Gül Kokar Diken Batar
İyi insan nasıldır?
Alaaddin Halveti, ilim ehli bir zattı.
İşi hep, okumak ve talebe okutmaktı.
Çok fazla korkuyordu Allahü teâlâdan.
Yine bir sohbetinde, buyurdu ki bir zaman:
(Hakiki bir müslüman, önce ilmihalini,
Öğrenip, buna göre düzeltir her halini.
Eğer günah işlerse, üzülür, kalbi yanar.
Artık unutmaz onu, ta ölünceye kadar.
(Ben, Rabbime nasıl da isyan ettim?) diyerek,
Pişman olur ve ağlar, göz yaşları dökerek.
İyi iş yapsa dahi, kusurlu, noksan bulur.
Ve o işi, bir daha hatırlamaz, unutur.
Her gün akşam olunca, kendine sorar ki hep:
(Ey nefsim, Allah için ne yaptın bu gün acep?)
Gece gün kendisini hem çeker ki hesaba,
Düşmesin ahirette Cehenneme, azaba.
Dünya düşüncesini kalbinden söküp atar.
Ahirette, azaptan kurtulmaya yol arar.
Gönlünden, tam olarak atar uzun emeli.
Zira iyi bilir ki, çok yakındır eceli.
Dünya için çalışıp, kazansa da pek fazla,
Dünya muhabbetini kalbine sokmaz asla.
Zira onun kalbinde, vardır Allah sevgisi.
Bir kalpte iki zıddan, bulunmaz her ikisi.
Halis mümin odur ki, ödü kopar günahtan.
Haram işlerim diye, korkudan titrer her an.
Kırık, mahzun kalp ile yapar ibadetini.
Sonra da, istiğfara muhtaç bulur hepsini.
Ahiret derdi ile dertlenmiştir o hepten.
Bütün yaptıklarına, tövbe eder yürekten.)
Dediler ki: (Efendim, mümine yakışmayan,
Kötü işleri dahi, eyleyin bize beyan.)
Buyurdu ki: (İnsanın, heva ve hevesine,
Uyarak iş yapması, zulümdür kendisine.
İşlediği günahı, küçük görse o şayet,
Olamaz onun için, bundan büyük felaket.
İnsanların düştüğü, korkunç hastalıkların,
Biri de, gıybetini yapmaktır bir insanın.
Gıybet, iki cihanda, felakete sebeptir.
Milletleri içerden kemiren bir afettir.
Kendisini beğenen kimseler yapar bunu.
Tatmin eder böylece, nefsinin arzusunu.
Ey akıl sahipleri, düşünün, ibret alın!
Henüz ecel gelmeden, ölüme hazırlanın.
Siz günah işlerseniz bu dünyada gülerek,
Yanarsınız orada, ah-ü figan ederek.
Ateş deyip geçmeyin, düşünün üzerinde.
Tutun parmağınızı bir kibrit alevinde.
Öyleyse, üstünüzden atın da bu gafleti,
Görün artık gelecek o korkunç akıbeti.)
İyi insan nasıldır?
Alaaddin Halveti, ilim ehli bir zattı.
İşi hep, okumak ve talebe okutmaktı.
Çok fazla korkuyordu Allahü teâlâdan.
Yine bir sohbetinde, buyurdu ki bir zaman:
(Hakiki bir müslüman, önce ilmihalini,
Öğrenip, buna göre düzeltir her halini.
Eğer günah işlerse, üzülür, kalbi yanar.
Artık unutmaz onu, ta ölünceye kadar.
(Ben, Rabbime nasıl da isyan ettim?) diyerek,
Pişman olur ve ağlar, göz yaşları dökerek.
İyi iş yapsa dahi, kusurlu, noksan bulur.
Ve o işi, bir daha hatırlamaz, unutur.
Her gün akşam olunca, kendine sorar ki hep:
(Ey nefsim, Allah için ne yaptın bu gün acep?)
Gece gün kendisini hem çeker ki hesaba,
Düşmesin ahirette Cehenneme, azaba.
Dünya düşüncesini kalbinden söküp atar.
Ahirette, azaptan kurtulmaya yol arar.
Gönlünden, tam olarak atar uzun emeli.
Zira iyi bilir ki, çok yakındır eceli.
Dünya için çalışıp, kazansa da pek fazla,
Dünya muhabbetini kalbine sokmaz asla.
Zira onun kalbinde, vardır Allah sevgisi.
Bir kalpte iki zıddan, bulunmaz her ikisi.
Halis mümin odur ki, ödü kopar günahtan.
Haram işlerim diye, korkudan titrer her an.
Kırık, mahzun kalp ile yapar ibadetini.
Sonra da, istiğfara muhtaç bulur hepsini.
Ahiret derdi ile dertlenmiştir o hepten.
Bütün yaptıklarına, tövbe eder yürekten.)
Dediler ki: (Efendim, mümine yakışmayan,
Kötü işleri dahi, eyleyin bize beyan.)
Buyurdu ki: (İnsanın, heva ve hevesine,
Uyarak iş yapması, zulümdür kendisine.
İşlediği günahı, küçük görse o şayet,
Olamaz onun için, bundan büyük felaket.
İnsanların düştüğü, korkunç hastalıkların,
Biri de, gıybetini yapmaktır bir insanın.
Gıybet, iki cihanda, felakete sebeptir.
Milletleri içerden kemiren bir afettir.
Kendisini beğenen kimseler yapar bunu.
Tatmin eder böylece, nefsinin arzusunu.
Ey akıl sahipleri, düşünün, ibret alın!
Henüz ecel gelmeden, ölüme hazırlanın.
Siz günah işlerseniz bu dünyada gülerek,
Yanarsınız orada, ah-ü figan ederek.
Ateş deyip geçmeyin, düşünün üzerinde.
Tutun parmağınızı bir kibrit alevinde.
Öyleyse, üstünüzden atın da bu gafleti,
Görün artık gelecek o korkunç akıbeti.)
____________________________________
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)
.