Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
" Allah Tealaya Hakkiyla İman "
Konuyu Değerlendir
  • 9 Oy - 2.78 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 4
Mesaj: 4
Cinsiyet:
Kıdem: Sep 2006

Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Salat ve selam efendimiz Muhammed aleyhisselamın üzerine olsun.
Allah'u Teala EI-Haşr Suresi 18.Ayette;

Anlamı; "İman edenler,Allah'tan hakkıyla korkun! Herkes ahireti için ne hazırladığına baksın. "Hazret-i Ali bu Ayeti şu şekilde açıklamıştır. "Bugün iş ve am el günüdür, yarın ise hesap günüdür. "
Konumuz Allah'tan korkmak ve Allah'ı sevmek.Allah'ı duygusal bir varlık olarak düşünen, Allah'ı doğru tanıyamamıştır. Korku ve sevgi kullarda kullanıldığı üzere Allah'a isnat edilemez. Allah'tan korkmayı ise insanlardan korkma ile eşanlamlı kullanamayız. Allah korkusu demek: Allah'ı hakkıyla tanımak demek. Hakkıyla tanımak ise Allah-u Teala'nın sıfatlarının manalarını ehlinden öğrenmek ile olur.Bir insan Allah'ın sıfatlarını hakkıyla bilir ise,gündelik hayatında, fiillerinde veya ibadetlerinde Allah-u Teala'ya yakışmayacak, mahlükata (yaratılmışlara) ait olan fiilleri ona yakıştırmaz (benzetmez).İşte bunu yapan insan Allah'tan hakkıyla korkmuş demektir. O insan Allah'a hakkıyla ibadet eden kul konumuna gelmiş demektir.Çünkü Allah'a ibadet etmenin birincisi onu herşeyden tenzih etmektir. Ondan sonra Onu tesbih etmektir.
Bugünkü dersimizde ise Allah'ın üzerimizdeki en büyük hakkını öğrenip yerine getireceğiz.Allah-u Tealayı sevmek işte böyle olur.Nedir Allah'ın kulları üzerindeki en büyük hakkı? "Kulların Allah'a ortak koşmamaları. Yani kulların Ona şirk koşmamalarıdır. Birşeyleri Ona benzetmemeleridir."
Kimki Allah-u Tealaya ortak koşar, benzerlik isnat eder, şirk isnat eder,Allah-u Teala'nın hakkını yerine getirmediğinden dolayı, Allah'ın, bütün Meleklerin ve bütün mü'minlerin laneti bu kişinin üzerinde olur.
Bunu Allah Kur'an da bildirmiştir. Demek ki en aşağı mahlük bunu yapan kişidir. İnsan yaratılmışların en şereflisi olduğu halde, Allah'ın en büyük hakkını yerine getirmediğinden dolayı en aşağı varlık olmuştur.
Bu kişi, bütün Peygamberler, bütün Melekler ve bütün salih kullar tarafından lanetlenmiştir. Bunun ne manaya geldiğini ancak ahiret'te hakkıyla müşahede edeceğiz. Dünyadaki ilim ehli de şirk koşanları diliyle söylemesede, kalbinde lanetliyor. Onların mevcut halini lanetliyor. Gelecek halini değiL.Burası önemli. İleride şirkli bırakıp Müslüman olursa bu lanetlik kalkar, onun dostu olunur.
Çünkü Allah tövbe edenleri sever. Allah'ın sevmesi bizimki gibi değildir.
Bizim eşimizi,dostumuzu sevmemize benzemez. Bizimki dünyevidir.Bizim sevgimizin bir hali vardır,bir infiali (meydana geliş sebebi) vardır. Allah-u Teala'nın ki buna benzemez.Şekil değildir.Bir hissiyat değildir.
Nedir Allah'ın sevgisi? Kulun onun rızasına uygun bir inanca sahip olmasıdır. (Buda Allah'ın lutfuyladır elbette.Allah ona hidayet nasip ettiği için Allahlın sevgili kulu olmuştur)
Allah’a şirk koşan bu hal üzere ölür ise, ahirette ebedi azabı hak etmiştir. İşte bütün lanetler bu insanın üzerindedir.Hatta diğer mahlukatların bile laneti onun üzerindedir. Yediği yemek bile ona lanet eder.Kendisini Müslüman zannedip Kuran okusa, Kuran ona lanet okur. Namaz kılsa, namaz ona lanet eder. Hepsi onun aleyhine şahitlik ederler. Neden? Çünkü Allah-u Teala'nın hakkını hakkıyla yerine getirmemiştir. Bu ilimden mahrum olmuştur. Allah'a olan inancı lafta kalmıştır. Kalbindeki inancı fiillerine yansıdığında, başkaları tarafından uyarıldığı halde inat etmesiyle, onu uyaran insanlarında küfrüne şahit olmasına sebep olmuştur. İnsanların kalbini sadece Allah bilir. Biz bilemeyiz. Avrupa ülkelerine hristiyan ülkesi, İsrail' e yahudi ülkesi, Çin, Japonya ve Hindistan'a putperest ülkesi diyoruz. Çünkü o ülkelerdeki insanların çoğunluğu bu inançlara sahipler. Oradaki Müslümanlar azınlıkta oldukları için bizim tarafımızdan anılmıyorlar. Kim ki oralarda Allah'ın en büyük hakkını yerine getirirse o Müslüman'dır. O bizim bu genellememizin içine girmez

Allah'ın rahmeti büyüktür. Biz küfür üzere olan insanları hakka çağırınz.
Fakat küfür üzere olduğunu bildiğimiz kimseye, Müslüman olana kadar 'Müslüman' gözüyle bakamayız. Müslüman olmaz ise ve biz onun Müslüman¬ olmadığına şahit isek veya Müslüman iken Dinden çıktığına şahit olduysak. tekrar Müslüman olduğuna da şahit olmadıysak, onun için Müslüman öldü diyemez ve cenaze namazını kılamayız.
Çünkü Müslüman olmayanın cenaze namazını kılmak haramdır.Bunu yapmak ise küfürdür. "Canım oda Allah'ın kuludur" deyip vesveselerle kendi imanınızı tehlikeye atmayın.
İnsanların vesvese yoluyla kendi imanını bozma tehlikesi vardır. Bunlan ancak ilim yoluyla çözebiliriz.
En-Nisa Suresinin 48.A.yetinde
Allah-u Teala, onun hakkını yerine getirmeyenler için açıkça şöyle bildiriyor:

Anlamı: "Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar. "
Buradaki 'bağışlamaz' kelimesi ahir et içindir.Kıyameti görmeyen kurtulduğunu sanmasın.Her insanın Kıyameti ölümüyle başlar. Müslüman olmadan öleni Allah-u Teala asla bağışlamayacak. Bu Ayet'ten şek ve şüphesi olanda Müslüman değildir. Çünkü bu Ayet muhkem (manası açık) bir Ayettir.
Taklidi İman:
Bir çocuğa imanı sorulduğunda alacağımız cevap nedir?
"Benimannem babam Müslümandır, bende Müslümanım" der. İşte bu taklidi imandır. Peki ya taklit ettiği iman batıl ise ne olacak? Anamı, babamı taklit ettim demesi onu kurtaracakmıdır? Demek ki taklidi iman caizdir fakat kalbindeki imanın hakkaniyetini öğrenmesi de Müslümanın birinci vazifesidir. Din dersinin en birincisi Allah-u Teala'yl hakkıyla tanımak ve onu herşeyden tenzih etmektir.
" .. Bunun dışındaki günahları dilediği için bağışlar"
Bu ikinci kısmıda anlamamız önemli. İlk kısımda ne demiştik? Allah'a şirk koşmak, yani Müslümanlık dışı bir hal üzere olanları bağışlamaz. Ama bunun dışında aklınıza hangi günah gelirse gelsin Allah dilerse affeder. Demek ki şirk en büyük günah.
Bir çok büyük günah var. Mesela: Namaz kılmamak, oruç tutmamak, kumar oynamak, zina etmek, haksız yere adam öldürmek. Düşününki bir kısım insan hayatı boyunca bu günahları yapıyor. Ama değiImi ki o kimseler Müslüman;işte onlardan dilediğini Allah bağışlar. Yani Allah lutfuyla, keremiyle dilerse onları affeder Cennetine nasip eder, dilersede onlara dilediği kadar azap nasip eder, Cehennemde onları bir müddet azaplandırır. Bu azap kabir azabıyla başlar. Bazı büyük günah işleyen Müslümanlar kabirde ve mahşerde azap çekerler.
Yeniden dirildikleri zaman Arş'ın gölgesinde değilde, güneşin hararetinde kalırlar. Cehennemde yanabilirler, ama sonunda mutlaka Cennete girerler.
Hrıstiyan, putperest dedik. Birde mürted var. Mürted Müslümanken Dinden çıkana denir. Oda kafir'dir. Hatta onun kafirliği hrıstiyan ve yahudi'ninkinden daha beterdir. Neden? çünkü onda Müslümanlık nimeti varken onu kendinde muhafaza etmedi, kıymetini bilmedi. Bu sebepten dolayı onun azabı daha büyüktür. (Tabi bu hal üzere ölürse. Yeniden Müslüman olmaz ise.)
Mürted olmanın sebeplerinden biride yukarda saydığımız büyük günahlardan birini helal saymaktır. Çünkü Allah'ın Kur'an'da yasakladığı bir şeyi, Peygamberin getirmiş olduğu şeriatı yalanlamış olur. Yalanladığı için de Allah'a isyan edilmiş o lur. Çünkü Din Allah'ın Dinidir.Bu Dinin kuralları vardır. Allah'ın en büyük hakkını yerine getirenler, bu kuralları uygulamakla mükelleftirIer.

Bunun için de Allah buyuruyor: "Bunun dışındaki günahları Allah dilediği kimse için bağışlar. "
Eğer burada bu Ayet olmasaydı, yani şirk dışındaki günahların hepsini Allah bağışlar olarak bilseydik, o zaman namaz kılanla kılmayanın, oruç tutanla tutmayanın, adam öldürenle öldürmeyenin hiç bir farkı kalmazdı. Hem dünyada hem ahirette.
Bu durumda Müslümanın birinci korkusu ne olmalı? Peygamber efendimiz bir Hadis-i Şerifinde mana olarak şöyle bildiriyor: "İlmi talep etmek kadın erkek her müslümanın üzerine farzdır. "
Alimler icma ile bu ilmi talep etmenin farz-ı ayn olduğunu bildirdiler. Yani "bilmiyorum" demek mazeret değildir. Bu bilgiler en önemli, ilk Din bilgilerdir farzlardır. Bu bilgiler ibadetten de önce gelir. Neden?
İmam-ı Gazali dediki: "Rabbini hakkıyla tanımayanın ibadetleri doğru değildir. "Çünkü gerçekte ibadete layık olan Allah'a değil, hayalinde, zihnin de canlandırmış olduğu bir varlığa ibadet etmiş olabilir. İbadetler nelerdir. Namaz kılmak, oruç tutmak, okul yaptırmak, hayır hasenat yapmak v.s. İşte bunların hiçbiri makbul olmaz. Çünkü o bu ibadetleri Allah için yaptığını söyleyecek fakat daha Allah'ı tanıyamamış. Madem ki bir ibadet yapıyoruz, o ibadeti yaptığımız, Allah'ı teala’yı tanımamız gerekiyor. Tanımak nedir? Onun sıfatlarının manalarını hakkıyla öğrenmek demektir. Bunları öğrenmeyen bir insanın bir ayağı çukurdadır.
Çünkü, ibadete layık olan Allah'a değil, hayalinde canlandırmış olduğu bir varlığa ibadet etmiş olma tehlikesi vardır.
Demek ki herkesin 'Allah inancı' farklı olabiliyor. Mesela, hristiyanlar kilisede, yahudiler ağlama duvarında Allah'a ibadet ettiklerini sanıyorlar. Halbuki o yaptıklarıyla Allah'a şirk koşuyorlar, çünkü Allah'ı hakkıyla tanımıyorlar. Hrıstiyan İsa aleyhisselamın Allah'ın oğlu olduğunu söylüyor. Yahudi ne diyor? Uzeyr'in Allah'ın oğlu olduğunu, Allah'ın yer yüzünü altı günde yarattığını, yedinci gün ise Arş'ın üstünde yatıp dinlendiğini söylüyor. Bunun için de cumartesiyi tatil ettiler. Tevrat denilen kitaplarda böyle yazıyor. Ne yapmış oluyor yahudi? Allah'a yorgunluk sıfatı ve mekan isnat etmiş oluyor. Yorulmak, dinlenmek, istirahat etmek ve bir mekana yerleşmek mahlük sıfatıdır.
Halbuki melekler ne yerler, ne içerler, ne de dinlenirler.Arş'ı taşıyan, doğ olaylarını harekete geçiren,bu kainatı harekete geçiren Melekler var. Öyle Melekler var ki, bir kısmı yaratılalı beri rüküda, bir kısmı secdede, bir kıs~ ayakta; bunlar yorulmadığı halde Allah'a yorgunluk isnat eden yahudiler, Allah'ı meleklerden aşağı bir varlık durumuna düşürüyorlarda farkında değiller-
Saffat Suresi'nin II.Ayetin de Allah-u Teala kafirler için şöyle buyuruyor:
Manası: "Onlara sor yaratılışca kendilerimi-daha çetindir (kuvetli), yoksa
Bizim yarattıklarımızmıı? Şüphesizki biz onları bir çamurdan yarattık. " Çamurdan yaratıldıklarını kabul ederler fakat, Saffat Suresi'nin 13.Ayetinde şöyle bildiriliyor:

Manası: "Onlara Kur/an ile öğüt verdiğin zaman ,düşünüpte öğüt kabul etmezler. "
Biz de onları (kafirleri) davet ederiz. Kabul ederlerse kendilerini kurtarırlar.
Biz de sevaba gireriz. Ama kabul etmezler ise biz günaha girmeyiz, bilakis görevimizi yerine getirmiş oluruz. Ama onlar, kabul etmedikleri gibi, kendilerine delilleri ile anlatıldığı halde, hatta mucizeleri (Ayetleri) gördükleri halde, Saffat Suresi 14.Ayet'inde bildirilen kafirler gibi Müslümanları eğlenceye alıyorlar, Müslümanlarla alay ediyorlar. Bunların canlı örneklerini televizyondaki bazı ilahiyatçı Profösörler ile papazların aralarında geçen canlı yayın tartışmalarında görüyoruz. Gayri müslimler ile konuşulduğunda onlara ancak akli deliller ile gerçekleri anlatabiliriz. "La ilahe illallah" diyen bunun akabinde onun temsilcisini de diyecektir. Kimdir bu temsilci? Peygamberdir. Kur'an indikten sonra söylenecek tek kelime"La ilahe illallah" dır.Çünkü Kur'an İsa'yı da Musa'yı da tasdik ediyor.Musa (Aleyna Ve Aleykum Selam)i da Muhammed'i (Aleyna Ve Aleykum Selam.v)i tasdik
ediyor. Akıl bunu kabul ediyor.
Herkesin Müslüman olması kolaydır. Çünkü Dinin mükellefiyetinin en birinci şartı akıllı olmaktır. Bir insanı ister Din işlerinde, ister dünya işlerinde sorumlu tutmak için ilk şart nedir? Akıllı olmasıdır. Akıllı olmayan mükellef değildir.Deliyi sorumlu tutuyormuyuz? Hayır. Akıllılardır hapishaneleri dolduranlar. Çünkü aklı var ve buna rağmen suç işledi. İslam Dininde mükellef olmanın ikinci şartı ise baliğ olmaktır. Yani o akıl on beş senelik bir ömre sahip olacak. Kanunlarda da bu yaş on sekizdir. Üçüncü şart ise 'İslam davetini duymuş olmaktır' .İslam davetini duymuş olmak,'la ilahe illallah' sözünü duymak demektir. Peki bunu Arapça, Türkçe veya herhangi bir dilde duymayan varmı?
Desin ki biri "Ben duymadım" .Ona ne deriz?"İşte şimdi duydun" deriz. Allah nasip etti.
"Ve sallallahu ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ve sellim."

KELİME-İ ŞEHADETİN MANASı
.Alemlerin Rabbi olan Allah' a hamd olsun. Salat ve selam efendimiz Muhammed aleyhisselamın üzerine olsun.
Allah'ın kulları üzerindeki hakkını yerine getirebilmek için Kelime-i Şehadet'in manasını hakkıyla öğrenmek gerekir. Bu manayı hakkıyla öğrenmeyen insan bu Kelime-i Şehadetlere zıt düşebilecek bir duruma düşebilir. “Eşheduenla ilahe illallah" kelimesinin kısaca manası: "Dilimle ikrar kalbimle tasdik ederim ki gerçek manada ibadete layık olan yalnız Allah 'tır. "
Aynı zamanda "Eşheduenla ilahe illallah" ın manası:"Ben şahadet ediyorum; Allah’tan başka hakkıyla ibadet edilecek ilah yoktur. edinilen varlıklar, ibadet edilmeye layık değildir." Hazret-i Adem aleyhisselam'dan Peygamber efendimize kadar bütün Peygamberlere evvela "La ilah e illallah" Kelime-i tevhidini bildirmiştir.
Yani Allah Adem aleyhisselamın yaratılmasından sonra onun neslinden, Allah'tan başka varlıklara ibadet edenlerin geleceğini bildiği için, Peygamberlere de ilk bu uyarıyla emretmiştir. Peygamberlerde ilk önce, Allah'tan almış oldukları bu emri insanlara öğretmişlerdir.
Bu hangi kaideyi ortaya koyar? Mahluk, yani yaratılmış oldukları halde ilah olarak kabul edilen varlıklar vardır. Fakat biz bunları reddediyoruz. İbadete layık tek ilah Allah-u Teala' dır.Tam kelime anlamı olarak ne diyoruz? "La",yani "Hayır. Bu ilahlar ilah edinmeye ve ibadete layık değiL"
Allah-u Teala' dan başka ilahların (edinilen ilahların) mevcudiyeti, Kur'an da bildirilmiştir. İbadete layık ilah ise ancak ve ancak Allah'tır.
.
Demek ki edinilen ilahlar var, ama ilah edinmeye ve ibadete layık değiL.
Türkçe de ki: "Allah 'tan başka ilah yoktur" mealine şöyle bir tevil
getirilir:.Bunlara ibadet etmekten vazgeçin, Allah-u Teala ya ibadet edin ilah olarak sadece Allah 'ı tanıyın. " Allah-u Teala böyle emrediyor.
"Eşheduenne Muhammedur RasululIah"
Buda aynı şekilde: "dilimle” itiraf ediyor ve kalbimle inanıyorum ki efendimiz aleyhisselatu vesselam, Allah-u teala tarafindan insanlara, cinlere ve bütün alemlere Peygamber olarak gönderilmiştir. " "Muhammedurresulullah" - manası:-"Muhammed Allah 'in Resuludur " Resulun görevi ise: İnsanların peşinden gitmeleri için Allah'ın onlara bildirdiklerini insanlara tebliğ etmek. Peygamberler ne getirdiyseler, ne yaptıysalar ve ne söylediyseler haktır, gerçektir, doğrudur. İşte biz Peygamberimize böyle itaat ediyoruz.
Allah-u Teala'nın da varlığını ,ibadete layık yegane varlık olarak bilmiş isek, Kelime-i ŞehadetIerin manalarını hem dilimizle söyleyerek, hem de bu inancı kalbimizde besleyerek ancak yerine getirmiş oluruz. Müslüman olmak için muhakkak Muhammed aleyhisselatu vesselama inanmak gereklidir Farz-ı ay-ndır, yani farzdır
Allah-u Teala Fetih suresinin 13.Ayetinde:

Meali: "Kim Allah 'a ve Resulun 'e iman etmez ise ,bilsin ki, biz kafirler için çılgm bir ateş hazırladık. "
Bu muhkem yani açık bir ayet. Bunun tevili yoktur.
Buradaki "hazırladık" çoğul ifadesi Allah'ın ortağı veya yardımcıları var anlamına gelmez. Yaratan Allah-u Teala'dır Elbetteki Allah-u Teala'nın yaratmış olduğu varlıklar da, mekanlar da onu emrini yerine getiren Melekler (burada azap Melekleri) vardır. İşte o azap Melekleri kafırlere azap ederler Bu manada biz kelimesi yerinde kullanılır .Ama yaratan Allah-u Teala'dır Yoksa yaratmada hazırlamada Allah-u Teala hakkında çoğul kullanılmaz.
İşte bu Ayet-i Kerime'nin birinci bölümünde Muhammed aleyhisselatu vesselamm Peygamberliğine inanmayanların kafir olduğu açıkça ifade edilmektedir Allah'a ve Resulun'e iman etmeyen insanlar için, kim olursa olsun Muhammed aleyhisselamın varlığına, Peygamber
olarak geldiğine inanmayanlar için, Allah-u Teala ne buyuruyor?
Diyor ki: "O insan kafir’dir".Sebebi Peygambere inanmamasıdır. Dernek ki Muhammed aleyhisselatu vesselamın Peygamberliğine inanmayan kafirdiL Onun sadece: "Ben Allah 'a iman ediyorum" demesi yeterli değildiL Çünkü Allah-u Teala Ayetin de:
Yani, "Allah 'a ve Resulun'e iman".
Müslümanlığın dışında herhangi bir Din'e mensup olanlar (herhangi bir Dinden kasıt inanç şekli) hepsi kafirdir Demek ki Müslümanlığın birinci şartı "La iliihe illallah Muhammedur Resulullah" Kelime-i tevhidini söyleyip ona

kalben iman etmektir. Buna kim izah ettiğimiz şekilde inanmamışsa, o Müslüman değildir. Onun hiçbir başka ameline aldanılmamalıdır.
Bazı kimseler "Biz hristiyanlara ve yahudilere kdfir diyemeyiz. Onlarda Allah 'a iman ediyorlar. Onlarda neticede bir Peygambere inanıyorlar" gibi sözlerle, sözde iyi niyetlerini ortaya koyuyorlar. Fakat bu insanlar işte bu Ayeti yalanlamış olduklarından dolayı küfre düşüyorlar. Böyle bir tartışmaya dahi girenler, bu Ayeti yalanladıklarından dolayı kafirdir. Bu Ayeti nasıl yalanlamış oluyorlar? "Onlarda Allah 'a inanıyor. Onlarda İsa ya Musa ya inanıyor" diyorlar. Fakat değil mi ki Muhammed'e inanmıyorlar. Bu onların küfre düşmeleri için yeterli sebeptir. Bunlar cahil, dinini ehlinden öğrenmemiş olan sözde Müsıümanlardır. ?
Kur'an da Allah-u Teala: "Kim Allah 'a ve Resulullah 'a iman etmezse o kdfirdir" diyor. Ona Cehennem ateşinin hazırlandığını, ebedi olarak onu orada yakacağını bildiriyor Allah. Kafir olmasının sebebini yine kendisi bildiriyor. Bu sebep ise, Resulun'e iman etmemiş olmasıdır.
Halbuki cahil olmayan bir Müslüman biliyor ki onların Allah'a iman ediyoruz demeleri, Allah'a hakkıyla iman ettiklerini göstermez. çünkü onlar Allah'a iman ediyoruz diyorlar, fakat Allah'ı ona yakışmayan sıfatlarla sıfatlandırıyorlar. Neticede Allah'a doğru iman etmiyorlar. Bu da ayrı bir ders konusu.
Bugünkü dersimizde Allah'a ve Resulun'e iman etmeyenleri anlatmaya çalışıyoruz. Yahudi ve hrıstiyan için "Onlarda Allah 'a iman ediyor. Neticede bir peygambere iman ediyor" diyenlerin (halbuki bunlar o Peygamberlere Peygamber olarak da inanmıyorlar. İlah yerine koyuyorlar bu Peygamberleri) kafir olduğuna şek ve şüphesi olanlarda kafirdir.
Televizyonda, canlı bir yayında, bir ilahiyat profesörüne sorulduğunda
ki: "Hristiyanıarın hepsi için Cehennemliktir diyebilirmiyiz?" Bayraktar Bayraklı şöyle cevap veriyor: "Hayır, diyemeyiz. Çünkü hristiyanlar farklı inançlara sahiptirler. Üç teslis (Meryem ,İsa ve kutsal ruh) inancına sahip olanlar Cehennemliktir. Onlara Cennetlik diyemeyiz. Fakat Ortodokslar için aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü onlarda tek Allah inancı vardır. Onlar Cennetlik olabilirler. "
Oysa onların tek Allah inancıda Allah'ın kutsal ruh olduğundan ibarettir. Ve "İsa 'nın şekline girdiği için İsa bizim İlahımız ve oda göklerde yaşıyor. Gelecek ve yeryüzüne tekrar adaleti getirecek" diyorlar. Bu profesör bu konuya olan bu yaklaşımıyla kafirdir. Çünkü Müslüman'ın Allah'a olan imanıyla bir Ortodoks'un imanını eşleştirmiş oluyor.
Bu Ayet bir insanın sadece Allah'a (hakkıyla bile olsa) iman etmiş olmasının yeterli olmadığını gösteriyor. Muhammed'i yalanlıyor ise ve onu aşağılamak için mesela" Akıllı bir Arap, takunyalı Bedevi, yalınayak çıplak uyarıcı" diyor
ise, oda kafirdir Aklı başında bir Müslüman Muhammed aleyhisselam için kullandığı kelimelere dikkat etmeli. Onun için aşağılayıcı ifadeler kullanması caiz değildir. Resulullah önce neyi getirdi?"La ilahe illallah Muhammedurresulullah". Kendi ismini zikrederek insanların inanmasını emretti.Peygamber efendimiz sadece "la ilahe illallah" diye insanları davet etmedi.Bunu insanlara sadece bu eksik haliyle söylemedi. "Muhammedurresulullah" ile birlikte insanları imana davet etti.Yani:" Allah 'a şirk koşmayın, Allah 'ı hiçbir şeye benzetmeyin, Allah 'ı muhtaç etmeyin" dedi. Ve arkasmdanda: "Ben Allah 'ın Resuluyum.sizin Peygamberinizim. Size neyi söylüyorsam, neyi yapıyorsam, buna hakkıyla iman edin. Doğru olarak kabul edin" diye emretti. Muhammed aleyhisselam tevazu yaparak kendisine iman edilmesinin gerekliliğini gizlemedi. Burada böyle bir tevazu olamaz. Tevazu neyle alakah olur? Ancak nafılelerle alakalı olur. İbadetlerle alakalı olur Yani insanlar yapmış oldukları ibadetlerin içerisinde, başkalarının şahit olmayacağı veya şahit olmasında kibrini, gururunu, enaniyetini kabartacak, nefsini üstün görecek şeyleri yaparsa, ancak bunların gizli yapılması veya gizlenmesi mümkündür Halbuki bu böyle bir mesele değiL.
Bu Peygambere iman ile alakalı bir meseledir Bunun gizli si olmaz.
Peygamberde bunu gizlememiştir Çünkü kendisine iman edilmesini gizlerse, Peygamberden Dini öğrenenlerde gizler ve o zamanda bu günümüze kadar ulaşmazdı. Peygamberimiz bu Ayete de zıt düşmüş olurdu. Çünkü bu Ayet Peygamberimize inmiştir Onun ise kendisine inen Ayetin bir kısmını tebliğ edip bir kısmını saklaması mümkün değildir. Zaten buda Peygamberlerin sıfatlarına ters düşer
İşte bir insan Allah'a ve Resulun'e iman etmeyenin kafir olduğuna kalben inanıp hükmetmez ise, o insan kendisi kafırdir Yani bir kimsenin Allah' ın Resulun'e inanmadığına şahit olduğu halde, ona hala Müslüman gözü ile bakıyor ise, kendiside kafırdir Çünkü iman konusundaki en önemli şeyi, hak ile batılı ayırt etmeyi yerine getirmemiştir Önce kalbinde bunun böyle olduğuna inanıp, sonrada insanları uyarmalı.
Küfre düşeni uyarma imkanı, ona doğruları, İman esaslarını anlatabilme imkanı var ise, bunları ona öğretmesi, söylemesi gerekir Böyle küfür iddialarında bulunulan ortamlarda , hakkın tarafını tutmak değil de, susmayı tercih ederse, bu insanda kafırdir Çünkü onun orada susması kalbindeki inancıyla ilgilidir. En azından kalbinde karşı tarafın küfür üzere olduğunu bilecek. Konuşma imkanı varsa hakkın tarafında yer alması gerekir Birde şu bilinmesi gerekir ki:"Eşheduenla ilahe illallah" kelimesini bir insan Arapça söyleyemiyarsa, anlamını bildiği dilde söylemesi uygundur

Türkçe'si: "Biliyorum, inanıyorum ve itiraf ediyorum ki, Allah'tan başka İbadete layık ilah yoktur ve yine biliyorum, inanıyorum ve itiraf ediyorum ki Muhammed onun kulu ve Resulüdür."
"Muhammed" kelimesinin harflerini mahreçleri ile telaffuz edemeyenin, bunun yerine " Kasım~ın babası" demesi de uygundur. Ahmed-,Mustafa veya Mahmud da diyebilir. Başka inanç sahibi olan veya mürted olan bildiği dilde bu Kelime-i Şehadet'i söyler ise Müslüman olur: Müslüman olacak birini zorlayacak veya Müslüman olmasını geciktirecek şekilde ille de Kelime-i Şehadet'i Arapça söylemeye çalışmamalı. Bu caiz değildir. Müslüman olacak kimsenin Kelime-i Şehadet'i Arapça olarak söylemeyi öğrenene kadar hayatını garantileyemeyiz. Bir an önce -Müslüman olmasını sağlamalı, sonra öğrenmesi gerekenleri öğretmeli. Şehadet'in manasını hakkıyla açıklamalı, Allah'ın sıfatlarını öğretmeli ki, bu Şehadet'ten dönmesin. Onu hemen namaz gibi ibadetlerle zorlamamalı.
Şehadet kelimesinin manaları: kabul ediyorum, şahit olurum, onaylıyorum, inanıyorum, tasdik ediyorum, itiraf ediyorum.
Müslüman olmak için bu Şehadet Kelimelerini ömürde bir kez söylemek yeterlidir. Bu kadar kolay. Bu Şehadet kelimelerine zıt bir inanca düşmeyen, Müslüman olarak ölen (Cehenneme girse bile) neticede Cennetliktir. Ne büyük bir mükafat. Allah nasip ettiyse iman etmek çok kolaydır.
Fakat Müslüman bu imanı muhafaza etmelidir. Bu imanı muhafaza edebilmenin ilk şartı, sebebi, Din ilmini öğrenmektiL Cahil kalmamalı.
Bugün Kelime-i Şehadet'i söyledik, fakat mana olarak bir eksiğimiz olmuş ise bunu da bu derste anlamış olduk.
Peygambere iman etmemenin küfur olduğuna veya Müslüman olduktan sonra Müslümanlığı kaybedenler için Allah-u Teala Ali İmran Suresinin 32.Ayetinde şöyle buyuruyor:

Meali: "Deki Allah 'a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah kafirler i sevmez."
Birinci Ayette konu iman etmekti. Bu Ayetteki 'itaat' kelimesinde ise iman ve imanın gerekleri var. Ayetin devamındaki "yüz çevirmek" sözünden anlıyoruz ki, buradaki itaat kelimesi den kasıt iman etmek. Buradaki 'itaat' kelimesinden kasıt namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi büyük günahlar olsaydı, ardından, "Allah kafırleri sevmez" ayeti gelmezdi. Bu büyük günahları işleyene kafir denmez.
Fakat amel konusundaki "yüz çevirmek" nedir? Allah'ın emri olduğu halde, o emre itaat etmemektir Yani haram işlese de işlemese de o haram fiilin işlenmesinde bir sakınca görmemektir.

Mesela: "Namaz kılmasa bir şey olmaz, bu zamanda faiz yemekten bir şey olmaz, bu zamanda başı açık olmanın ne önemi var, tartışacak başka konumu yok" gibi sözler. İşte bunlar Allah'a itaat de yüz çevirmenin örnekleridir. Ve bunlara da Allah kafir diyor.Bak yapmaması değiL.
Bir Müslüman önemli farzları yerine getirmeyebilir, büyük veya küçük günah işleyebilir. Ama değil mi ki bunlara yüz çevirmiyor, reddetmiyor; Allah onlara kafir olarak hükmetmiyor. İşte kafir olanları da Allah sevmez diyor, Allah Kur'-an da:

Kafirleri kim yarattı? Allah yarattı. Bunda şek ve şüphe yok. Demek ki Allah' ın yarattığı varlıklar içerisinde sevmediği varlıklar da var.
o zaman bir yanlışı daha düzeltelim. Bir söz var, söyleyeni de kurtarması zor, onu anlamadan tekrarlayanı da kurtarması zor.
Nedir bu söz? Diyorlar ki: "Yaradılanı sev, Yaradan 'dan ötürü ",Yani Allah yarattı diye bütün yaratıkları seveceksin.(bkz. S.18)
Yaratık ne demek? Her şey. Bunun içinde ne var? Kafirler var, domuz var. Allah'ın sevmediği şeylerde var. Halbuki bunları da Allah yarattı. Yani Allah yarattığı için bunları da seveceksin deniliyor. Fakat bu az önce bahsettiğimiz Ayete zıt düşüyor. "Allah kafırleri sevmez" buyuruluyor. Demek ki bu söz de kürurdür.
Fakat bunu söyleyen adam bunu ne niyetle söylemiş olabilir? Bu bir Alim değil, bir müctehid değil. Bu derviş bir insan ki, onun bu sözü söyleyip söylemediğini de bilmiyoruz. Halkın dilinde böyle gelmiş. Yunus Emre'ye mal ediliyor. Alim diye bildiğimiz bir kimse değiL. Derviş diye halk arasında gezen birisi.
Böyle bir sözü söyleyen ancak şu niyetle söylemiş olabilir: Bir gayri müslim ne zaman ki küfur halinden kurtulur, Müslüman olur, o zaman onun küfür hali Müslümanlar tarafından unutulur. Yani o hatası onun yüzüne vurulmaz.o andan itibaren o insana sevgi başlar.Bu sözün manası budur. Eğer söylenecekse bu niyetle söylene bilir.Yunus Emre'yi ben severim ama bu niyetle.Yani bir kafir küfründen dönerse ben onun o küfur halini unuturum, bu Müslüman'ı severim.
Şimdiye kadar bu sözü kim tevil etti bu şekilde? Üzerinde durulması gereken bir söz. Durulmadığında nelere malolduğunu gördük. Küfre giden, Ayete ters düşen boyutu var. Bunu böyle söyleyenler nereye saklayacaklar bu Ayeti Ama saklıyorlar maalesef. Kur'an dan bazı Ayetleri saklayan münafıklar çok .Maalesef müslümamlara bile hutbelerde aynen böyle söyletiyorlar. Hoşgörü adına söyıüyorlar. Bunların hepsi küfürdür.
"Yaradılanı seveceksin Yaradan' dan ötürü".Kaç kişiye böyle açıkladınız küfre düşürmeyecek manada? Halbuki kafir hiç sevilmez
" LA İLAHE İLLALLAH " ALLAH'TAN BAŞKA HAKKIYLA İBADET EDİLECEK İLAH YOKTUR.

Alıntı
.
Konu: 313
Mesaj: 2,586
Cinsiyet:
Kıdem: May 2006

teşekkürler çok uzun yazı ama yarısına kadar okudum devam edecegım okumaya

Alıntı
.


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  İman bayramdır inkar hicran iremm 0 846 20-12-2007, 11:28
Son Mesaj: iremm

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2024 MyBB Group.