Muhterem Müslümanlar!
Allahü Teâlâ biz kullarına mâlî bakımdan bazı mükellefiyetler yüklemiştir. Bunlardan birisi de kurban kesmektir.
KURBAN; cinsi ve yaşı belirli hayvanların, tayin edilmiş zamanda Allah rızası için kesilmesinden ibarettir.
Kurban, Hanefi mezhebine göre vaciptir. Okumuş olduğum sûre-İ celilede Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
«Rabbiniz için namaz kıl, Kurban kes» (1).
Allahü Teâlâ'mn bu emri, kurban vazifesinin vacip olmasını gerektirir.
Peygamber Efendimiz de hadîs-i şeriflerinde buyuruyor ki:
«Kim kurban kesmek için el (ve mal) genişliği bulur da kurban kesmezse sakın bizim namazgahımıza yaklaşmasın» (2).
Bu gibi vaidler, ancak vacibin terkinde gelmiştir. Resûl-i Ekrem Efendimizin diğer bir hadîs-1 şeriflerinde şöyle buyrulmaktadır:
«Kim (bayram) namaz (ı kılınmaz) dan önce kurban kesmiş ise iade etsin. Kim de kurbanını kesmemişse Allah'ın ismini anarak kessin» (3).
Namazdan önce kesilen kurbanın yeniden kesilmesinin icap etmesi, onun vacip olduğunu göstermektedir.
Kurban olabilecek hayvanlar; deve, sığır, koyun ve keçidir. Manda da sığır cinsine dahildir. Devenin beş yaşını, sığırın iki, koyunun ve keçinin de bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır. Ancak koyun cinsinde istisna ve müsaade vardır. Altı ayını doldurmuş, ayaklı, gösterişli ve anasından ayırt edilemeyecek kadar gövdeli olan kuzu da kurban olur. Keçi için böyle bir hüküm yoktur
.
Bir kimseye kurban vacip olması için dört şart aranmaktadır:
1 — Müslüman olmak. Kurban bir ibadettir; gayr-i müslim bu ibadete ehil değildir.
2 — Mukim olmak. Misafire kurban vacip değildir. Şayet vacip olsaydı, bu vazifeyi ifa etmek için meşgul olurken yolculuktan geri kalırdı.
3 — Hür olmak.
4 — Zengin olmak.
Kurban vecibesinin misafire vacip olmaması, kesmediği zaman mes'ûl olmayacağını ifade eder. Fakat kesecek olursa nafile olarak kurban sevabına erişir.
Bu şartlar arasından zenginliğe gelince; havâyic-i asliyesinden fazla olarak ikiyüz dirhem gümüş veya bu kadar ticaret malı olan kimse zengin sayılır. Bu miktar servete sahip olan kimseye kurban kesmek vacip olur.
Havâyic-i asliye:
Oturacağı ev ve evin mefruşatı,
Binek için kullandığı at, merkeb, bisiklet, motosiklet ve taksi,
Çift sürmekte kullandığı bir çift öküz ve sapan veya bugün kullanılan traktör ve ona takılan çift malzemeleri,
Bir silâh,
Günlük, iş ve bayramlık olmak üzere üç kat elbise,
San'atkânn âletleri ve ilim adamının kitapları,
Nafakası üzerine vacip olanların bir yıllık nafakasından ibaret ihtiyaç maddeleridir.
Bu sayıîan şeyler, aslî ve zarurî ihtiyaçlardır. Bunların gösterilen miktardan fazlası, kurban nisabına hesap edilir.
Meselâ; bir kimsenin ikinci bir evi olur, ikinci bir binek hayvanı veya vasıtası yahut silâhı bulunur da değeri iki yüz dirhem gümüşe denk olursa kendisine kurban vacip olur.
Bir Müslümanın bir çift öküzden fazla olarak üçüncü bir öküzü olsa veya üç kattan fazla elbisesi bulunup değeri ikiyüz dirhem gümüşe denk olsa zengin sayılır ve kurban kesmek vacip olur.
Okumasını bilmeyen kimsenin elinde bulunan kitaplar, satılmak için tutulmuş olmasa bile, kurban nisabına hesap edilir. Değeri ikiyüz dirhem gümüşe denk olduğu zaman kurban kesmek vacip olur.
Bir mü'minin ikiyüz dirhem gümüş kıymetinde bağı veya bahçesi olsa kendisine kurban vacip olur.
Bir kadının boğazında bu kıymette inci bulunsa kurban kesmesi vacip olur.
Muhterem Müslümanlar!
Kurban nisabına girecek mallarda üreme şartı aranmayacağı gibi, bir seneyi doldurmuş olması şartı da yoktur. Bayram günlerinde eline zengin sayılacak bir mal veya para geçse hemen kurban vacip olur.
Deve ve sığır, azamî yedi kişi için ortaklaşa kurban edilebilir. Tek veya çift olarak, daha az kimse için ortaklık olabileceği gibi, bir tek kişi için de kurbân edilebilir.
Ortaklaşa deve veya sığır kesen şahısların hepsi kurban ve ibadet niyeti ile ortaklaşırlar. içlerinde biri, et için iştirak etse hiçbirinin kurbanı caiz olmaz. Ortaklaşa kurban kesenler, hisselerini tartı ile taksim etmelidirler.
Fakir olan bir şahıs kurban alıp kesecek olsa, nafile olarak kurban sevabına nail olur ve etinden de yiyebilir. Bu hususta gerekli müsaade, fetva kitaplarında mevcuttur.
Bir evin içinde bulûğ çağına ermiş kimselerden kaç tane zengin varsa hepsine ayrı birer, kurban vacip olur.
Hane halkı içinde kim zengin ise kurban ona vacip olur. Zengin bulunan evlât, kendine aldığı kurbanı babası namına kesecek olsa kendi borçlu kalır.
Bir erkek, mal kendisinin olduğu halde, bir yıl kendisine kesip diğer sene ailesine kesecek olsa kendi borçlu kalır.
Mülkiyet kadına ait olan bir evde kocası ile birlikte oturan ve kocasının ayrı ev kiralamaya gücü yeten bir kadına kurban kesmek vacip olur. Şayet erkeği fakir ise vacip olmaz (4).
Bir kimse kendi malından bir koyun satın alıp ölmüş bir kimse için kurban bayramında kesecek olsa, o kurbanın etinden kendi yiyebileceği gibi başklarma da dağıtabilir. Fakat 'ölmüş kimsenin vasiyeti varsa ve-.mal da bırakmışsa o zaman kesen kimse yiyemez (5).
Kurban etini taksimde üçte birini nafaka olarak evinde bırakmalı, üçte birini hediye olarak eşe dosta vermeli ve üçte birini de fakirlere tasadduk etmelidir.
Kurban etinden hibe yoluyla gayri müslim-lere verilmesinde bir mahzur yoktur (6).
ibadetlerimizi dinî hükümlere uygun olarak yerine getirmemiz şarttır. Bu husustaki ihmâl, üzerimizden borcun kalkmamasına yol acar.
Allahü Teâlâ biz kullarına mâlî bakımdan bazı mükellefiyetler yüklemiştir. Bunlardan birisi de kurban kesmektir.
KURBAN; cinsi ve yaşı belirli hayvanların, tayin edilmiş zamanda Allah rızası için kesilmesinden ibarettir.
Kurban, Hanefi mezhebine göre vaciptir. Okumuş olduğum sûre-İ celilede Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
«Rabbiniz için namaz kıl, Kurban kes» (1).
Allahü Teâlâ'mn bu emri, kurban vazifesinin vacip olmasını gerektirir.
Peygamber Efendimiz de hadîs-i şeriflerinde buyuruyor ki:
«Kim kurban kesmek için el (ve mal) genişliği bulur da kurban kesmezse sakın bizim namazgahımıza yaklaşmasın» (2).
Bu gibi vaidler, ancak vacibin terkinde gelmiştir. Resûl-i Ekrem Efendimizin diğer bir hadîs-1 şeriflerinde şöyle buyrulmaktadır:
«Kim (bayram) namaz (ı kılınmaz) dan önce kurban kesmiş ise iade etsin. Kim de kurbanını kesmemişse Allah'ın ismini anarak kessin» (3).
Namazdan önce kesilen kurbanın yeniden kesilmesinin icap etmesi, onun vacip olduğunu göstermektedir.
Kurban olabilecek hayvanlar; deve, sığır, koyun ve keçidir. Manda da sığır cinsine dahildir. Devenin beş yaşını, sığırın iki, koyunun ve keçinin de bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır. Ancak koyun cinsinde istisna ve müsaade vardır. Altı ayını doldurmuş, ayaklı, gösterişli ve anasından ayırt edilemeyecek kadar gövdeli olan kuzu da kurban olur. Keçi için böyle bir hüküm yoktur
.
Bir kimseye kurban vacip olması için dört şart aranmaktadır:
1 — Müslüman olmak. Kurban bir ibadettir; gayr-i müslim bu ibadete ehil değildir.
2 — Mukim olmak. Misafire kurban vacip değildir. Şayet vacip olsaydı, bu vazifeyi ifa etmek için meşgul olurken yolculuktan geri kalırdı.
3 — Hür olmak.
4 — Zengin olmak.
Kurban vecibesinin misafire vacip olmaması, kesmediği zaman mes'ûl olmayacağını ifade eder. Fakat kesecek olursa nafile olarak kurban sevabına erişir.
Bu şartlar arasından zenginliğe gelince; havâyic-i asliyesinden fazla olarak ikiyüz dirhem gümüş veya bu kadar ticaret malı olan kimse zengin sayılır. Bu miktar servete sahip olan kimseye kurban kesmek vacip olur.
Havâyic-i asliye:
Oturacağı ev ve evin mefruşatı,
Binek için kullandığı at, merkeb, bisiklet, motosiklet ve taksi,
Çift sürmekte kullandığı bir çift öküz ve sapan veya bugün kullanılan traktör ve ona takılan çift malzemeleri,
Bir silâh,
Günlük, iş ve bayramlık olmak üzere üç kat elbise,
San'atkânn âletleri ve ilim adamının kitapları,
Nafakası üzerine vacip olanların bir yıllık nafakasından ibaret ihtiyaç maddeleridir.
Bu sayıîan şeyler, aslî ve zarurî ihtiyaçlardır. Bunların gösterilen miktardan fazlası, kurban nisabına hesap edilir.
Meselâ; bir kimsenin ikinci bir evi olur, ikinci bir binek hayvanı veya vasıtası yahut silâhı bulunur da değeri iki yüz dirhem gümüşe denk olursa kendisine kurban vacip olur.
Bir Müslümanın bir çift öküzden fazla olarak üçüncü bir öküzü olsa veya üç kattan fazla elbisesi bulunup değeri ikiyüz dirhem gümüşe denk olsa zengin sayılır ve kurban kesmek vacip olur.
Okumasını bilmeyen kimsenin elinde bulunan kitaplar, satılmak için tutulmuş olmasa bile, kurban nisabına hesap edilir. Değeri ikiyüz dirhem gümüşe denk olduğu zaman kurban kesmek vacip olur.
Bir mü'minin ikiyüz dirhem gümüş kıymetinde bağı veya bahçesi olsa kendisine kurban vacip olur.
Bir kadının boğazında bu kıymette inci bulunsa kurban kesmesi vacip olur.
Muhterem Müslümanlar!
Kurban nisabına girecek mallarda üreme şartı aranmayacağı gibi, bir seneyi doldurmuş olması şartı da yoktur. Bayram günlerinde eline zengin sayılacak bir mal veya para geçse hemen kurban vacip olur.
Deve ve sığır, azamî yedi kişi için ortaklaşa kurban edilebilir. Tek veya çift olarak, daha az kimse için ortaklık olabileceği gibi, bir tek kişi için de kurbân edilebilir.
Ortaklaşa deve veya sığır kesen şahısların hepsi kurban ve ibadet niyeti ile ortaklaşırlar. içlerinde biri, et için iştirak etse hiçbirinin kurbanı caiz olmaz. Ortaklaşa kurban kesenler, hisselerini tartı ile taksim etmelidirler.
Fakir olan bir şahıs kurban alıp kesecek olsa, nafile olarak kurban sevabına nail olur ve etinden de yiyebilir. Bu hususta gerekli müsaade, fetva kitaplarında mevcuttur.
Bir evin içinde bulûğ çağına ermiş kimselerden kaç tane zengin varsa hepsine ayrı birer, kurban vacip olur.
Hane halkı içinde kim zengin ise kurban ona vacip olur. Zengin bulunan evlât, kendine aldığı kurbanı babası namına kesecek olsa kendi borçlu kalır.
Bir erkek, mal kendisinin olduğu halde, bir yıl kendisine kesip diğer sene ailesine kesecek olsa kendi borçlu kalır.
Mülkiyet kadına ait olan bir evde kocası ile birlikte oturan ve kocasının ayrı ev kiralamaya gücü yeten bir kadına kurban kesmek vacip olur. Şayet erkeği fakir ise vacip olmaz (4).
Bir kimse kendi malından bir koyun satın alıp ölmüş bir kimse için kurban bayramında kesecek olsa, o kurbanın etinden kendi yiyebileceği gibi başklarma da dağıtabilir. Fakat 'ölmüş kimsenin vasiyeti varsa ve-.mal da bırakmışsa o zaman kesen kimse yiyemez (5).
Kurban etini taksimde üçte birini nafaka olarak evinde bırakmalı, üçte birini hediye olarak eşe dosta vermeli ve üçte birini de fakirlere tasadduk etmelidir.
Kurban etinden hibe yoluyla gayri müslim-lere verilmesinde bir mahzur yoktur (6).
ibadetlerimizi dinî hükümlere uygun olarak yerine getirmemiz şarttır. Bu husustaki ihmâl, üzerimizden borcun kalkmamasına yol acar.
Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî'yi aşılamaktan ibarettir.
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
.