HER VARLIK ALLAH’I ZİKREDİYOR, YA İNSAN ?
Kainatın sahibi ve maliki olan Yüce Rabbimiz, biz insanları hiç şüphesiz kendisini tanıyıp ibadet etmemiz için yaratmış ve bu gerçeği ezeli ve hikmetli kitabında açıkça beyan etmiştir.
Ayet Meali: “Ben insanları ve cinleri (başka bir gaye için değil) ancak (beni tanısınlar ve) bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Hadis-i Kudsi Meali: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi murat ettim, mahlukatı yarattım.”
Evet, şu koca kainatı hiç yok iken yoktan var eden, yaratan, onu insan için bir saray gibi donatan Yüce Rabbimiz güneşi, ayı ve bütün varlıkları insana hizmetkar kılmış, insanoğlunu da imtihana tabi tutmuştur. Bu gerçeği ifade eden birkaç Ayet-i Kerime Mealini arz etmek istiyorum.
Ayet Meali: “Allah, ovarlıktır ki, gökleri ve yeri yaratıp gökten yağmur indirdi de onunla size rızk olarak çeşitli meyveler çıkardı.bir de emri ile denizde yürümek için gemileri size (menfaatinize) bağlı kıldı. Nehirleri de size müsahhar kıldı. Güneşi ve ayı , adet ve görevlerinde devamlı olarak size O müsahhar kıldı, yine gece ve gündüzü sizin faydanıza O bağladı. Hem Allah istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın bunca nimetini teker teker saymağa kalkışsanız, onu kısım kısım bile sayamazsınız. Gerçekten insan çok zalimdir, çok nankördür.”
Ayet Meali: “Görmedin mi ki, Allah, bütün yerdekileri ve emri ile denizde akıp giden gemileri hep sizin hizmetinize bağlı kıldı. Semayı, yeryüzüne düşmekten koruyan O’dur. Ancak kıyamette O’nun izni ile düşecektir. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. Önce sizi dirilten, sonra öldürevek olan, sonra da diriltecek olan yine O’dur. Doğrusu insan (Allah’ın sayısız nimetlerine karşı) çok nankördür.”
Ayet Meali: “Muhakkak ki Mekke kafirlerine;-“Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim zelil (emre bağlı) kıldı?” diye sorarsan, elbette “ Allah” derler. (Allah’ın birliğini ikrar ettikten sonra) nasıl (tevhitten) çevriliyorlar?”
Tüm bu Ayet-i Kerimelerde Hz. Allah bütün mahlukatı insanın emrine verdiğini ifade etmektedir. Durum böyle olunca insanın da gayesiz olduğunu düşünmek mümkün müdür? Elbette hayır. Bırakın insanoğlunu, Cenab-ı Hak insanın emrine verdiği bütün mahlukatına lafza-i celalini vird etmiştir. Her şey Allah’ı zikreder. Delil mi istiyorsunuz? İşte delili:
Ayet Meali: “Yedi kat gök ve yer, bir de bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler. Hiçbir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O gerçekten halimdir, ğafurdur.”
Bu mevzuda çok değil, iki misal vermek istiyorum:
1-Salihlerden biri anlatıyor: Hindistan’da bir balıkçıyı balık tutarken seyrettim. Tuttuğu her balığı kızına veriyor, kızı da balıkları –babasının haberi olmadan- denize salıveriyordu. Nihayet balı tutma işi sona erince balıkçı kızına doğru bakındı. Ortada balık namına hiçbir şey göremeyince;
-Yavrum, balıkları ne yaptın? Diye sordu. Kız şu karşılığı verdi: -Babacığım! Siz Peygamber s.a.v.den şöyle bir hadis naklettiniz.”Balık Allah’ın zikrinden gafil olmadıkça asla oltaya ve kasnağa düşüp yakalanmaz.” Demek ki yakaladığınız balıklar Allah’ı zikirden gaflet etmişlerdir. Bu sebeple bana verdiğin balıkların hepsini denize bıraktım. Zira Allah’ı zikirden gafil olan balıkları yiyemezdim.” Bazılarına göre kıza verilen herbalık kızın elinde “Sübhanallah” demiştir ve kız bu sebeple balıkları salmıştır.
Balıkçı kızından bu ibretamiz cevabı alınca ağını parçaladı ve o günden sonra bir daha balık avına çıkmadı.
2- Ehlullah’tan Cüneyd el Bağdadi’ye bir kuş hediye ettiler. O da bir müddet sonra salıverdi. Sebebini soranlara şu cevabı verdi: “-Kuş bana dedi ki:-Ey Cüneyd! Sen sevgililerle konuşmaktan zevk alıyorsun, bana sıra gelince kapıyı yüzüme kapatıyorsun. Olur mu böyle şey?” Ben de salıverdim. Salıverdikten sonra kuş yine dedi ki: “-Kuşlar Allah’ı zikrettikleri müddetçe kapana düşmez, yakalanmazlar. Ben hayatımda bir kerecik Allah’ı zikirden gaflet ettim, hemen yakalandım.”
Evet değerli arkadaşlarım. Diyarbakır karpuzunun çekirdeğinde, Balıkesir’de manda yavrusunun yüreğinde, Ankara’da mobilyacıların kerestesinde, Bilecik’te tavuk yumurtasının kabuğunda, kuzunun sırtında, bal peteğinde “Allah” yazısını seyreden insanoğlunun Allah’ı zikirden gafil olması kadar acı ne olabilir?
Kainatın sahibi ve maliki olan Yüce Rabbimiz, biz insanları hiç şüphesiz kendisini tanıyıp ibadet etmemiz için yaratmış ve bu gerçeği ezeli ve hikmetli kitabında açıkça beyan etmiştir.
Ayet Meali: “Ben insanları ve cinleri (başka bir gaye için değil) ancak (beni tanısınlar ve) bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Hadis-i Kudsi Meali: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi murat ettim, mahlukatı yarattım.”
Evet, şu koca kainatı hiç yok iken yoktan var eden, yaratan, onu insan için bir saray gibi donatan Yüce Rabbimiz güneşi, ayı ve bütün varlıkları insana hizmetkar kılmış, insanoğlunu da imtihana tabi tutmuştur. Bu gerçeği ifade eden birkaç Ayet-i Kerime Mealini arz etmek istiyorum.
Ayet Meali: “Allah, ovarlıktır ki, gökleri ve yeri yaratıp gökten yağmur indirdi de onunla size rızk olarak çeşitli meyveler çıkardı.bir de emri ile denizde yürümek için gemileri size (menfaatinize) bağlı kıldı. Nehirleri de size müsahhar kıldı. Güneşi ve ayı , adet ve görevlerinde devamlı olarak size O müsahhar kıldı, yine gece ve gündüzü sizin faydanıza O bağladı. Hem Allah istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın bunca nimetini teker teker saymağa kalkışsanız, onu kısım kısım bile sayamazsınız. Gerçekten insan çok zalimdir, çok nankördür.”
Ayet Meali: “Görmedin mi ki, Allah, bütün yerdekileri ve emri ile denizde akıp giden gemileri hep sizin hizmetinize bağlı kıldı. Semayı, yeryüzüne düşmekten koruyan O’dur. Ancak kıyamette O’nun izni ile düşecektir. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. Önce sizi dirilten, sonra öldürevek olan, sonra da diriltecek olan yine O’dur. Doğrusu insan (Allah’ın sayısız nimetlerine karşı) çok nankördür.”
Ayet Meali: “Muhakkak ki Mekke kafirlerine;-“Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim zelil (emre bağlı) kıldı?” diye sorarsan, elbette “ Allah” derler. (Allah’ın birliğini ikrar ettikten sonra) nasıl (tevhitten) çevriliyorlar?”
Tüm bu Ayet-i Kerimelerde Hz. Allah bütün mahlukatı insanın emrine verdiğini ifade etmektedir. Durum böyle olunca insanın da gayesiz olduğunu düşünmek mümkün müdür? Elbette hayır. Bırakın insanoğlunu, Cenab-ı Hak insanın emrine verdiği bütün mahlukatına lafza-i celalini vird etmiştir. Her şey Allah’ı zikreder. Delil mi istiyorsunuz? İşte delili:
Ayet Meali: “Yedi kat gök ve yer, bir de bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler. Hiçbir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O gerçekten halimdir, ğafurdur.”
Bu mevzuda çok değil, iki misal vermek istiyorum:
1-Salihlerden biri anlatıyor: Hindistan’da bir balıkçıyı balık tutarken seyrettim. Tuttuğu her balığı kızına veriyor, kızı da balıkları –babasının haberi olmadan- denize salıveriyordu. Nihayet balı tutma işi sona erince balıkçı kızına doğru bakındı. Ortada balık namına hiçbir şey göremeyince;
-Yavrum, balıkları ne yaptın? Diye sordu. Kız şu karşılığı verdi: -Babacığım! Siz Peygamber s.a.v.den şöyle bir hadis naklettiniz.”Balık Allah’ın zikrinden gafil olmadıkça asla oltaya ve kasnağa düşüp yakalanmaz.” Demek ki yakaladığınız balıklar Allah’ı zikirden gaflet etmişlerdir. Bu sebeple bana verdiğin balıkların hepsini denize bıraktım. Zira Allah’ı zikirden gafil olan balıkları yiyemezdim.” Bazılarına göre kıza verilen herbalık kızın elinde “Sübhanallah” demiştir ve kız bu sebeple balıkları salmıştır.
Balıkçı kızından bu ibretamiz cevabı alınca ağını parçaladı ve o günden sonra bir daha balık avına çıkmadı.
2- Ehlullah’tan Cüneyd el Bağdadi’ye bir kuş hediye ettiler. O da bir müddet sonra salıverdi. Sebebini soranlara şu cevabı verdi: “-Kuş bana dedi ki:-Ey Cüneyd! Sen sevgililerle konuşmaktan zevk alıyorsun, bana sıra gelince kapıyı yüzüme kapatıyorsun. Olur mu böyle şey?” Ben de salıverdim. Salıverdikten sonra kuş yine dedi ki: “-Kuşlar Allah’ı zikrettikleri müddetçe kapana düşmez, yakalanmazlar. Ben hayatımda bir kerecik Allah’ı zikirden gaflet ettim, hemen yakalandım.”
Evet değerli arkadaşlarım. Diyarbakır karpuzunun çekirdeğinde, Balıkesir’de manda yavrusunun yüreğinde, Ankara’da mobilyacıların kerestesinde, Bilecik’te tavuk yumurtasının kabuğunda, kuzunun sırtında, bal peteğinde “Allah” yazısını seyreden insanoğlunun Allah’ı zikirden gafil olması kadar acı ne olabilir?
Bizim yolumuz İman, İslâm ve Ahlâk-ı Muhammedî'yi aşılamaktan ibarettir.
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
Gâye: Rıza-î İlahîdir.
Vasiyetim olsun; tefrikaya düşmeyiniz. Kavmiyet gütmeyiniz. Ehli Sünnetin gayri olan yanlış yollara sapmayınız.
Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (K.S.)
Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan. Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
.