekeni söylemiştir. Emirler açık ve net şekilde meydandadır…
- Evet haklısın… Bilerek yaptım… her şeyi biliyordum …
Doğruydu… Fakat olmuştu bir kere… çekmiştim isyan bayrağını bir kere?... şimdi bu akan göz yaşlarım, bilmem benim isyanımın cezasını siler mi ahirette… bu (c.c.)'ın c.c emirlerine karşı ihanetimin ahirette hesabını nasıl soracaktı acaba benden?... ya (c.c.) bana "kulum" demezse?.... ya PEYGAMBERİM s.a.v bana "ümettim" demezse? Birde ashab kadınları benden yüz çevirirse?...

İşte böyle bütün ısrarlara rağmen ikinci imtihana girmedim.. BAŞINI AÇARAK OKUYAN KARDEŞLERİM; bu haraket İslami değil isyanidir. Başınızı açarak geçirdiğiniz zaman zarfında, (c.c.)'ın ilahlığından çıkıp, nefsiniz ve diğer ilahların emrine girmiş oluyorsunuz. Zira bu emir (c.c.)'dan değil başkasından gelmiştir. Başka ilahların emrine girmek Müslüman’ı kahretmeli… EN BÜYÜK AZABI DİPLOMA ALMADIĞIMIZ İÇİN DEĞİL, İLAHLARA BOYUN EĞDİĞİMİZ İÇİN ÇEKMELİYİZ...

Mektup Dergisi][/b]
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

--------------------------------------------------------------------------------
,Başörtüsü

Ne demekmiş
“Yasak! ”
İşiniz mi kalmadı
Yapacak?

Ne diye karışırsınız
Saçımıza-başımıza,
Bizi oyuncağınız mı sandınız
Bakıp yaşımıza?

Sebebini anlatamayacağınız
Çocukça bir devrin hevesinden
Karşınızdaki en güzel portreleri
Mahrum ettiniz çerçevesinden!

Kim demiş, ki:
“Başörtüsüydü o! ”
Başımızın -renk renk-
Süsüydü o!

Altında saçlarımız,
Arkadan, ne hoş sarkardı;
Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...
Kimimizde, su olup akardı!

*
* *

Şu, bu nâmına “Yasak! ” demiş
Bulundunuz, tezelden;
Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,
Güzellikten, güzelden!

*
* *
Siz, bizden değilsiniz,
Tanımıyoruz hiç birinizi,
Çekin başımızdan
Ellerinizi!

Bir gericilik tutturmuşsunuz;
Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...
Üstelik, ninemizin başımızda
Taşıdığımız hatırasıdır bu!

Dediniz: “Çıkacak başınızdan
Başörtünüz! ”
Alın -öyleyse- onunla
Yüzünüzü örtünüz!

Arif Nihat Asya
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

bir bayanın gönlündeki başörtüsü


--------------------------------------------------------------------------------
VALLAHi terazinin bir kefesine Güneş'i, Dünya'yı Dünyadaki bütün diplomaları,

sertifikaları, madalyaları, alkışları, paraları ve makamların hepsini koysalar, diğer

kefesine de örtüyü koysalar, ki benim yanımda örtü ağır basar!'' Evet, o bir

kaç yüz gram ağırlığındaki örtü, mümin bir bayanın yüreğinde böyle bir

makama sahip olmalıdır! Daha sonra bu inancını başta örtü düşmanları olmak

üzere bütün dünyaya ilan etmelidir! Hatırlarsanız, dün ALLAH'ın Resulü

(s.a.v.)Mekke müşriklerinin kendisine yaptıkları teklife böyle cevap vermişti.

Davasından vazgeçmesi karşılığında kendisini Mekkenin en zengini

yapacaklarını ,en güzel kadınla evlendireceklerini söylemişlerdi.RasulALLAH 'Bir

elime Güneşi ,bir elime Ayı koysanız bile bu davadan vazgeçmem!

buyurmuştu.Bugünde bizlerden vazgeçmemizi istedikleri dava, inanınız aynı

davadır. fakat ne ilginçtir ki, karşılığında Resulullah'a (s.a.v.) teklif edilen şeyler

bile teklif edilmiyor. Evet, bir müminin yanında örtünmenin değeri böylesine

ölçülemez olmalıdır, kimse pazarlığa yeltenememelidir! Abarttığımızı

zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Dünya hayatı, ahiretle kıyaslandığında

kelimenin tam anlamıyla gülünçtür, basittir, az bir faydalanmadır, küçücük bir

menfaatten ibarettir!Muhammed'i ölçüye ölçüye göre:''eğer ALLAH (cc) katında şu

dünyanın sivrisineğin kanadı kadar değeri olsaydı, ondan kafirlere bir yudum

su bile içirmezdi.

Fe bi'se ma yeşturun: (Ne kötü bir alışveriş)

İmanlarını,imani değerlerini dünye ve dünya malı karşılığında satanları ve

dünya ile değiştirenleri, dünyevi bir şeyler elde etmeye çalışanları ALLAH (cc) teala

bu şekilda niteliyor.Evet İslami bir değeri terkederek karşılığında aldığın şeyin

mikterı ne olusa olsun, ALLAH (cc) katında o:

Fe bi 'se ma yeşturundur.(Ne kötü bir alışveriş..)

alıntı...
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.
Konu: 723
Mesaj: 2,707
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Mustafa İslamoğlu

Ne zaman Fethi Paşa Korusu’na gitsem, başörtülü genç kızlar, yanlarındaki yeni yetme oğlanlarla laubali biçimde fingirdeşiyorlar. Bakıyorum, karşımdan bir bayan geliyor. O da ne? Başını örtmüş, gerisi açıkta. Gülmek geliyor içimden, fakat üzüntü ağır basıyor. Şu başörtüsü işi böylesine sulandırılmamalıydı. Bir şey maksadından soyutlanarak algılanırsa olacağı budur. Bunda en büyük suç, tesettürü kadının kişiliğini öne çıkaran bir onur değil de erkeği kadından koruyan bir emir olarak algılayan geleneğimizin ve geleneksel kafalarındır. Önce mütearifeler:

1. Din insan içindir.

2. Dolayısıyla, tüm dini emir ve yasaklar ALLAH’ın değil, insanın çıkarı içindir.

3. İşte bu yüzden, tüm dini emir ve yasaklar uygulanırken, onu uygulayan insanın bundan elde ettiği çıkarı iyi bilmesi gerekir. Bu çıkarı bilerek emre uymak, insanı “tatmin eder” ve imanı “sorumluluk bilincine” dönüştürür.

4. Bunun için de ilahi mesajı ve buyrukları maksadını gözeterek okumak şarttır. Çünkü ALLAH amaçsız düzenleme yapmaz, hikmetsiz iş buyurmaz.

Peki tesettür emrinin maksadı nedir?

Bu sorunun cevabını verebilmek için tesettürü emreden ayet olan Ahzab 59. ayetin devamındaki “onların tanınmaları için en uygun olun budur” ibaresi üzerinde yoğunlaşmak şart. Burada altı çizilen kadın kimliğinin hicab yönü ilk saldırıya uğrayan noktadır. Aslında “hicab” sorunun anahtar kavramı. Hicabı “baş örtüsüne” indirgemek yanlış bir kere. Bizde böyle bir şey var. Hatta hicabı baş değil beden örtüsüne indirgemek. Kur’an’ın yaklaşımına kıyasla yanlış bir anlamadır. Çünkü Kur’an takva örtüsünü ön plana çıkarıyor. “Takva elbisesi, işte budur en önemlisi!” (7.26) Yani, bedenin tesettürü takva örtüsünden, yüreğin ve zihnin tesettüründen ayrı değerlendirilmemelidir. Hicab; kimlik ve kişiliği öne çıkarmak için. Öncelikle, Kur’an’ın böyle bir bütüncül bakış açısı olduğunu görmekteyiz. Bedenin tesettürünü, zihnin ve kalbin tesettüründen ayrı düşündüğümüz zaman Kur’an’ın bütüncül bakış açısını parçalamış oluruz. Ahzab 59’da geçen ‘li yu’rafne’ (tanınmaları için), bu tek kelime, Arap dilinde, kendi içinde tamamlanmış bir cümledir. Bu tanınmaları için bir gerekçedir. Yani ‘Bu emri niçin verdin Ya Rabbi?’ diyene bir cevaptır. Cevapta iki gerekçe var, iffetli olarak kalmaları ve tanınmaları için. Ama asıl vurgu yapılması gereken kavram, bu ‘tanınmak’ kavramıdır, “li yu’rafne.” Bu kavramın kök kelimesi ‘arafe’dir. ‘Arafe’ anlam alanı ile düşündüğümüzde “maruf, arif, tarif, marifet” kavramları karşımıza çıkar. Bu hem bir bilince tekabül eder, hem de bir kimliğe tekabül eder. Dolayısıyla buradaki tanınmak sıradan bir “görünce ayrımsamak, fark etmek” değildir. Buradaki tanınmak, çok daha derin ve kendi bağlamı içerisinde sıradan basit bir ayrımsama, ayırdetmeden öte bir kimlik, bir kişilik, bir bilinç, bir şahsiyet vurgusudur. Dolayısıyla bu ayet ve tesettürle ilgili diğer ayetlerdeki örtünme emrinin temelini kadının kişiliğini şeffaflaştırmak için bedenini örtmek teşkil eder. Kadının kişiliğini şeffaflaştırmak için tanınmak anlamı sıkıştırılmış (zipli) bir ifadedir ki, zaten Kur’an’ın dili sıkıştırılmış bir dildir. İcaz buna denir, Kur’an’ın icazını çözdüğümüzde doğal ve zorunlu biçimde o sıkıştırılmış ifadenin bize daha farklı bir kelime grubu ile yansıması şarttır. Yani aradaki boşlukları doldurmamız gerekir. Onun için “li yu’rafne” ibaresini açarak anlamaya çalışırsak, bu tamamen “kişiliğini şeffaflaştırmak için bedenini örtmek” anlamına gelir.

“Kişilik”le “dişilik” arasında kadın.

Bu, tarihte kadına yapılmış en büyük ikramdır. İnsanların önüne çıkaracak bir erdemi, bir kimliği, bir kişiliği bulunmayan bir kadın ille de farkedilmek istiyorsa, insanlara “dişiliğini” gösterecektir; kişiliği yerine dişiliğini. Yani tesettürü emreden Kur’an’ın kadına verdiği açık mesaj şudur: Dişiliğinizle kendinizi görünür kılmak yerine kişiliğinizle/şahsiyetinizle erkek egemen dünyada hak ettiğiniz saygın yeri alın. Onun için tesettür, kadının insan kimliğini teninin önüne koymak demektir.

Tesettür emri, ancak bu yaklaşımla doğru anlaşılabilir. Tesettüre karşı çıkanlar, bilerek veya bilmeyerek kadını kimliksiz ve kişiliksiz yapmak isteyenler, onun teninden haksız kazanç sağlamak isteyen, onu metalaştıran, onu hep edilgen ve zevkine hitap eden bir nesne olarak görmek isteyenlerdir. Neden böyle isterler? Dikkat ederseniz, kadını kimliksiz ve kişiliksiz görmek isteyenlerin hemen hemen tamamına yakını nefsine kul olmuş erkeklerdir. Neden? Çünkü kimliksiz bir kadının bedenini, estetiğini daha çabuk istismar edebilirler, örseleyebilirler, ondan yararlanabilirler. O sebeple kadının örtüsüne yönelik her düşmanlık, farkında olunsun ya da olunmasın, aslında kadının bedenini istismara açmak isteğinden başka bir şey değildir.

Sonuç: Modern kadın, dişiliği erkekler tarafından tepe tepe sömürülmek amacıyla kişiliği yok edilen kadındır. Eğer Müslüman kadın, tesettürü kişiliğin öne çıkarılması için dişiliğin örtülmesi olarak görmeyip, onu dişiliğini öne çıkarmanın bir aracı kılıyorsa, o tesettür tesettür değildir. Ona “örtülü çıplak” derler.

Siz kendi değerlerinizi dalgaya alıyorsanız, sizi kim ciddiye alır?

11 Eylül 2000 - Akit

[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  başörtüsü yahudi geleneğidir(!!!) Eylül 5 1,984 10-06-2008, 18:22
Son Mesaj: hayat yolcusu
  BAŞÖRTÜSÜ YİNE YASAK EY Hz.MUHAMMED(S.A.V) ÜMMETİ !! bekçi 0 985 06-06-2008, 13:14
Son Mesaj: bekçi
  ÖRTÜNME (TESETTÜR) aziz 0 841 14-02-2008, 12:58
Son Mesaj: aziz
  MECLISIN YAPTIGI TURBAN OYLAMASI MUTLAKA KATILALIM Toprak 3 1,380 06-02-2008, 01:38
Son Mesaj: Toprak

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 8 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2024 MyBB Group.