Sabur
Sabur
: Çok sabırlı, sabreden, cezayı
erteleyen
As-Sabur
: The Patient One who is characterized by infinite
patience.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
Eğer Allah,
insanları
zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı
bırakmazdı.
Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri
geldiği
zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.
(Nahl, 61)
(Ey
Muhammed,) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!
Ancak,
Allah onları yalnızca korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne
ertelemektedir. (İbrahim,42)
Bu isim
Kur'an-ı Kerim'de "es-sabur"
kalıbıyla geçmiyorsa da, Allah'ın bu vasfını ifade eden 70'den fazla
âyet vardır.
Sabır,
cezanın Allah'ın takdir ettiği ve süresini belirlediği bir zamana kadar
ertelenmesidir.
Resulullah
s.a.v. buyuruyor: "İşittiği
bir ezaya Allah'tan daha fazla sabreden
kimse yoktur. O'nun çocuğu olduğunu iddia ettikleri halde Allah, onlara
sihhat ve afiyet vermekte, onları rızıklandırmaktadır. (1)
Allah Teâlâ'nın isimlerinden
biri Mübalağa siğalarından olan Sabûr, çok sabreden anlamında Allah'ın
güzel isimlerinden biridir. Kur'an-ı Kerim'de hiç geçmeyen sabûr ismi
celili sadece, Tirmizî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği "Esmâül
hüsnâ: Allah'ın güzel isimleri" hadisinde (Tirmizi, Deavât, 83) doksan
dokuz ismin en sonuncusu olarak geçer. Allah (c.c) sınamak için
yarattığı insanları, yaptıkları kötülüklerden dolayı hemen
cezalandırmaz. Af dileyip tevbe etmeleri veya kötülüğe devamlarına
imkan vermek suretiyle cezaya daha müstehak olmaları için onlara mühlet
verir, sabreder. Allah'ın sabretmesi, aczinden değil, bilakis
kudretindendir. Çünkü hiç bir insanın, onun murakabesinden kurtulması
mümkün değildir. Bu nedenle, kötülüklerin bu dünyada hemen
cezalandırılmaması insanları yanıltmamalıdır. Allah'ın sabûr ismi ve
sıfatına bakarak insanların da sabırlı olması gerekir. (2)
Allah'ın sabır sıfatı,
kulların sabrından farklıdır. Mesela,Allah tam kuvvet sahibidir.
Dilediğin yapmaya kadirdir. Ancak kulları böyle değildir. Onların
gücü ve kuvveti sınırlıdır. Bu yüzden her dilediklerini
yapamazlar.Allah yaptığının sonucundan asla korkmaz. Kullar ise çoğ
kez, yaptıklarının kötü sonuçlarından korkarlar.
Allah cezalandırmada acele
etmez, kullar ise hemen cezalandırmak isterler.Sabretmek nedeniyle
Allah, hiçbir acı ve üzüntü duymaz, hiçbir yönde bir noksanlığı
bulunmaz. ancak sabır kullara acı, üzüntü ve sıkıntı verir. (3)
Kulun sabrı, Allah'ın
kendisiyle beraber olmasına göredir. Allah o kulla beraber olunca,kul,
başkalarının sabredemeyeceği şeylere sabretme imkanı bulur.
Sabredenler, dünya ve ahiret
mutluluğunu elde edip Allah ile beraber olma şerefine nail olmuşlardır.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Çünkü
Allah
muhakkak sabredenlerle beraberdir." (Bakara,153)
Allah'în sabur isminin bu dünyada
pek çok görüntülerini düşünenler rahatlıkla müşahede
edebilirler.
Bir
müslüman ihlasla,
inanrak ve yaşayarak "Ya
Sabur" diye
bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nail olur. Her
türlü felaketten, hastalılardan kurtulup, şifa bulur.
Bu ismi bilmenin
faydaları (3)
Bu ismi bilen her müslüman,
karşılaştığı zorluklara sabredip sebat göstermeli, çevresine sabırlı
olmayı tavsiye etmeli ve sabırda ileri gitmelidir. Müslüman, kendisine
eziyet veren ve kötülük yapanlara sabretmrli ve ani tepki vermekten
kaçınmalıdır. Bilmelidir ki, Yüce Allah sabredenleri sever ve O, daima
sabredenlerle beraberdir.
Her müslüman Allah'tan başkasına
dönüp bakmamalı, yalnız O'ndan yardım dilemeli, sadece O'ndan korkmalı
ve ümit ertmeli, bir zararın defi veya bir hayrın gelmesini yalnız
O'ndan dilemelidir. Bilmelidir ki Allah, dilediğine zarar verir
dilediğine de yarar sağlar. Yüce Allah, hoşnut olduğu fiilleri de
sabredilecek zorlukları dayaratmıştır. Öfkesinden, rıza ve
hoşnutluğundan sığınılan tek varlık O'dur. Bu yüzden Peygamber
Efendiimiz (s.a.v) şöyle dua etmiştir:
"Ey Allah'ım Senin öfke ve
kızgınlığından rıza ve hoşnutluğuna sığınırım. Cezalandırmandan
bağışlamana sığınırım. Senden yine sana sığınırım"
|
Kaynaklar
1) Buhari,
2) Şamil İslam
Ansiklopedisi, Akif Köten
3) Esmâ-ül
Hüsna, Karınca Yayınları, Nisan 2004 |
|