Bizler Kur’an ayetlerini anlamak için, yine Kur’an dan yardım alarak anlamaya çalışırsak, yani inancımızı Kur’an penceresinden bakarak yaşarsak, en doğru sonucu alırız. Bugünde yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim iki ayet var. Allah acaba bu ayetlerde kimlerden bahsediyor, gelin onu birlikte anlamaya çalışalım.
Nisa 137: İMAN EDİP SONRA İNKÂR EDEN, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir. (Diyanet meali)
Ali İmran 90: Şüphesiz İMAN ETTİKTEN SONRA İNKÂR EDEN, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (Diyanet meali)
Aynı ayeti başka mealden de vermek istiyorum, daha iyi anlaşılabilmesi için.
Ali İmran 90: İnandıktan sonra HAKİKATİ İNKÂRA SAPIP İNKÂRCILIKTA DAHA DA İLERİ GİDENLERİN TÖVBELERİ asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridirler. (Bayraktar bayraklı meali)
Ali İmran 90: İMANLARINDAN SONRA KÜFRE SAPMIŞ, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir. (Yaşar Nuri Öztürk meali)
Bu ayetlere baktığımızda, öyle kişilerden bahsediliyor ki, iman ettiğini söylediği halde, imancının gereklerini yerine getirmeyen yani küfre sapan, bir başka deyişle inancının tersini yaparak yaşayanlardan bahsediliyor. Burada bahsedilen, Allah a ya da elçisine, gönderdiği kitaplara tümden inanmayan, iman etmeyen kâfirlerden bahsedilmiyor. Bu zaten konumuz dışı.
Bizler iman ettik demekle, Allah ın indirdiği ve bizleri sorumlu tuttuğu Kur’an ın apaçık hükümlerini yerine getireceğimize VE ONUN SINIRLARI DIŞINA ASLA ÇIKMAYACAĞIMIZA, yalnız Kur’an ın ipine sarılarak onun hükümlerine göre yaşayacağımıza, bizleri yaratan Allah a söz vermiş oluyoruz. Bunu yerine getirmediğimiz ölçüde de, küfre sapan inkârcılardan oluyoruz. Bir başka deyişle, sözünden cayanlardan oluyoruz. Allah da bu yaptıklarında ısrar edenleri, bağışlamayacağını bildiriyor bizlere.
Dikkat ederseniz, bu ayetlerde bahsedilen, kitaba iman ettiğini söyledikleri halde, kitabın emirlerinin tam tersini hayatına geçirip, Allah ın hiç bahsetmediği konuları, bilgileri sanki Allah emretmiş gibi kabul ederek ve dinden sayarak küfre sapanlardan bahsediliyor. Bir örnek verelim.
Ali İmran 151: HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ ŞEYLERİ Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür. (Diyanet meali)
Dikkat ederseniz, Allah çok dikkat çekici bir örnek veriyor, o günkü Ehli kitabın yaptığı yanlışları kast ederek. HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ, yani gönderdiği kitapta bahsetmediği bir şeyi, hurafe ve batıl inançlarını yaşamak adına, bunlar Allah katındandır demenin, bu bilgileri Allah a nispet etmenin inkârcılık yani küfre sapma olduğunu söylüyor. Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, bir örnek daha vermek istiyorum. Allah Ehli kitabın yaptığı yanlışlara örnek vererek, bizlerin aynı yanlışı yapmamamız adına uyarıyor ve bakın ne diyor.
Maide 17: Andolsun, “ALLAH, Meryem OĞLU MESİH’TİR”, DİYENLER KESİNLİKLE KÂFİR OLDULAR. De ki: “Şayet Allah, Meryem oğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Diyanet meali)
Kur’an, Hıristiyanların yaptığı yanlışa dikkatimizi çekerek bizleri uyarıyor ve diyor ki, ben onlara gönderdiğim kitapta, böyle bir açıklama yapmadığım halde, İsa peygamberi Allah ın oğlu olarak kabul ettiniz ve ilahlaştırdınız. Böylece KÜFRE SAPARAK, KÂFİRLERİN SAFINDA YER ALDINIZ DİYOR. Dikkat ederseniz Hıristiyan toplum ne Allah ı, ne peygamberi nede gönderdiği kitabı inkâr etmiyor. Yaptıkları yanlış, Allah hüküm vermediği halde, bunlarda Allah katındandır diyerek, batıl inançlara inandıkları için, küfre saparak, kâfir oldular diyor.
Allah bizleri bu dünyaya, imtihan için gönderdiğini söyler. Onun içinde yaşadığımız, nefes aldığımız her an, bizler için bir umuttur. Yeter ki doğrunun ve gerçeklerin arayışı içinde olalım, Kur’an ın sınırlarını aşmayalım. Çünkü Rabbimiz ne diyordu? SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM.
Peygamberimiz batıla sapmış, yoldan çıkmış Ehli kitabın inançlarını kabul etmemiş, onlara tabi olmamış, ama her zaman en doğrunun arayışı içinde olmuştur. Hatırlarsanız peygamberimiz Kur’an da, ÜMMİ peygamber olarak geçer. Kur’an a göre ÜMMİ, okuma yazma bilmeyen değil, Ehli kitaba tabi olmayan anlamındadır.
Allah yoldan sapmış, Ehli kitap arasından elçi göndermek yerine, ÜMMİ ama gerçeklerin arayışında olan bir kulunu, elçilik görevine layık görmüştür. BUNDAN ALACAĞIMIZ ÇOK BÜYÜK DERSLER VARDIR. Peygamberimiz kendisine indirilen Kur’an ın dışına asla çıkmamış ve yalnız Kur’an ile ümmetine hükmetmiş ve tebliğ etmiştir. Çünkü Ehli kitabın yoldan sapmasının ve kâfirlerden olmasının en büyük nedeni, Allah ın indirdiği kitabın dışına çıkarak dinlerini yaşamalarıdır. Bunu gören ve bu konuda uyarılar alan Allah ın elçisi örnek peygamberimiz, sizce tek kelime bile Kur’an ın dışına çıkar da, bunlarda Allah katındandır der mi?
Nisa 18: Yoksa günah işleyip de KENDİSİNE ÖLÜM GELİNCE: "İŞTE BEN ŞİMDİ TEVBE ETTİM." DİYEN KİMSELERİN TEVBESİ KABUL EDİLMEZ. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır. ( Elmalı Hamdi meali)
Bu ayette de Yaradan bizleri uyarıyor ve işinizi son ana bırakırsanız, dona kalırsınız uyarısını yapıyor. Çünkü imtihan bitmiş, ama ben pişman oldum, dersimi çalışmak istiyorum, bana tekrar zaman tanıyın demek, diğer insanlara haksızlık olurdu. Maide 44. ayette Allah Yahudileri örnek verip, onlara doğru yolu göstermesi için Tevrat ı gönderdim ve elçimde topluma onunla hükmederdi diye açıklama yapıyor. Çok daha ilginç olan ı ise, aynı topluma Allah ın gönderdiği kitabı korumalarının da, istendiği bildirilmesidir. YANİ İNANCINIZI, GÖNDERDİĞİM KİTABIN SINIRLARINDA YAŞAYARAK, ONA SÖYLEMEDİĞİM SÖZLERİ İLAVE ETMEDEN, HAKKA BATIL KARIŞTIRMADAN YAŞAYIN DİYOR. Ayetin sonunda da çok dikkat çekici bir uyarı yaparak, KİM ALLAH IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR KÂFİRLERİN TA KENDİSİDİR diye de, son noktayı koyuyor.
Sizler bu satırları okuduğunuzda, neler düşündünüz? Sanırım bizlerin aynı hataları, birçok farklı şekillerde yaptığımız geldi aklınıza. Bırakın Kur’an ile hükmetmeyi, bizler Kur’an da her bilgi yoktur, özet bilgiler vardır diyerek, toplumu iman ve inanç adına, beşeri kitaplara yönlendiriyoruz ve emin olamayacağımız bilgilerle hükmediyoruz. Kur’an ın tek kelime bile bahsetmediği, hüküm vermediği öyle şeyleri Allah katındandır diyerek yaşıyoruz ki, Kur’an ın sakın yapmayın diye uyardıkları örneklerin tam tersini, bu gün bizler Allah katındandır, peygamberimizin emridir diye yaşıyoruz.
Allah bu yanlışları yapanlara, KÜFRE SAPAN VE ONDA ISRAR EDEN KÂFİRLER OLARAK NİTELİYOR HATIRLATIRIM. Son nefesimizde küfre sapanlardan ve onda ısrar edenlerden olmak istemiyorsak, GELİN YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILALIM. Son olarak sizlere, iki uyarı ayet daha hatırlatmak istiyorum. Lütfen dikkatle üzerinde düşünelim.
Tevbe 66: Boşuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, BİR KISMINI SUÇLARINDA ISRAR ETTİKLERİ İÇİN AZABIMIZA UĞRATACAĞIZ. ( Elmalı Hamdi meali)
Nahl 39: Allah ölüleri diriltecek ki, o kâfirlerin, hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıkça göstersin ve bunu inkâr edenler KENDİLERİNİN YALANCI OLDUKLARINI BİLSİNLER.( Elmalı Hamdi meali)
Dikkat ederseniz bu uyarıların tamamı, iman ettiğini söyleyenlere hitap ediyor. Yani Allah ın gönderdiği kitaba ve elçilerine inanan ama inandıklarını söyledikleri halde, Allah ın indirdiği kitabının sınırlarını tanımayarak, Yaradan ın hiç bahsetmediği batıl, hurafe inançları da dinden sayarak, bunlarda Allah katındandır deyip, inanan kişilerden bahsediliyor. RABBİMİZ DE BUNLARI YAPANLAR DİNDEN UZAKLAŞMIŞ, KÜFRE SAPMIŞ VE KÂFİR OLMUŞLARDIR DİYOR.
Allah ın gönderdiği kitaplarının dışına çıkıp, bunlarda Allah katındandır diyenlerin yalanlarını ortaya çıkarmak için, Allah mahşer günü yaptıkları yanlışları onlara gösterilecek ve kendilerinin Allah a ve elçisine nasıl iftira attıkları önlerine konacak ve YALANCI OLDUKLARI ONLARA BİLDİRİLECEKTİR DİYOR. Tabi böyle yanlışlar içinde olanların sonunu, düşünmek bile istemiyorum.
Kur’an ın hiç bahsetmediği onca hükümleri, bunlarda peygamberimizin emridir diyerek dinden sayarsak, O çetin gün tüm bu bilgilerin sorgulandığında, peygamberimizin şahit olarak çağrıldığında, bizlerin hali nice olur sizce? Karar sizlerin.
Bizler kendimize öyle bir din yaratık ki, Kur’an ne söylüyorsa, bizler tam tersini yaşıyoruz. Dilim varmıyor söylemeye ama, bizler ne yazık ki Kur’an dan uzaklaşıp, küfre saparak, ALLAH IN AFFETMEYECEĞİNİ VAAT ETTİĞİ KAFİRLERDEN OLMA YOLUNDA, HIZLA İLERLİYORUZ.
Gerçekleri görüp, batıldan uzaklaşıp, Kur’an ın asla sınırlarını aşmadan, küfürde ısrar etmeden, Allah ın önerdiği İslam ı yaşayabilene ne mutlu.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
http://hakyolkuran.com/
Nisa 137: İMAN EDİP SONRA İNKÂR EDEN, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir. (Diyanet meali)
Ali İmran 90: Şüphesiz İMAN ETTİKTEN SONRA İNKÂR EDEN, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (Diyanet meali)
Aynı ayeti başka mealden de vermek istiyorum, daha iyi anlaşılabilmesi için.
Ali İmran 90: İnandıktan sonra HAKİKATİ İNKÂRA SAPIP İNKÂRCILIKTA DAHA DA İLERİ GİDENLERİN TÖVBELERİ asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridirler. (Bayraktar bayraklı meali)
Ali İmran 90: İMANLARINDAN SONRA KÜFRE SAPMIŞ, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir. (Yaşar Nuri Öztürk meali)
Bu ayetlere baktığımızda, öyle kişilerden bahsediliyor ki, iman ettiğini söylediği halde, imancının gereklerini yerine getirmeyen yani küfre sapan, bir başka deyişle inancının tersini yaparak yaşayanlardan bahsediliyor. Burada bahsedilen, Allah a ya da elçisine, gönderdiği kitaplara tümden inanmayan, iman etmeyen kâfirlerden bahsedilmiyor. Bu zaten konumuz dışı.
Bizler iman ettik demekle, Allah ın indirdiği ve bizleri sorumlu tuttuğu Kur’an ın apaçık hükümlerini yerine getireceğimize VE ONUN SINIRLARI DIŞINA ASLA ÇIKMAYACAĞIMIZA, yalnız Kur’an ın ipine sarılarak onun hükümlerine göre yaşayacağımıza, bizleri yaratan Allah a söz vermiş oluyoruz. Bunu yerine getirmediğimiz ölçüde de, küfre sapan inkârcılardan oluyoruz. Bir başka deyişle, sözünden cayanlardan oluyoruz. Allah da bu yaptıklarında ısrar edenleri, bağışlamayacağını bildiriyor bizlere.
Dikkat ederseniz, bu ayetlerde bahsedilen, kitaba iman ettiğini söyledikleri halde, kitabın emirlerinin tam tersini hayatına geçirip, Allah ın hiç bahsetmediği konuları, bilgileri sanki Allah emretmiş gibi kabul ederek ve dinden sayarak küfre sapanlardan bahsediliyor. Bir örnek verelim.
Ali İmran 151: HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ ŞEYLERİ Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür. (Diyanet meali)
Dikkat ederseniz, Allah çok dikkat çekici bir örnek veriyor, o günkü Ehli kitabın yaptığı yanlışları kast ederek. HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ, yani gönderdiği kitapta bahsetmediği bir şeyi, hurafe ve batıl inançlarını yaşamak adına, bunlar Allah katındandır demenin, bu bilgileri Allah a nispet etmenin inkârcılık yani küfre sapma olduğunu söylüyor. Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, bir örnek daha vermek istiyorum. Allah Ehli kitabın yaptığı yanlışlara örnek vererek, bizlerin aynı yanlışı yapmamamız adına uyarıyor ve bakın ne diyor.
Maide 17: Andolsun, “ALLAH, Meryem OĞLU MESİH’TİR”, DİYENLER KESİNLİKLE KÂFİR OLDULAR. De ki: “Şayet Allah, Meryem oğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Diyanet meali)
Kur’an, Hıristiyanların yaptığı yanlışa dikkatimizi çekerek bizleri uyarıyor ve diyor ki, ben onlara gönderdiğim kitapta, böyle bir açıklama yapmadığım halde, İsa peygamberi Allah ın oğlu olarak kabul ettiniz ve ilahlaştırdınız. Böylece KÜFRE SAPARAK, KÂFİRLERİN SAFINDA YER ALDINIZ DİYOR. Dikkat ederseniz Hıristiyan toplum ne Allah ı, ne peygamberi nede gönderdiği kitabı inkâr etmiyor. Yaptıkları yanlış, Allah hüküm vermediği halde, bunlarda Allah katındandır diyerek, batıl inançlara inandıkları için, küfre saparak, kâfir oldular diyor.
Allah bizleri bu dünyaya, imtihan için gönderdiğini söyler. Onun içinde yaşadığımız, nefes aldığımız her an, bizler için bir umuttur. Yeter ki doğrunun ve gerçeklerin arayışı içinde olalım, Kur’an ın sınırlarını aşmayalım. Çünkü Rabbimiz ne diyordu? SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM.
Peygamberimiz batıla sapmış, yoldan çıkmış Ehli kitabın inançlarını kabul etmemiş, onlara tabi olmamış, ama her zaman en doğrunun arayışı içinde olmuştur. Hatırlarsanız peygamberimiz Kur’an da, ÜMMİ peygamber olarak geçer. Kur’an a göre ÜMMİ, okuma yazma bilmeyen değil, Ehli kitaba tabi olmayan anlamındadır.
Allah yoldan sapmış, Ehli kitap arasından elçi göndermek yerine, ÜMMİ ama gerçeklerin arayışında olan bir kulunu, elçilik görevine layık görmüştür. BUNDAN ALACAĞIMIZ ÇOK BÜYÜK DERSLER VARDIR. Peygamberimiz kendisine indirilen Kur’an ın dışına asla çıkmamış ve yalnız Kur’an ile ümmetine hükmetmiş ve tebliğ etmiştir. Çünkü Ehli kitabın yoldan sapmasının ve kâfirlerden olmasının en büyük nedeni, Allah ın indirdiği kitabın dışına çıkarak dinlerini yaşamalarıdır. Bunu gören ve bu konuda uyarılar alan Allah ın elçisi örnek peygamberimiz, sizce tek kelime bile Kur’an ın dışına çıkar da, bunlarda Allah katındandır der mi?
Nisa 18: Yoksa günah işleyip de KENDİSİNE ÖLÜM GELİNCE: "İŞTE BEN ŞİMDİ TEVBE ETTİM." DİYEN KİMSELERİN TEVBESİ KABUL EDİLMEZ. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır. ( Elmalı Hamdi meali)
Bu ayette de Yaradan bizleri uyarıyor ve işinizi son ana bırakırsanız, dona kalırsınız uyarısını yapıyor. Çünkü imtihan bitmiş, ama ben pişman oldum, dersimi çalışmak istiyorum, bana tekrar zaman tanıyın demek, diğer insanlara haksızlık olurdu. Maide 44. ayette Allah Yahudileri örnek verip, onlara doğru yolu göstermesi için Tevrat ı gönderdim ve elçimde topluma onunla hükmederdi diye açıklama yapıyor. Çok daha ilginç olan ı ise, aynı topluma Allah ın gönderdiği kitabı korumalarının da, istendiği bildirilmesidir. YANİ İNANCINIZI, GÖNDERDİĞİM KİTABIN SINIRLARINDA YAŞAYARAK, ONA SÖYLEMEDİĞİM SÖZLERİ İLAVE ETMEDEN, HAKKA BATIL KARIŞTIRMADAN YAŞAYIN DİYOR. Ayetin sonunda da çok dikkat çekici bir uyarı yaparak, KİM ALLAH IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR KÂFİRLERİN TA KENDİSİDİR diye de, son noktayı koyuyor.
Sizler bu satırları okuduğunuzda, neler düşündünüz? Sanırım bizlerin aynı hataları, birçok farklı şekillerde yaptığımız geldi aklınıza. Bırakın Kur’an ile hükmetmeyi, bizler Kur’an da her bilgi yoktur, özet bilgiler vardır diyerek, toplumu iman ve inanç adına, beşeri kitaplara yönlendiriyoruz ve emin olamayacağımız bilgilerle hükmediyoruz. Kur’an ın tek kelime bile bahsetmediği, hüküm vermediği öyle şeyleri Allah katındandır diyerek yaşıyoruz ki, Kur’an ın sakın yapmayın diye uyardıkları örneklerin tam tersini, bu gün bizler Allah katındandır, peygamberimizin emridir diye yaşıyoruz.
Allah bu yanlışları yapanlara, KÜFRE SAPAN VE ONDA ISRAR EDEN KÂFİRLER OLARAK NİTELİYOR HATIRLATIRIM. Son nefesimizde küfre sapanlardan ve onda ısrar edenlerden olmak istemiyorsak, GELİN YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILALIM. Son olarak sizlere, iki uyarı ayet daha hatırlatmak istiyorum. Lütfen dikkatle üzerinde düşünelim.
Tevbe 66: Boşuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, BİR KISMINI SUÇLARINDA ISRAR ETTİKLERİ İÇİN AZABIMIZA UĞRATACAĞIZ. ( Elmalı Hamdi meali)
Nahl 39: Allah ölüleri diriltecek ki, o kâfirlerin, hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıkça göstersin ve bunu inkâr edenler KENDİLERİNİN YALANCI OLDUKLARINI BİLSİNLER.( Elmalı Hamdi meali)
Dikkat ederseniz bu uyarıların tamamı, iman ettiğini söyleyenlere hitap ediyor. Yani Allah ın gönderdiği kitaba ve elçilerine inanan ama inandıklarını söyledikleri halde, Allah ın indirdiği kitabının sınırlarını tanımayarak, Yaradan ın hiç bahsetmediği batıl, hurafe inançları da dinden sayarak, bunlarda Allah katındandır deyip, inanan kişilerden bahsediliyor. RABBİMİZ DE BUNLARI YAPANLAR DİNDEN UZAKLAŞMIŞ, KÜFRE SAPMIŞ VE KÂFİR OLMUŞLARDIR DİYOR.
Allah ın gönderdiği kitaplarının dışına çıkıp, bunlarda Allah katındandır diyenlerin yalanlarını ortaya çıkarmak için, Allah mahşer günü yaptıkları yanlışları onlara gösterilecek ve kendilerinin Allah a ve elçisine nasıl iftira attıkları önlerine konacak ve YALANCI OLDUKLARI ONLARA BİLDİRİLECEKTİR DİYOR. Tabi böyle yanlışlar içinde olanların sonunu, düşünmek bile istemiyorum.
Kur’an ın hiç bahsetmediği onca hükümleri, bunlarda peygamberimizin emridir diyerek dinden sayarsak, O çetin gün tüm bu bilgilerin sorgulandığında, peygamberimizin şahit olarak çağrıldığında, bizlerin hali nice olur sizce? Karar sizlerin.
Bizler kendimize öyle bir din yaratık ki, Kur’an ne söylüyorsa, bizler tam tersini yaşıyoruz. Dilim varmıyor söylemeye ama, bizler ne yazık ki Kur’an dan uzaklaşıp, küfre saparak, ALLAH IN AFFETMEYECEĞİNİ VAAT ETTİĞİ KAFİRLERDEN OLMA YOLUNDA, HIZLA İLERLİYORUZ.
Gerçekleri görüp, batıldan uzaklaşıp, Kur’an ın asla sınırlarını aşmadan, küfürde ısrar etmeden, Allah ın önerdiği İslam ı yaşayabilene ne mutlu.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
http://hakyolkuran.com/
.