|
Habir
Habir : Herşeyden
haberdar olan
Al-Khabir
: The
All-Aware who has knowledge of the inner, most
secret aspects of all things.
Cenab-ı
Hak Buyuruyor:
"Allah
bilendir, hikmet sahibidir." (Enfal,71)
"O,
kullarının üstünde her türlü tasarrufa
sahiptir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır". (Enam, 18)
"Hiç
yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp
bilmektedir ve her şeyden haberdardır." (Mülk, 14 )
"Hiç
şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." (Haşr Suresi, 18)
Yerde ve
gökte daha bilmediğimiz birçok alemlerde ne kadar varlıklar varsa
onların bütün hareketlerinden Hz.Allah haberdardır. O'nun haberi
olmadık hiçbir şey mevcut değildir. (6)
Herşeyi
O yaratmıştır. Yaratan yarattığını bilmez mi?
Bir duygu duyan, bir şey düşünen, bir niyet eden, bir söz söyleyen,
kasıtlı
olarak bir iş yapan, onu yaparken ne kadar gizlemek istese kendinden
gizleyemez, vicdanında onu o anda duyabilir. O halde onu ve bütün
göğüslerin
hakikatini, bütün mahlukatı yaratan yaratıcı daha önce ve daha mükemmel
şekilde
bilir. O göğüsler, o nefisler, o düşünceler, o kuvvetler, o fiiller ve
o
duygular bilgiyle, hep Allah'ın yaratmasıyladır. O yaratmayınca
kimsenin ne eli
oynar ne dili, ne hissi yürür ne fikri, ne vicdanı kalır ne kendisi.
Bakarsın
bir an içinde el çolak olmuş, dil tutulmuştur. Fikir durmuş, akıl
boğulmuştur.
Gönül kendinden geçmiş, ben böyle yaparım diyen nefis yerle bir
olmuştur. Yaratıcının
yeni bir yaratma ile imdadı yetişmezse hiçbir yaratık onu kendine
getiremez ve
o yaratmayı işletemez. Çünkü bir zerre, bir şuur, bir şey yaratmanın
dayandığı
teferruatı bilemez. O, bütün sebepler silsilesini kuşatan olgun bir
ilim ve
kudretin eseridir. Yaratıkların, yaratıcıdan bir şey gizlemesine imkân
yoktur.
Bir yaratık kendinde sonradan meydana gelen bilgiyi ve onun mânâsını
ondan önce
onu ve onda o bilgiyi bütün hakikatiyle yaratan yaratıcının ilmine
borçludur.
Mahlûkta herhangi bir hadise meydana gelir de onu, yaratan Allah bilmez
olur
mu? O, latif ve habirdir.. (5)
Allah'ın bu ismi, O'na imanı olan kullarının
yalandan, hilekarlıktan ve edeb dışı hallerden sakındırır.
O'na karşı gizliliğin mümkün olmadığını hatırlatır.
Ayrıca da onu; bizzat dua ve ibadet etmek yerine, ihtiyaçlarından
doğrudan
doğruya haberi olmaz zannıyla kendisine dileklerini sunmak
için
vasıta ve aracılara başvurmak gibi cahilane davranışlara
meyletmekten de
alıkoyar.
O, kullarının bütün ihtiyaç ve hallerine, şüphesiz
tamamen, her an ve vasıtasız olarak vakıftır.
Tenbih:
Kul,
bildiklerine aldanıp büyüklenmemeli ve şeytanın oyununa gelmemelidir.
Daima
güzel ahlakla donanmalı, araştırmalı ve ilmin artırmaya
çalışmalıdır. Bütün amellerinde, sözlerinde ve gizli hallerinde
Mevla'sından haya ederek O'na isyan etmekten kaçınmalıdır. Allah'ın
sıfatlarını, hükümlerini, helal ve haramını öğrenmeli, kendisini
O'na
yaklaştıracak ve mertebesini yükseltecek şeylerle uğraşmalıdır. (3)
Bir
müslüman ihlasla "Ya
Habîr" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun tecellisine
mazhar olur. Kötü ahlaktan kurtulur. Zihni açılır. (4)
Kaynaklar
1) Miftahü'l
Kulûb, Kalplerin Anahtarı, (Fethiye Evradı) Mehmed
Nuri
Şemseddin Nakşıbendî, Bedir Yayınevi, 2001
2) Calligraphy,
The Most Beautiful
Names, Tosun
bayrak, Threshold Books, 1985
3) Esmâ-ül Hüsna,
Karınca Yayınları, Nisan 2004
4) Esmâ-ül Hüsna, Rauf
Pehlivan, İstanbul Dağıtım A.Ş., 2002
5) Elmalı Tefsiri, Mülk
Süresi, 14
6) Mecmuatul
Ahzab, Büyük Dua Kitabı, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, Denge
Kitabevi Yayınları
|
|