{EDITOR=<DIV>Âdem oğlu aç gözünü <br>Âdem oğlu aç gözünü<br>yeryüzüne kıl, bir nazar<br>gör bu latif çiçekleri<br>hangi kuvvet yapar, bozar.</DIV><DIV>Her bir çiçek bir nâz ile<br>över Hakkı, niyaz ile<br>kurtlar, kuşlar, durmaz söyler<br>ol Hâlıka âvâz ile.</DIV><DIV>Eğer Onun kadirliğin<br>Her bir işe hazırlığın<br>illâ Onun kahirliğin<br>anlayınca, rengi döner.</DIV><DIV>Rengi döner günden güne<br>toprağa dökülür yine<br>bu ibrettir anlayana<br>hakikati, ârif sezer.</DIV><DIV>Ger bu sırrı duya idin<br>yâ bu gammı yiye idin<br>yerinde eriye idin<br>insan değil misin, meğer.</DIV><DIV>Bilir, gelen gider imiş<br>konan geri göçer imiş<br>mevt şerbetin içer imiş<br>her kim, bu manadan geçer.<br> <br>Ağla gözüm bundan sonra <br>Ağlamaktır benim işim,<br>Ağla gözüm bundan sonra.<br>Irmak ola kanlı yaşın,<br>çağla gözüm bundan sonra.</DIV><DIV>Hudâ bize verdi sevda,<br>sevmek oldu, artık gıda.<br>Ele geçmez bu dünyada,<br>gülme gözüm bundan sonra.</DIV><DIV>Düşün hâlin n’olduğunu,<br>ömür gülü solduğunu.<br>Gece gündüz olduğunu,<br>bilme gözüm bundan sonra.</DIV><DIV>Aldanma nefsin tadına,<br>Zehirdir sunma balına.<br>Düşüp onun hayaline,<br>dalma gözüm bundan sonra.</DIV><DIV>Sözün olsun, öze uygun,<br>her ne dersen, Ona malum.<br>Bu meydana düştü yolun,<br>dönme gözüm bundan sonra.<br> <br> <br>Ah yazık! <br>Ömrüm boş şeylerle geçti, ah yazık!<br>Yarını hiç düşünmedim, ah yazık!<br>Hep havaya bina kurdum, şaşkınca,<br>din temeli çürük oldu, ah yazık!</DIV><DIV>Affı sonsuzdur diyerek, pek azdım,<br>Kahhar ismini unuttum, ah yazık!<br>Daldım günaha, yapmadım hiç hayır<br>niçin doğru yoldan saptım? Ah yazık!</DIV><DIV>Mal için, makam için hep uğraştım,<br>sonsuz nimetlerden oldum, ah yazık!<br>Yol bozuk ve karanlık, önde şeytan,<br>günah ağır, ağlarım hep, ah yazık!</DIV><DIV>Hesap defterimde yok bir iyilik,<br>nasıl kurtulur bu Halid? Ah yazık! </DIV><DIV><br>Aklını başına topla <br>Gel ey gurbet diyârında<br>esir olup kalan insan<br>gel ey dünya harâbında<br>yatıp gâfil olan insan!</DIV><DIV>Gözün aç, bir bak etrâfa <br>gelip geçti nice paşa<br>ne delidir bu dünyaya<br>gönül verip duran insan!</DIV><DIV>Bülbüle verilse şeker <br>Kafeste durmaz gider<br>acep niçin karar eder<br>bu zindana giren insan!</DIV><DIV>Biraz daha eyle gayret<br>elinde var iken fırsat<br>sonsuz azap çeker elbet<br>Adam sen de diyen insan.<br> <br> <br>Azrail başına geldiği zaman <br>Azrail, başına geldiği zaman<br>kırılır ayakla kol, yavaş yavaş.<br>Mevlam nasip etsin din ile iman<br>akar gözlerinden sel, yavaş yavaş.</DIV><DIV>Yüksek uçan gönül, yorulur bir gün<br>ölçü terazisi, kurulur bir gün.<br>Herkesin yaptığı, sorulur bir gün,<br>döner mi, yâ Rabbi, dil yavaş yavaş.</DIV><DIV>Hep nefsine uydun, tevbe etmedin<br>her bulduğun yedin, şükür etmedin.<br>Nihayet, bu kara toprağa geldin<br>çekilir dünyadan el, yavaş yavaş.</DIV><DIV>Kabrin üzerine dikerler taşı<br>bir avuç toprağa koyarsın başı.<br>Baba, oğlun görmez, kardaş kardaşı<br>gider, geri dönmez yol, yavaş yavaş.</DIV><DIV>Kâfurlu, ılık suyu koyarlar<br>o nazlı bedeni, tekmil soyarlar.<br>Öldüğünü konu komşu duyarlar<br>gelir geri ahbaplar, yavaş yavaş. </DIV><DIV>Bak da ibret al <br>Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da, ibret al!<br>Şu direksiz kubbe-i semâya bak da, ibret al!</DIV><DIV>Görmek istersen, Cenâb-ı kibriyanın kudretin,<br>her sabah, seher vakti, dünyaya bak da ibret al!</DIV><DIV>Padişah olsan da, derler “Er kişi niyetine”,<br>var, musallada yatan mevtâya bak da, ibret al!</DIV><DIV>Bir kefendir âkıbet, sermâye-i beğ ve fakir,<br>varlığa mağrur olan, mecnun değil de, yâ nedir?<br> <br>Bu âdem dedikleri <br>Bu âdem dedikleri, el ayakla, baş değil<br>âdem ruha denilir, surat ile kaş değil.<br>Beden et ve deridir, ruh bunun serveridir<br>Hakkın kudret sırrıdır, ruhsuz kalıp hoş değil.</DIV><DIV>Âdem gerek, su gibi, temizlenip arına<br>haramlardan kaçınır, nefsi de serkeş değil.<br>Âdemdedir emanet, ondadır ilmü hikmet<br>Hakkın katında âdem, daneyi haşhaş değil.</DIV><DIV>Âdem olan iyi bil, çalışır hep ay ve yıl<br>ruh gıdası ilimdir, ekmek ve kumaş değil.<br>Kendi özün anlayan, ruh gözün aydınlayan<br>Hak sözün pek kavrayan, er olur, ayyaş değil.</DIV><DIV>Beden hayvanda da var, hissi, onda pek artar,<br>Kurt gözü, keskinse de, nakş görür, nakkaş değil.<br> </DIV><DIV>Bu yaşa eriştin ne amel kıldın <br>Bu yaşa eriştin ne amel kıldın?<br>Ömrün gelip geçti, pişman mı oldun?<br>Şimdi huzuruma ne yüzle geldin,<br>derse Allah, sen ne cevap verirsin?</DIV><DIV>İki yol gösterdim, hem akıl verdim,<br>bir yolu seçmekte, serbest bıraktım.<br>Dinin emirlerini terk edip, nefsine uydun,<br>derse Allah, sen ne cevap verirsin?</DIV><DIV>Soğuk, sıcak dedin, abdest almadın,<br>dünyaya daldın, namaz kılmadın.<br>Cenâbet gezip, gusül etmedin,<br>derse Allah, sen ne cevap verirsin?</DIV><DIV>Niçin, abdest alıp, kılmadın namaz,<br>yalvarıp Hâlıka, etmedin niyaz?<br>Gusül abdesti almak lazım kış ve yaz,<br>derse Allah, sen ne cevap verirsin? </DIV><DIV>Çok azap var Cehennemde <br>Ramazan geldi dayandı,<br>camiler nura boyandı.<br>Top atıldı, kandil yandı,<br>cümlemiz buna inandı.</DIV><DIV>İlk on günü, rahmet boldur,<br>sonra günahlar afv olur.<br>Bayram gecesi, müminler,<br>Cehennemden azat olur.</DIV><DIV>Kardeşim, oruç tut sen de,<br>namazlarını kıl, hem de!<br>günahtan sakın her demde,<br>Çok azap var Cehennemde!</DIV><DIV>Düşman sana saldırıyor,<br>oruç zayıflatır diyor.<br>İlmi fenni, o çiğniyor,<br>hain, hep yalan söylüyor!</DIV><DIV>Uyan! Gitti ömrün çoku,<br>oruç tut, anla aç toku!<br>İslam kitaplarını oku,<br>insanlıktan al bir koku! </DIV><DIV>Dedikleri gerçek imiş <br>Âlemde doğru dost yoktur,<br>dedikleri gerçek imiş.<br>Kulunu saklayan Haktır,<br>dedikleri gerçek imiş.</DIV><DIV>Bulut âsumana çıkar,<br>toprağa rahmetler yağar,<br>gün doğmadan neler doğar,<br>dedikleri gerçek imiş.</DIV><DIV>Eğer insan, eğer melek,<br>yalvarırım, geçer dilek.<br>Vefâsızdır çark-ı felek,<br>dedikleri gerçek imiş.</DIV><DIV>Bu dünyaya gelen geçer,<br>herkes kabre girer nâ-çar.<br>İnsan, bir gün olur, göçer,<br>dedikleri, gerçek imiş.<br> <br> <br>Divane nefsim <br>Hevâ ve hevesten kaçmak isterim<br>Şu fani dünyadan geçmek isterim<br>İyiyi kötüden seçmek isterim<br>Beni bana koymaz, divane nefsim.</DIV><DIV>Özümü düzene koysam diyorum<br>Hayrımı, şerrimi, bilsem diyorum<br>Aklımı başıma alsam diyorum<br>Beni bana koymaz, divane nefsim.</DIV><DIV>Doğup ölenlere şöyle bakayım<br>Gelenden, gidenden ibret alayım<br>Yolcuya düşeni, derim yapayım<br>Beni bana koymaz, divane nefsim. </DIV><DIV>Ehl-i Sünnet Kasidesi <br>Ehl-i sünnet itikadı, sana önce, lazım olan,<br>Yetmişüç fırka var, amma, Cehennemlik geri kalan,<br>Müslümanlar, hep sünnidir; cümlenin reisi Numan.<br>Cennet ile müjdelendi; imanda bunlara uyan.</DIV><DIV>İtikadı sağlam edip; sonra İslamiyet'e bağlan!<br>İslamın beş şartını yap; haramlardan sakın heman!<br>Bir günahı işler isen, tevbe et, kaçırma zaman!<br>Kim ki uymaz İslam'a, bir gün olur, elbet pişman.</DIV><DIV>Dinsize sakın aldanma, mahv olursun sen de, aman!<br>Tatlı söze inanırsan; olur sonra, halin yaman!<br>İki yüzlüler çoğaldı: dışı melek, içi yılan,<br>Tuzağa düşürmek için; dost görünür, hem de candan.</DIV><DIV>Herkes kendin haklı sanır: Kötü der, bana uymayan.<br>İslamiyet terazidir, odur haklıyı ayıran!<br>İslam'a uymayan bil ki; doğru yoldan sapık insan.<br>Bu söze inanır elbet: Tarihi iyi anlayan.</DIV><DIV>Neden doktora koşuyor; herhangi bir yeri ağran?<br>Çünkü, ölmek sevmez kimse; her şeyden daha tatlı, can.<br>Sonsuz yaşamak arzusu; bende yoktur, var mı diyen?<br>Ölmek, yok olmak değildir; kabir hayatına inan!</DIV><DIV>Cennet sonsuz, Cehennem de; haber verdi, bunu Kur’an,<br>Sonsuz dertten sakınmalı; hatta, olsa da, bi güman,<br>Buna inanmayan da var; yarasa kaçar ziyadan.<br>Karga çöplükten tad alır; bülbüldür, gülü arayan.</DIV><DIV>İslamı elbet sevemez, nefse, keyfe düşkün olan.<br>Bu ikisi, bir olur mu? Ayrıdır iyi, fenadan!<br>Müslümanlar, hakkı tanır, her mahluka eyler ihsan,<br>İmansızlar, yılan gibi; lezzet alır can yakmaktan.</DIV><DIV>Aman ya Rabbi elaman; ne müşkilmiş ahir zaman,<br>Din bilgisi unutuldu; pek azaldı namaz kılan,<br>Mason olanlar, sinsice; dini yıkmakta her yandan,<br>Komünistlerde işkence; Müslümana ölüm, zından.</DIV><DIV>Bugünkü şaşkın halleri, eylemişti, Resul beyan.<br>Demişti: (Bir gün gelecek; garib olur, bana uyan.<br>Her evde, çalgı çalınır; işitilmez olur ezan,<br>Âlim bulunmaz bir yerde, cahillere kalır meydan!</DIV><DIV>Müminler, olur zavallı; kafirler, sanki Süleyman,<br>Kadına uyar her erkek; olur evde hakim, zenan,<br>Yüksek binalar yapılır; kelb dişi gibi apartman.<br>Yolculuk süratli olur; uzaklık kalkar aradan.</DIV><DIV>Zeka, çok şey bulursa da; gaflet, gitmez insanlardan.)<br>Birgivi kitapta yazdı, eyledi çok hadis beyan:<br>Kıyamet alametleri, çıkar, birbiri ardından,<br>Alametlerin meşhuru, sarhoş olur; pek çok kesan.</DIV><DIV>Âlim diye tanıtılır, dinden haberi olmayan.<br>Zâlime ikram olunur, kurtulmak için beladan.<br>Hayasızlık pek çoğalır, deyyuslara kalır meydan,<br>İnsanların en alçağı, Moskova’da okur ferman.</DIV><DIV>Herkes kendin âlim sanır, Müslümana denir nadan.<br>Doğru konuşan azalır, yalancı söyler durmadan.<br>Çok medh edilen kimsede, bir zerre bulunmaz iman,<br>Erkekler de kadın gibi, ipek giyer, sıkılmadan.</DIV><DIV>Gına, zina sanat olup, kız yerine geçer oğlan.<br>Kadınlar dar libas giyer, hep açılır baldır, gerdan.<br>Fitne kaplar her tarafı, adam öldürülür yoktan.<br>Bidat yayılır her yere, kalmaz sünnetlere uyan.</DIV><DIV>Deccal gibi vicdansızlar, uydururlar binbir yalan,<br>Bir kimse doğru söylerse, saldırırlar her taraftan.<br>Erkekler dinini bilmez, taşkınlık eder çok nisvan,<br>Emir-i maruf unutulur, fısk emir eder şaklaban.</DIV><DIV>İslamiyet kötülenir, haram işlenir her yandan.<br>Müslümanlık lafda kalır, ses için dinlenir Kur’an.<br>Mümine gerici denir, kayrılır mürtet olan.<br>Bunların hepsi muhakkak, olur kıyamet kopmadan.</DIV><DIV>Büyük alamet Deccaldir, çıkacağı yer, Horasan.<br>Sonra, Şam’daki Camie İsa inecek semadan.<br>Bir hadisde buyuruldu, (Kızım Fatıma evladından,<br>Babası Abdüllah olan, Mehdi adında bir civan.</DIV><DIV>Çıkıp dine kuvvet verir, cihana yayılır iman,<br>İsa aleyhisselamla, birleşerek ol pehlivan.<br>Deccalı da öldürürler, dünya dolar adl-ü eman.<br>Yecüc Mecüc adındaki, kavim çıkar sed ardından.</DIV><DIV>Sayısı milyonlarcadır, her tarafda dökerler kan.<br>Dabbet-ül-erd çıkar sonra, Mekke’de Safa altından.<br>Dağ kadar bir hayvandır, ayırır iyiyi fenadan.<br>Daha sonraki alamet, güneş, doğacaktır garbdan.</DIV><DIV>Kafirler bunu görünce, imana gelecek ceman,<br>Fakat, kabul olmaz artık, doğru yola gelen mihman.<br>Alametlerin biri de, Aden’den çıkan bir duhan.<br>Kâ’beyi yıkacak hem de habeş renkli birkaç yaban,</DIV><DIV>Yer yüzünde kalmayacak, büyük nimet olan Kur’an.<br>Müslümanlar hep ölecek, yaşayacak Ehli tuğyan.<br>Her kötülüğü yapacak, insan adlı canaveran,<br>Lakin Hicazdan bir ateş, verip herkese heyecan.</DIV><DIV>Şaşkın, azgın dolaşırken, kıyamet kopar na-gehan.<br>Daha neler olur, amma söyleyemez onu, lisan.)<br>Ne hazindir, ne yazıktır; Mabud oldu, falan filan,<br>İlahi, sen korumazsan, olur hep sonumuz giryan.</DIV><DIV>Bu irtidad modasında; işimiz suç, günah, isyan.<br>İnsanlar, yolu şaşırdı; gemisin kurtaran kaptan!<br>Etrafımın zulmetinden, beni de kapladı nisyan.<br>Ömür geçti, pek süratle, uyan gönül, artık uyan!</DIV><DIV>Hep, bu dünyaya çalıştın; ahiretin oldu ziyan.<br>Düştün bedenin peşine, kalbini eyledin viran.<br>Akla, ilme hiç uymadın; nefis oldu, sana kumandan,<br>Geçti gençlik, hep gafletle; dünya hırsındasın elan.</DIV><DIV>Nasihat hiç dinlemedin; yoldan çıktın, sanki sekran.<br>Dünya zevklerine daldın; şimdi halin ah-ü figan.<br>Hainler aldattı seni; sandın sonsuz bu deveran.<br>Didinmeler, boşa gitti; yar olmadı, servet saman!</DIV><DIV>İslam'a uyan kimse, anladım olur şadüman,<br>Ne yazık, ömrü uçurdum, yeis çöktü, her taraftan,<br>Keşke, Kur’ana uysaydım; olurdum, ebedi sultan,<br>Dünyaya malik olsa da; kalmıyor insan bi payan!</DIV><DIV>Hani Dara ve İskender; hani Roma, hani Yunan?<br>Hani Nemrud, hani Firavn; hani Karun, hani Haman?<br>Hani Cengiz, hani Hitler! nesi kaldı, zikre şayan?<br>Edison, Markoni, Pastör, ahirette bulmaz ihsan!</DIV><DIV>Dünyaya fayda verenler; sanma olur, kamil insan!<br>Yılandan tiryak yapılır; zehir olur bazen derman!<br>Sakın bakma görünüşe, insanın kemali, iman!<br>İman eden, tembel olmaz; çalışınız! diyor Sübhan,</DIV><DIV>Tembeli ve gericiyi; zem etti Nebiy-yi zişan,<br>Bir hadisde buyurdu ki (Rabbe mahbubdur, çalışan!)<br>Ruhu da, düşünmek lazım; hep bedeni besler, hayvan!<br>Bu bedenin sağlamlığı; geçer, sanki ab-ı revan!</DIV><DIV>Evet, beden lazım, Çünkü; odur, ruhumuz taşıyan.<br>Her birin korumak gerek, böyle olmalı, Müslüman!<br>Nebiyyullah, boş durdu mu? İyi düşün, eyle izan!<br>Eshabın hepsi olmuştu; sulhda üstad, harpte arslan.</DIV><DIV>Bunları bildiğim halde, nefse uydum, halim lerzan.<br>Günahlardan sakınmadım; böyle mi olurdu şükran?<br>Hilmi ümidini kesme, Rabbinin ismidir, Rahman!<br>İlahi imdad et bize; etrafımız sarmış düşman!</DIV><DIV>Kitab, gazete, film, radyo; olmuş hepsi birer şeytan.<br>Bunlar doğruyu gösterse; olur idi, hepsi burhan.<br>Bilgi, fen kaynakları da; niye aceb, böyle husran?<br>Yeni fizik, modern kimya seni gösteriyor, her an!</DIV><DIV>Her zerre diyor, Allah var; atomdan ta be asüman!<br>Fakat, bunları gören yok; kalplerden silinmiş irfan.<br>Hakka inad edenlere; olur dünya elbet zindan!<br>Avrupa, Amerika hem; Asya’da da, niçin buhran?</DIV><DIV>Çünkü, Hakkı görmüyorlar; kafalarını sarmış duman,<br>Maddede yükselmiş amma; haberi yok insanlıktan!<br>Rahat, huzur beklenir mi komünizm ve masonluktan?<br>Seadete kavuşamaz; İslamlıktan uzaklaşan!</DIV><DIV>Moskova radyosu her gün; dine çattı, bu Ramazan.<br>Çok alçakça, pek namerdce; İslam'a eyledi bühtan.<br>Küfür, devam ederse de; zâlimler kalkar aradan,<br>Zâlime imhal ederim; ihmalim yok! dedi Yezdan.</DIV><DIV>Müslümanlar üzülmesin; Kuranı hıfz eder Deyyan!<br>Tarihde hep böyle oldu; küfürde geldi, Peygamberan,<br>Dünyayı zulmet basınca; doğar idi şems-i taban,<br>Şimdi de hidayet şemsi; doğacak, Anadoludan!</DIV><DIV>Hidayete ermek için; Habibullah, verdi imkan!<br>Habib ne demek? Düşünse; kemalini anlar, insan.<br>Ya Rab! büyük nebidir O; köleleri, olur sultan!<br>Bir kalbe sevgisi dolsa; eder envar, ondan feyzan.</DIV><DIV>Niye görünmüyor o şems? Ama olmuş, bütün cihan,<br>Sonsuz nimet, büyük şeref; Onu sevmekte, bi güman.<br>Onun sevgisine vallah; malım, canım olsun kurban!<br>Şekerin tadını bilmez; ağzına koymayan bir an.</DIV><DIV>Günahkârım, yüzüm kara; fakat kalbim, aşkla leman.<br>Aşkile pek çok yaş döktüm; şahiddir, hak-i Erzincan!<br>Bu sevgi, cürme son verdi; halim oldu, nale figan.<br>Bilinmez son nefes, amma; seadete budur nişan!</DIV><DIV>Nimet, Onu sevmek imiş; oldu bana şimdi ıyan!<br>Habibin yanında olsun; bu aşkı bizlere sunan! </DIV><DIV><br>Erenlerin sohbeti <br>Erenlerin sohbeti, ele giresi değil.<br>Sohbete kavuşanlar, mahrum kalası değil.</DIV><DIV>Gezmek gerek her yeri, bulmak için, bir eri,<br>sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil.</DIV><DIV>Akar suyun başına, kapalı desti konsa,<br>kırk yıl, orda dursa da, âbı alası değil.</DIV><DIV>Sohbet, kalbi eder pâk, ona imrenir eflâk,<br>âdemi, ârif eden, tâcı hırkası değil.</DIV><DIV>Önce iman etmeli, harâmdan, el çekmeli,<br>ruh gıdasın bilmeli: Badem helvası değil! </DIV><DIV><br>Estağfirullah <br>Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah,<br>gel kardeşim, sen de söyle, kurtuluş yolu budur.<br>Aklına uy, şeytana uyma, çok istiğfar et!<br>Cehennem ateşini söndüren ilaç budur.<br> <br>Ey güzeller güzeli <br>Ey güzeller güzeli, beni sevdanla yaktın!<br>görmüyor bir şey gözüm, her an hulyanla aklım!</DIV><DIV>Sen (Kabe kavseyn) şahı, ben ise azgın köle,<br>Sana konuk olmağı, nasıl söyler bu şaşkın?</DIV><DIV>Acıyıp bir bakınca, ölü kalbler dirilttin,<br>sonsuz merhametine sığınıp, kapın çaldım!</DIV><DIV>İyilik kaynağısın, dermanlar deryasısın!<br>Bir damla lutuf et bana, derde devasız kaldım!</DIV><DIV>Herkes gelir Mekke’ye, Kabe, Safa, Merve’ye,<br>ben ise senin için, dağlar tepeler aştım!</DIV><DIV>Dün gece, bir rüyada göklere değdi başım,<br>kapındaki uşaklar, enseme bastı sandım!</DIV><DIV>Ey Cami hazretleri, sevgilimin bülbülü!<br>şiirlerin arasından, şu beyti seçtim aldım:</DIV><DIV>(Dili aşağı sarkık, uyuz köpekler gibi,<br>bir damlacık umarak, ihsan deryana vardım.)</DIV><DIV>Başka bir şiirinde şöyle terennüm etmektedir:<br>Ey günahlılar sığınağı, sana sığınmağa geldim!</DIV><DIV>çok kabahatler işledim, sana yalvarmağa geldim!<br>Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım,</DIV><DIV>doğru yolu aydınlatan, ışık kaynağına geldim!<br>Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı!</DIV><DIV>uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim!<br>Dertlilerin tabibisin, ben ise gönül hastası,</DIV><DIV>kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim!<br>Cömertlerin kapısına, bir şey götürmek hatadır.</DIV><DIV>basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeğe geldim!<br>Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi,</DIV><DIV>Temizler elbet hepsini, ihsan deryandan bir damla,<br>gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim!</DIV><DIV>Kapına yüz sürebilsem, ey canımdan aziz canan!<br>su ile olmayan işler, hasıl olur o topraktan! </DIV><DIV><br>Ey nazlı yavrum <br>Ey nazlı yavrum, unutmam seni,<br>aylar, günler değil, geçse de yıllar!</DIV><DIV>Yaktı, mahv eyledi, ayrılık beni,<br>çıkar mı gönülden, o tatlı diller?</DIV><DIV>Kıyamaz iken hiç, öpmeğe tenin,<br>şimdi ne hâldedir, nazik bedenin?</DIV><DIV>Andıkça her zaman, gonca dihenin,<br>yansın âhım ile, kül olsun güller!</DIV><DIV>Tegayyürler gelip, güzel cismine,<br>döküldü mü, siyah kaşlar yüzüne?</DIV><DIV>Sırma saçlar, dağıldı mı üstüne,<br>sarardı mı, kokladığım sünbüller?</DIV><DIV>Temiz ruhun, Cennetine uçtu mu?<br>gül yanağın, tatlı yüzün soldu mu?</DIV><DIV>Çürüyüp de, şimdi toprak oldu mu,<br>öpüp kokladığım, o pamuk eller?<br> <br>Gel aldanma bu dünyaya <br>Gel aldanma bu dünyaya, sonu viran olur, bir gün,<br>senin bu sürdüğün demler, elbet yalan olur, bir gün.</DIV><DIV>Mala, mevkiye güvenme, sarılacaksın kefene,<br>o da çürür, kalır yere, tenin yeksan olur bir gün.</DIV><DIV>Mezarından kalkacak halk, kimi açık kimi çıplak,<br>yalın ayak, başı kabak, herkes üryan olur bir gün.</DIV><DIV>Yağar kar gibi defterler, görünce onu titrerler,<br>cümle halkın teni terler, ulu divan olur bir gün.</DIV><DIV>Kiminin yüzü kararacak, orda perişan olacak,<br>Dine uyan kimse ancak, şâd-ü handan olur bir gün.<br> <br>Gelin namaz kılalım <br>Gelin namaz kılalım, kalbden pası silelim,<br>Allaha yaklaşılmaz, namaz kılınmadıkça!</DIV><DIV>Nerde namaz kılınır, günahlar hep dökülür,<br>İnsan, kâmil olamaz, namazı kılmadıkça!</DIV><DIV>Kur’an-ı kerimde Hak, namazı çok medh etdi,<br>dedi sevmem kişiyi, namazı kılmadıkça!</DIV><DIV>Bir hadis-i şerifte: İmanın alameti,<br>insanda belli olmaz, namazın kılmadıkça!</DIV><DIV>Bir namazı kılmamak, ekber-i kebâirdir,<br>tevbe ile afv olmaz, kazâsın kılmadıkça.</DIV><DIV>Namazı hafif gören, imandan çıkar hemen,<br>olamaz o, müslüman namazın kılmadıkça!</DIV><DIV>Namaz kalbi temizler, kötülükten men’eder,<br>münevver olamazsın, namazın kılmadıkça!<br> <br> <br>Hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır <br>Hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır.<br>İlm-i hâli bilmeyenler, onu kul yaptı sanır.</DIV><DIV>Cümle eşya Halıkındır, kul elile işlenir.<br>Emr-i Bâri olmayınca, sanma bir çöp deprenir!<br> <br>Hakka bırak her işini <br>Kim bulur, zor ile, maksadına, her zaman zafer,<br>gelir elbet zuhura, ne ise hükm-i kader.</DIV><DIV>Hakka bırak her işini, esbâba yapış yeter,<br>bu sözüm olsun sana, ârif isen, her an rehber:</DIV><DIV>Mihneti kendine zevk etmektir, âlemde hüner,<br>gam ve neşe insanda, böyle gelir, böyle gider.<br> <br> <br>Hemen kurtuldun mu sandın ölünce <br>Kıl namazı, elin harama salma,<br>çok yaşarım, dünya hep kalır sanma!<br>Beş namaza sarıl, gençlik çağında!<br>Ektiğini biçersin, Cennet bağında.</DIV><DIV>İki kişi ölümü hatırlamaz,<br>haram işler, biri de namaz kılmaz!<br>Bir gün gelir, tutmaz olur bu eller,<br>söyleyemez, Allah demeyen diller!</DIV><DIV>***</DIV><DIV>Sual melekleri kabre geleler,<br>namazı doğru kıldın mı diyeler.<br>Hemen kurtuldun mu sandın ölünce?<br>senin için azap hazır diyeler </DIV><DIV>Herkesin var bir kesi <br>Herkesin var bir kesi, <br>ben bi kesin, yok kimsesi.</DIV><DIV>Ben bi kesin, sen ol kesi,<br>ey kimsesizler kimsesi!<br> <br> <br>Hilye-i seadet <br>Eshabına nasihatten sonra,<br>Fahri âlem dedi, benden sonra,</DIV><DIV>Hilye-i pakimi, görse biri,<br>olur o, yüzümü görmüş gibi.</DIV><DIV>Gördükte, hubbu hasıl olsa,<br>yani, hüsnüme aşık olsa.</DIV><DIV>Beni görmeği etse arzu,<br>kalbi, sevgimle olsa dolu.</DIV><DIV>Cehennem olur, ona haram,<br>Rabbim, Cenneti eder ikram.</DIV><DIV>Dahi, haşretmez çıplak, anı Hak,<br>olur gufranına, Hakkın mülhak.</DIV><DIV>Denildi ki, hilye-i Resuli,<br>severek yazsa, birinin eli,</DIV><DIV>Eder Hak, onu korkudan emin,<br>bela ile dolsa, ruy-i zemin.</DIV><DIV>Hastalık görmez, dünyada teni,<br>ağrı çekmez hiç, bütün bedeni.</DIV><DIV>Günah etmiş ise de, bu adam,<br>Cehennem cismine, olur haram.</DIV><DIV>Ahirette azabdan kurtulur,<br>dünyada her işi, kolay olur.</DIV><DIV>Haşreyler, anı hem, Rabbi celle,<br>dünyada, Resulü görenlerle.</DIV><DIV>Hilye-i Nebiyi, güç iken beyan,<br>başlarız, ona oldukça imkan.</DIV><DIV>Sığınarak Zülcelale,<br>vasf ederiz acizane.</DIV><DIV>İttifak etti, bu sözde ümem,<br>kırmızı beyazdı, Fahri âlem.</DIV><DIV>Mübarek yüzü, halis ak idi,<br>Gül gibi, kırmızımtırak idi.</DIV><DIV>İnci gibi, yüzündeki teri,<br>pek hoş eylerdi, güzel cevheri.</DIV><DIV>Terleyince, O menbaı sürur,<br>dalgalanırdı sanki, bahri nur.</DIV><DIV>Görünürdü gözü, daim sürmeli,<br>kalbleri çekerdi, güzel gözleri.</DIV><DIV>Akı, beyaz idi gayetle,<br>Onu övdü Rabbi, âyetle.</DIV><DIV>Siyahı anın, değildi ufak,<br>bir idi ona, yakınla uzak.</DIV><DIV>Geniş, güzel ve latifti gözü,<br>nur saçardı hep, mübarek yüzü.</DIV><DIV>Kuvve-i bâsıra-i Mustafavi,<br>gece gündüz gibi, olurdu kavi.</DIV><DIV>Bakmak arzu etseydi, bir yere,<br>Cism-i pâki de dönerdi bile.</DIV><DIV>Başa tâbi ederdi cesedi,<br>bunu terk etmemişti ebedi.</DIV><DIV>Hem, cisim idi, Resul-i ekrem,<br>yaraşır, ruh-i mücessem desem.</DIV><DIV>Güzel, hem sevimli idi Resul,<br>Hakka çok, sevgili idi Resul.</DIV><DIV>Malikle Ebu Hâle, söyledi,<br>hilal gibi, açık kaşlı idi.</DIV><DIV>İki kaşı arası, her zaman<br>gümüş gibi görünürdü, ayan.</DIV><DIV>Mübarek yüzü, az yuvarlaktı,<br>derisi, berrak, hem de parlaktı.</DIV><DIV>Siyah kaşları mihrabı, anın,<br>kıblesi idi, bütün cihanın.</DIV><DIV>Ortası yüksekçe görünürdü,<br>yandan bakınca, mübarek burnu.</DIV><DIV>Çok güzel idi, çekme ve latif,<br>edemez gören, Onu tam tarif.</DIV><DIV>Seyrek idi, dişlerinin arası,<br>parlardı, sanki inci sırası.</DIV><DIV>Ön dişleri, ettikçe zuhur,<br>her tarafı, kaplardı bir nur.</DIV><DIV>Gülse idi, iki cihanın serveri,<br>canlı cansız, her şeyin Peygamberi.</DIV><DIV>Görünürdü, ön dişleri, pek afif,<br>dolu daneleri gibi, çok latif.</DIV><DIV>İbni Abbas der, Habib-i Huda,<br>gülmeğe, eyler idi istihya.</DIV><DIV>Hem hayâsından O, dinin senedi,<br>kahkaha etmedi derler, ebedi. </DIV><DIV>Nazik, mahcup idi, Resul-i cenab,<br>daim eyler idi, bakmağa hicab.</DIV><DIV>Yüzü benzerdi, yuvarlak aya,<br>zati aynaydı, yüce Mevlaya.</DIV><DIV>Nurlu idi hep, o vech-i hasen, <br>bakılmazdı, tenevvüründen.</DIV><DIV>Gönüller aldı, o güzel Nebi,<br>aşıkı oldu yüzbin Sahabi.</DIV><DIV>Bir kerrecik görenler, rüyada,<br>dediler, böyle zevk yok, dünyada.</DIV><DIV>Hem güzel yanakları, bileler,<br>fazla etli değildi, diyeler.</DIV><DIV>Anın etmişti, cenab-ı Halık,<br>severek, yüzün ak, alnın, açık.</DIV><DIV>Boynunun nuru, ederdi her an,<br>saçları arasında, lemean.</DIV><DIV>Mübarek sakalından, iyi bil,<br>ağarmıştı ancak, on yedi kıl.</DIV><DIV>Ne kıvırcıktır, ne de uzun,<br>her uzvu gibi idi, mevzun.</DIV><DIV>Gerden-i pâki Resul-i afak,<br>gayet ak idi ve gayet berrak.</DIV><DIV>Eshab içinden, çok ehl-i edep,<br>karnı, göğsiyle, birdi, dedi hep.</DIV><DIV>Açılsaydı, mübarek sinesi,<br>feyiz saçardı, ilim hazinesi.</DIV><DIV>Aşka olunca, mahall-i teşrif,<br>başka olurmu, o sadr-ı şerif?</DIV><DIV>Mübarek sinesi, geniş idi,<br>İlm-i ledün, Ona inmiş idi.</DIV><DIV>Ak ve berraktı, o sadr-ı kebir,<br>sanırdı görenler, bedr-i münir.</DIV><DIV>Ateş-i aşk-ı zât-ı ezeli,<br>odlara yakmıştı, O güzeli.</DIV><DIV>Bilir elbet bunu, pir-ü civan,<br>yassı kürekliydi, Fahr-i cihan.</DIV><DIV>Sırtı ortası hem, etli idi,<br>kerem sahibi, devletli idi.</DIV><DIV>Gümüş teninde, letafet vardı,<br>irice mühr-i nübüvvet vardı.</DIV><DIV>Sırtında idi, mühr-i nübüvvet,<br>sağ tarafına yakındı, elbet.</DIV><DIV>Bildirdi bize, edenler tarif,<br>Bir büyük ben idi, mühr-i Şerif.</DIV><DIV>Rengi, sarıya yakın, karaydı.<br>güvercin yumurtası kadardı.</DIV><DIV>Etrafına çevirmiş, sanki hatlar,<br>birbirine bitişik, kılcağızlar.</DIV><DIV>Anlatanlar, O âli nesebi,<br>dedi, iri kemikliydi Nebi.</DIV><DIV>Her kemik iri, merdane idi,<br>sureti, sireti şahaneydi.</DIV><DIV>Mübarek azasının her biri,<br>uygun yaratılmıştı hem, kavi.</DIV><DIV>Çok hoş idi, her uzvu anın,<br>âyetleri gibi, Kur’anın.</DIV><DIV>Elleri ayası, O sultanın,<br>ayakları altı, dahi anın.</DIV><DIV>Geniş ve pak idi, nazik mergub,<br>taze gül gibi, latif ve mahbub.</DIV><DIV>Çok mevzun idi, der ehli nazar,<br>o kerametli, mübarek eller.</DIV><DIV>Selam verseydi, birine eğer,<br>tebessüm ederdi hep, Peygamber.</DIV><DIV>Bir iki gün, geçseydi aradan,<br>hatta uzasaydı da, bir aydan.</DIV><DIV>Belli olurdu, hoş kokusundan,<br>o kimse, adamlar arasından.</DIV><DIV>Billur gibiydi, ten-i bimuyu,<br>nice medh edeyim, ol pehluyu.</DIV><DIV>Dostu seyr etmek için, O şerif,<br>göz olmuştu, bütün cism-i latif.</DIV><DIV>Kemal üzereydi, nazik teni,<br>Hallâk göstermişti. hikmetini.</DIV><DIV>Yoktu, göğsünde, karnında asla,<br>hiçbir kıl, sanki gümüş levha.</DIV><DIV>Göğsü ortasından aşağı yalnız,<br>bir sıra kıl, dizilmişti, hilafsız.</DIV><DIV>Bu siyah hat, mübarek bedeninde,<br>hoştu, hale gibi, ay çevresinde.</DIV><DIV>Bütün ömründe kalmıştı, keza,<br>gençlikte gibi, mübarek aza.</DIV><DIV>İlerledikçe, sinn-i Nebevi,<br>tazelenirdi hep, gonca gibi.</DIV><DIV>Hem dahi, kâinatın Sultanı,<br>zan eyleme ki, ola pek yağlı.</DIV><DIV>Ne zaif, ne de pek etli idi,<br>mutedil, hem pek kuvvetli idi. </DIV><DIV>Lahmı, şahmı, dediler ehl-i derun,<br>birbirinden, ne ziyadeydi, ne dun.</DIV><DIV>Etmiş, ol beden serayın üstad,<br>adl-ü dad ile, esasın bünyad.</DIV><DIV>İtidal üzere idi, pak teni,<br>nura gark olmuştu, bütün bedeni.</DIV><DIV>Orta boylu idi, o Sidre mekan,<br>ortalık, Onun ile buldu nizam.</DIV><DIV>Seyreden, mucize-i kametini,<br>dedi hep, medhedip hazretini.</DIV><DIV>Görmedik böyle, gül yüzlü güzel,<br>boyu, hem huyu, hem yüzü güzel.</DIV><DIV>Orta boylu iken, Nebi,<br>uzun kimseyle yürüseydi.</DIV><DIV>Ne kadar, uzun olsa idi, o er,<br>yine yüksek görünürdü, Peygamber.</DIV><DIV>uzun boylu olandan o cevher,<br>yüksek idi, el ayası kadar.</DIV><DIV>Bir yol gitseydi, izzetle,<br>hızlı yürür idi, gayetle.</DIV><DIV>Deriz, vasf-ı şerifinde yine,<br>yürürken, eğilirdi önüne.</DIV><DIV>Yani, bir yokuştan iner gibi,<br>daim önüne, az eğilirdi.</DIV><DIV>Şanlı, şerefli idi, o Celil,<br>İftihar eylerdi, ruh-ı Halil.</DIV><DIV>Bir zatı ki, murad ede Huda,<br>her azası, olur elbet ala.</DIV><DIV>Yolda giderken, eğer bir kimse,<br>ansızın, Resulullahı görse,</DIV><DIV>Korku düşerdi, kalbine anın,<br>yüksekliğinden, Resulullahın.</DIV><DIV>Hem de biri, Nebi ile, müdam,<br>sohbet ederek, söylese kelam.</DIV><DIV>Sözlerindeki lezzet ile, ol,<br>kul olurdu, kabul etse Resul.</DIV><DIV>Etmişti Onu, Hallak-ı ezel,<br>Hüsn-i ahlakla, bi misl-ü bedel.</DIV><DIV>Ya Resulallah! gücüm yok medhine,<br>yaratıldık hep, senin hürmetine.</DIV><DIV>Hasılı, ey Şah-ı iklimi vefa,<br>sana canım da feda, her şey feda!<br> <br> <br>Hudâ Rabbim <br>Hudâ Rabbim, nebim hakkâ Muhammeddir Resulullah,<br>hem İslam dinidir dinim, kitabımdır kelamullah.<br>Akaidde, ehl-i sünnet oldu mezhebim, hamdolsun, amelde,<br>Ebu Hanife mezhebi, mezhebim vallah.</DIV><DIV>Dahi zürriyyetiyim Âdem aleyhisselamın hem,<br>Halilin milletiyim, dahi kıblem Kâ’be, Beytullah.<br>Hep eshab-ı güzin, tabi’in ve müctehidlerin,<br>nekim var ehl-i sünnet velcemaat, cümle ehlullah </DIV><DIV>İlimsiz bir şey olmaz <br>İlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır,<br>Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.</DIV><DIV>Ondan sadık dost olmaz, ondan vefalı yâr yok,<br>Her şeyde zarar olsa, onda asla zarar yok.</DIV><DIV>İlim, uçsuz bucaksız, bir ummanı andırır,<br>ilimden başka her şey, insanı usandırır.</DIV><DIV>Nasıl kıymetli olmaz, Allah onu övüyor,<br>Bak Nebi-yi muhterem, bir hadiste ne diyor:</DIV><DIV>Ara, her yerde ilmi, o yer ister Çin olsun!<br>İlim öğrenmek farzdır, her mümin için olsun.</DIV><DIV>Bak Ali-yül-mürteza, ne diyor dinlesene:<br>(Köle olurum bana, bir harfi öğretene).</DIV><DIV>Âlimler, dini İslamı, yıkılmaktan kurtarır,<br>Onlar şu yer yüzünde, zılli sıfatullahtır.</DIV><DIV>Mürekkebi ulema, azizdir hatta şundan:<br>fi sebilillah akan, şehitlerin kanından.</DIV><DIV>Çünkü, cihad-ı ekber, ancak ilimle olur,<br>Kıyamette ilmiyle âmil olan kurtulur.<br> <br>İmanın tohumu beş vakit namazdır <br>İmanın tohumu beş vakit namazdır,<br>müslümanım diyen, kılsa gerektir.</DIV><DIV>Namazın lezzetini duyamayanlar,<br>ruhunu tedavi, etse gerektir.</DIV><DIV>Bilmek istersen kim, necat bulmayan,<br>namaza hiç ehemmiyet vermeyen!</DIV><DIV>Mizan terazide hayrın bulmayan,<br>ezanı işitip, gelmeyenlerdir. </DIV><DIV><br>Kimseye bâki değildir <br>Mal-ü mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi?<br>Bir muhalif yel eser, savurur harman gibi!</DIV><DIV>Kimseye bâki değildir, mülk-i dünya sim-ü zer,<br>bir harap olmuş kalbi, tamir etmektir hüner. </DIV><DIV><br>Müstekîm ol <br>Hiç usandırma ili, il usandırmaz seni,<br>hileli iş yapma hem, kes dolandırmaz seni!<br>din düşmanından bir su, içme kandırmaz seni,<br>korkma kâfirden âteş, olsa yandırmaz seni!</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Her zarar, insana bil, kendi nefsinden gelir,<br>yüz karası âdeme, su’-i fehminden gelir<br>şeref-ü şan mekana hep mekininden gelir,<br>istikâmet insana, elbet dininden gelir.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Her şey geçer âlemde, bir hâlde yoktur sükun!<br>bil ki değmez teessüf etmeğe dünyay-ı dun!<br>İstikâmet zarardan, seni hep eyler masun.<br>Hak eder sâdıkların hasmını elbet zebun.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Birini tezlil için, zulümle etme iştigâl,<br>arkadaş kazanmağa, olur mani su’-i hâl,<br>yüz suyu dökme sakın, hem de etme kil-ü kal,<br>müstekîm ol, hep çalış, verir elbet Zülcelâl.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>İster ise hıfz eder, hep Allahü lem yezel,<br>ırzına müminlerin, düşman verse de halel,<br>tâ ezelden söylenir, halk dilinde bu mesel:<br>celb eder mükâfâtı, insana elbet amel.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>At riyayı, tezyin et, ihlasla ef’âlini,<br>boş buğazlık eyleme, fikr et önce kâlini!<br>ne türlü saklayayım, desen de ahvâlini,<br>Hak teâlâ a’lemdir, bilir bütün hâlini.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Mağrur olmaz mal ile, mülk ile, ehl-i hired,<br>insanın işi döner, her şeye vardır bir had,<br>ölüm vakti gelince, kimseden gelmez meded,<br>nefsine uyma sakın, hâk olur bir gün cesed.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Sonsuz cihanı düşün, zıllı âbâd eyleme,<br>Ehl-i sünnet kitabı, oku inâd eyleme,<br>fırsat eldeyken uyan, ömrü berbâd eyleme,<br>yakmağa sürükliyen fi’li mu’tâd eyleme!</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV>Hâline şeytan güler, görünce bu gafleti,<br>kendine gel azizim, güldürme ol şirreti,<br>hâin olma, cihana, ver keremle şöhreti,<br>her şeyin üstündedir, hüsn-ü hulkun rif’ati.</DIV><DIV> Müstekîm ol, hazret-i Allah utandırmaz seni!</DIV><DIV> <br> <br>Nefsim beni harap etti <br>Nefsim beni harap etti,<br>Ümidimi turap etti,<br>Hislerimi serap etti,<br>Nefs elinden kurtar Rabbim!</DIV><DIV>İçimde bir doymaz ejder,<br>Beni her an yutmak ister,<br>Hayatımı etti heder,<br>Nefs elinden kurtar Rabbim!</DIV><DIV>Gerçek bana oldu hayal,<br>Korkutuyor beni bu hal,<br>Kararmakta her gün ikbal,<br>Nefs elinden kurtar Rabbim<br> <br> <br>Seadet-i Ebediyye <br>Ey kalbi İslam ile yanan, sevdiğim, gençler!<br>Bütün İslamiyet'ten, size nümunedir bu!</DIV><DIV>İlim ile marifettir, hep içindekiler,<br>Hakikaten bulunmaz eşsiz hazinedir bu!</DIV><DIV>En büyük âlimlerin, en büyük velilerin,<br>En meşhur simaların, en ulvi gönüllerin,</DIV><DIV>Âleme ışık tutan, hayat sunan ellerin,<br>Kalem ve kalblerinden, sızan bir katredir bu!</DIV><DIV>Resulullahın yolu, hakiki Müslümanlık,<br>Ve her iki cihanda, aranılan sultanlık,</DIV><DIV>Sulhda her an çalışan, harplerde kahramanlık,<br>Gösteren ceddimizden, bize emanettir bu!</DIV><DIV>Her kelimesi huccet, ilimdir her cümlesi,<br>Dinle budur hakiki, İslamiyet'in sesi.</DIV><DIV>Kalbden pasları siler ve arttırır hevesi,<br>İşte başlı başına, bir İslamiyet'tir bu!<br> <br> <br> <br>Öğüdüme darılma<br>Yalvar güzel Allaha!<br>Yolundan hiç ayrılma<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Namazını kılarak<br>Orucunu tutarak<br>Zekatını vererek<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Bir gün gözlerin görmez<br>Kulakların işitmez<br>Bu fırsat ele girmez<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Sağlığı ganimet bil<br>Her saati nimet bil<br>Yalvarmayı izzet bil<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Ömrü boşa geçirme<br>Nefsine kuvvet verme<br>Başkalarını yerme<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Fırtına gibi esme<br>Salihlere hiç küsme<br>Allah’tan ümit kesme<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Seherde yağar rahmet<br>Bilmelisin ganimet<br>Gitsin kalbdeki zulmet<br>Yalvar güzel Allaha!</DIV><DIV>Allah’ın adın yâd et<br>ruhun ve kalbin şâd et<br>Bülbül gibi feryat et<br>Yalvar güzel Allaha!<br> <br> <br></DIV>EDITOR}
.