Gökhan Çelikliay
Manifesto
Aşk: İki varlık arasında yaşanan birbirine "ilişme" halleri.
Hayran olma, sevme, sevilme, düşünme, düşünülme, isteme, istenme, keşfetme, keşfedilme, özleme, özlenme, arama, bulma, haz alma, keyif alma, mutlu olma, yaşama nedeni yaratma, yalnızlığı unutma, birbirinin dünyalarına geçme, kendinden geçme, yeni dünyalar yaratma halleri. İlişme olma hallerinin hepsi.
Hemen hemen bilinmez, tariflenemez, açıklanamaz, standartlaştırılamaz, formülleştirilemez, nasıl ortaya çıkar anlaşılmaz, taraflarla var olur, niteliği de tarafların niteliği ile ilintilidir.
Bu çalışmada bir kadın ve bir erkek arasında yaşanmış ve yaşanabilecek, "Aşk" olarak tanımlanabilecek bir "ilişme" hali anlatılmaya çalışılmaktadır.
Taraflıdır, anlatanın yaşadıklarını, düşünüşlerini, oluşlarını, gel gitlerini, çelişkilerini, açmazlarını, hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, evrimlerini, kısacası aşkının devinimini anlatmaktadır.
Yaşamın en büyük mucizelerinden birisidir. İnsanın varoluşu gibi anlaşılmaz bir nedenselliği vardır. Bu kadar çok renk, katman, iniş-çıkış; haz, keyif, mutluluk yaşamın başka hiç bir oluşunda bu kadar çok boyutlu olarak yer almaz.
Aşkın içinde tüm haller vardır. Aşk, olma ve olmama hallerinin hepsidir…
Birleşme vardır, ama ayrılıkta vardır, mutluluk vardır ama mutsuzlukta; sevgi ve nefret vardır, özlemek ve uzaklaşmakta…Denge de vardır, dengesizlikte, çoğalmakta ve azalmakta…
"Ayrılıkta aşka dahildir", tıpkı ölümün yaşama dahil olduğu gibi.
Her başlayış, kendi içinde bitişini de taşır.
Aşk öylesine heyecanlı, öylesine delidolu, öylesine hızlı ve telaşlı yaşanır ki, ancak ayrılıktan hemen sonra karşılaşılan, sanki boşlukta hareket edermişçesine ağırlaşan zamanlarda geçmişe dönerek yaşananlara bakma fırsatı bulunabilir. Geriye ise iyi, kötü, acı, tatlı, hüzünlü, mutlu, heyecanlı, coşkulu pek çok yaşanmışlık ve fotograf karelerine, şimdilerde ise fotograf makinelerinin veya cep telefonlarının çektiği düşük çözünürlüklü bol pikselli film karelerine hapsolmuş, rengi soluk, ışığı az, sesi mekanik; baktığında kendini bile tanıyamadığın, gözlerindeki ışıltıya anlam veremediğin; kimi zaman birbirinin ellerini hiç ayrılmayacakmışçasına sıkı sıkı tutan, kimi zaman birbirlerinin gözlerinin içine bakan, kimi zamanda birbirlerine sarılmış iki insanın halleri kalır…
Yaşam onları nasıl bir araya getirmiştir, nasıl birleştirmiştir, nasıl ayırmıştır, kimse bilemez, anlayamaz…
Çoğu zaman yaşayanlar bile…
Yaşam, birbirini o güne dek hiç görmemiş, bilmemiş, tanımamış, farklı yerlerde farklı şekillerde var olmuş iki insanı sihirli bir çubuk değdirmişçesine bir araya getirmiş ve onlara yaşamda farklı bir boyut, farklı bir pencere açmıştır. Artık onların yaşamları geçmişlerinden ve herkeslerin yaşamından farklıdır, diğer insanlarla aynı evrende, aynı dünyada, aynı yerlerde yaşasalar bile, her yer ve her şey farklıdır artık onlar için…
Saatlerin yengeçleri ve yelkovanları birbirleriyle sürekli yarışırken, gün gelir de bir an durup, geriye dönüp baktıklarında ise yaşanmış her şeyi anlatmaya muktedir eşsiz, benzersiz, garip bir gülümse yayılır dudaklarına, küçülen gözleri ise ister istemez bir noktada dalar gider geçmişlere...
Ölümlülerin ömür ölçeri, bilinmezliğin ortağı, durdurulamaz denen zaman durur tam işte o anda, hatta geçmişe de geri döner bir anlığına.
Sanki dün gibi orada durmaktadır yaşanmışlıklar, elini uzatsan tutabilecekmişsin gibidir.
Herkesin mutlaka bir aşkı vardır, herkes hayatında en az bir kere aşık olmuştur.
Ve aşk unutulmaz.
Birlikte olma hali olmadığı sürece de devam eder.
Belki de aşkı besleyen, köklendiren, güçlendirende ayrı kalma halidir.
Geçen yıllar pek çok şeyi siler, pek çok şeyi değiştirir, ama varlığını ortadan kaldıramaz bir türlü…Kalbin, kimi zaman ise aklın bir köşesinde varlığını devam ettirir…
Çünkü Aşka zamanın sözü geçmez….
…
Bir de fotografa…
Aşk
Gökyüzü gibidir, sınırsız
Deniz gibidir, uçsuz bucaksız
Yaşanmışlıkları vardır eski aşkların
Çok yollar, çok yıllar önce yaşanan...
Cesaret edemezsin içine girmeye...Kıyısında kalakalırsın
Her aşk kendinle yüz yüze gelmektir çünkü...
Aşk...Önce gözlerde başlar
Manifesto
Aşk: İki varlık arasında yaşanan birbirine "ilişme" halleri.
Hayran olma, sevme, sevilme, düşünme, düşünülme, isteme, istenme, keşfetme, keşfedilme, özleme, özlenme, arama, bulma, haz alma, keyif alma, mutlu olma, yaşama nedeni yaratma, yalnızlığı unutma, birbirinin dünyalarına geçme, kendinden geçme, yeni dünyalar yaratma halleri. İlişme olma hallerinin hepsi.
Hemen hemen bilinmez, tariflenemez, açıklanamaz, standartlaştırılamaz, formülleştirilemez, nasıl ortaya çıkar anlaşılmaz, taraflarla var olur, niteliği de tarafların niteliği ile ilintilidir.
Bu çalışmada bir kadın ve bir erkek arasında yaşanmış ve yaşanabilecek, "Aşk" olarak tanımlanabilecek bir "ilişme" hali anlatılmaya çalışılmaktadır.
Taraflıdır, anlatanın yaşadıklarını, düşünüşlerini, oluşlarını, gel gitlerini, çelişkilerini, açmazlarını, hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, evrimlerini, kısacası aşkının devinimini anlatmaktadır.
Yaşamın en büyük mucizelerinden birisidir. İnsanın varoluşu gibi anlaşılmaz bir nedenselliği vardır. Bu kadar çok renk, katman, iniş-çıkış; haz, keyif, mutluluk yaşamın başka hiç bir oluşunda bu kadar çok boyutlu olarak yer almaz.
Aşkın içinde tüm haller vardır. Aşk, olma ve olmama hallerinin hepsidir…
Birleşme vardır, ama ayrılıkta vardır, mutluluk vardır ama mutsuzlukta; sevgi ve nefret vardır, özlemek ve uzaklaşmakta…Denge de vardır, dengesizlikte, çoğalmakta ve azalmakta…
"Ayrılıkta aşka dahildir", tıpkı ölümün yaşama dahil olduğu gibi.
Her başlayış, kendi içinde bitişini de taşır.
Aşk öylesine heyecanlı, öylesine delidolu, öylesine hızlı ve telaşlı yaşanır ki, ancak ayrılıktan hemen sonra karşılaşılan, sanki boşlukta hareket edermişçesine ağırlaşan zamanlarda geçmişe dönerek yaşananlara bakma fırsatı bulunabilir. Geriye ise iyi, kötü, acı, tatlı, hüzünlü, mutlu, heyecanlı, coşkulu pek çok yaşanmışlık ve fotograf karelerine, şimdilerde ise fotograf makinelerinin veya cep telefonlarının çektiği düşük çözünürlüklü bol pikselli film karelerine hapsolmuş, rengi soluk, ışığı az, sesi mekanik; baktığında kendini bile tanıyamadığın, gözlerindeki ışıltıya anlam veremediğin; kimi zaman birbirinin ellerini hiç ayrılmayacakmışçasına sıkı sıkı tutan, kimi zaman birbirlerinin gözlerinin içine bakan, kimi zamanda birbirlerine sarılmış iki insanın halleri kalır…
Yaşam onları nasıl bir araya getirmiştir, nasıl birleştirmiştir, nasıl ayırmıştır, kimse bilemez, anlayamaz…
Çoğu zaman yaşayanlar bile…
Yaşam, birbirini o güne dek hiç görmemiş, bilmemiş, tanımamış, farklı yerlerde farklı şekillerde var olmuş iki insanı sihirli bir çubuk değdirmişçesine bir araya getirmiş ve onlara yaşamda farklı bir boyut, farklı bir pencere açmıştır. Artık onların yaşamları geçmişlerinden ve herkeslerin yaşamından farklıdır, diğer insanlarla aynı evrende, aynı dünyada, aynı yerlerde yaşasalar bile, her yer ve her şey farklıdır artık onlar için…
Saatlerin yengeçleri ve yelkovanları birbirleriyle sürekli yarışırken, gün gelir de bir an durup, geriye dönüp baktıklarında ise yaşanmış her şeyi anlatmaya muktedir eşsiz, benzersiz, garip bir gülümse yayılır dudaklarına, küçülen gözleri ise ister istemez bir noktada dalar gider geçmişlere...
Ölümlülerin ömür ölçeri, bilinmezliğin ortağı, durdurulamaz denen zaman durur tam işte o anda, hatta geçmişe de geri döner bir anlığına.
Sanki dün gibi orada durmaktadır yaşanmışlıklar, elini uzatsan tutabilecekmişsin gibidir.
Herkesin mutlaka bir aşkı vardır, herkes hayatında en az bir kere aşık olmuştur.
Ve aşk unutulmaz.
Birlikte olma hali olmadığı sürece de devam eder.
Belki de aşkı besleyen, köklendiren, güçlendirende ayrı kalma halidir.
Geçen yıllar pek çok şeyi siler, pek çok şeyi değiştirir, ama varlığını ortadan kaldıramaz bir türlü…Kalbin, kimi zaman ise aklın bir köşesinde varlığını devam ettirir…
Çünkü Aşka zamanın sözü geçmez….
…
Bir de fotografa…
Aşk
Gökyüzü gibidir, sınırsız
Deniz gibidir, uçsuz bucaksız
Yaşanmışlıkları vardır eski aşkların
Çok yollar, çok yıllar önce yaşanan...
Cesaret edemezsin içine girmeye...Kıyısında kalakalırsın
Her aşk kendinle yüz yüze gelmektir çünkü...
Aşk...Önce gözlerde başlar
.