Forum Hafızoğlu
Fetullah Gülen Kimdir? - Yazdırılabilir Sürüm

+- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm)
+-- Forum: Dini Konular (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=129)
+--- Forum: Genel İslami Konular (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=130)
+---- Forum: Dinler Arası Diyalog&Misyonerlik (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=229)
+---- Konu: Fetullah Gülen Kimdir? (/showthread.php?tid=5368)

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6


Diyalog ve emri maruf - nehyi münker - EşkiyA - 26-12-2007

Diyalog ve emri maruf - nehyi münker
İslâmiyette, iyilikleri yayıp, kötülüklere mani olmanın önemi büyüktür. İslâmiyeti ayakta tutan budur. Din-i islâmın temeli, imânı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, islâmiyet yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, müslimânlara “Emr-i ma’rûf” yapmağı emirediyor. Yani, benim emirlerimi bildiriniz, öğretiniz diyor ve “Nehy-i anilmünker”i emrediyor. Yani, yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına râzı olmayınız, diyor.

Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu.” (Ali imran-110)
“Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” (Lokman-17)
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki.
“Büyüğünü saymıyan, küçüğüne merhamet etmiyen, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunmıyanlar bizden değildir.” (Tirmizî)
“Bütün ibâdetlere verilen sevap, Allah yolunda gazâya verilen sevâba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazânın sevâbı da, emr-i ma’rûf ve nehy-i anilmünker sevâbı yanında, denize nazaran bir damla su gibidir” . (Deylemî)

“Allahü teâlâ, bir meleğe, bir kasabanın altını üstüne getirmesini emreder. O melek, bu kasabada hiç günah işlemiyen bir zatın da olduğunu, o zatı kurtarıp kurtarmıyacağını suâl edince, Cenab-ı Hak, "Bütün şehir halkı ile onu da alt üst et! Çünkü o zat, bana isyan edenlere karşı yüzünü ekşitmemiştir" buyurdu.” (Beyhekî)
“Birbirinize müslümânlığı öğretiniz. Emr-i ma’rûfu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve düâlarınızı kabûl etmez”. (Bezzar)

İslamiyet günümüze kadar, emri maruf sebebiyle gelmiştir. Bir din öğretilmezse, öğreten bulunmazsa yok olmaya mahkumdur.
Vatikan bunun üzerinde çok duruyor. “Diyolag” vasıtasıyla emr-i marufu yok etmek istiyor. İnsan kendi dinini niçin yaymaya çalışır? Kendi dininin doğru, diğerlerinin yanlış olduğuna inandığı için. Diğer dinler de doğru kabul edilirse, o zaman niçin kendi dinini yaymaya çalışsın?
Görüldüğü gibi Peygamberimiz emri maruf yapın, İslamiyeti yayın diyor. Diyalogçular yayamazsınız, diyorlar. Hatta İslamiyeti yaymaya çalışanları dinsizlikle suçluyorlar. I
I. Din Şurasında, yaptığı konuşmada Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Prof.Dr. Mehmet Aydın bununla ilgili bakınız ne diyor: “Bazı Müslüman kardeşlerimiz diyor ki, yahu bir fırsat düştü. Müslümanlığı anlatalım Hıristiyanlara. Allah belki hidayetini gösterir... Yani adam aslında Müslümanlaştırmak için gelmiş... İşin ucunda din değişitirmek bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkcası bu bir din mensubuna yapılacak en dinsizce bir harekettir. Dinsizce diyorum, çünkü bunu hiç bir din kabul etmez.” (II.Din Şurası tebliğ ve Müzakereleri, C.2, S.322)


Vatikan’ın Diyalog ile varmak istediği son nokta - EşkiyA - 26-12-2007

Vatikan’ın Diyalog ile varmak istediği son nokta
Diyalog ve hoşgörü, Vatikan’ın bir tuzağıdır. Diyalog vasıtasıyla, önce, Müslümanların imanları bozulacak, islami şuurdan, yaşayıştan uzaklaştırılacaklar. Hz. Peygamber ve âlimler devre dışı bırakılarak İslamiyet, emir ve yasağı olmayan, felsefi bir sistem haline getirilecek.
Müslümanlar arasında, Müslüman olsun Hıristiyan olsun fark etmez. Nasıl olsa, iki din mensubu da Cennete gidecek, inancı hakim kılınacak. Bu hale getirilen Müslümanların, Hıristiyanlığa kaymaları kolaylaşmış olacaktır. Çünkü, insan, nefsinin hoşuna giden, kendine kolay gelen şeyleri tercih eder. Hâl böyle olunca, haftada bir gün Kiliseye gitmekten başka hiçbir kuralı olmayan Hıristiyanlığa kayması daha kolay olacaktır. Böylece, nihai birleşme Hıristiyanlıkta olmuş olacak. Çeşitli vesilelerle yaptıkları konuşmalarda bunu zaten açıkça dile getiriyorlar. Onlara göre gerçek din sadece Hıristiyanlıktır:
“Biz her ne kadar Hıristiyan olmayan dinlerin manevi ve ahlaki değerlerini tanıyor, saygı gösteriyor, onlarla diyaloğa hazırlanıyor ve din hüviyetini savunmak, insanlık kardeşliğini tesis etmek, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloğa girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegane gerçek din vardır. O da Hıristiyanlıktır.” ( Leibhard, Wilmington 1978, s. 13 vd.)
Papa II. Jean Paul’un 20 yıllık dostu ve “Papa’nın Düşüncesi” kitabının yazarı Buttiglione bu düşünceleri şöyle açıyor: “Hıristiyanlar İsa’nın Mesih olduğuna ve insanın onun sayesinde kurtulduğuna inanır. Tanrı’ya götüren başka bir yol yoktur..” ( NPQ; Cilt: 1, Yaz 1991.)
Nihai birleşmenin Hıristiyanlık çatısı altında olacağını, Dinlerarası Diyaloğun mimarlarından M.Watt, "dinleri birleştirme" projesi ile bakınız nasıl dile getiriyor: "Uzun vadede bütün dünya için tek bir dinin olacağı ümid edilebilir. Bu din Hıristiyanlığın çatısı altında, Sünni İslam'da dört fıkhi mezhebe müsaade eden anlayışa benzer bir şekilde kendi içinde bazı görüş ayrılıklarına yer verebilir." (Modern Dünyada İslam Vahyi s.171)
Papa II. Jean Paul da, Sen Pietro Kilisesi’nde, 25.6.2000 günü pazar ayininde, “Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloga evet. Ama aynı zamanda tek kurtarıcının İsa olduğunu ilan etmek gerekiyor’’ diyerek diyalog sonunda nerede birleşeceğinin açık adresini de vermiştir.
Vatikan’ın tarihi İslam düşmanlığı devam ediyor
Vatikan’ın; dinlerarası diyalog, hoşgörü, dostluk, faaliyetlerinde samimi olmadığını, tarihi İslam düşmanlığının devam ettiğini, 27.4.2003 tarihinde düzenlenen ayinde Papa, “barış değil savaş istiyen” papazın mertebesini yükselterek bir kere daha göstermiş oldu:
“PAPA İkinci Jean Paul, 27 Nisan 2003 günü, bundan asırlarca önce yaşamış olan altı kişiyi Hıristiyan inancına göre 'aziz'liğin bir alt basamağı kabul edilen 'ermiş' mertebesine yükseltti.

Vatikan'da 27 Nisan'da bu 'ermişlik ilánı' münasebetiyle düzenlenen büyük ayin sırasında, Papa'nın İsviçreli muhafızlarıyla İtalyan güvenlik kuvvetleri alarma geçirilmişlerdi. Zira, 'ermiş' yapılanlardan birinin, 17. asırda yaşamış olan Avianolu Marco adındaki papazın bazı çevrelerin, özellikle de Müslümanlar'ın gözünde 'netameli' olduğunu düşünüyor, Müslümanlar'ın en azından bir protesto gösterisi yapabileceklerini bekliyorlardı.
Böyle bir şey beklemelerinin sebebi de şuydu: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın 1683'teki Viyana kuşatması Marco'nun cephelerde verdiği, ‘‘Haçın altında toplanın! Meryem adına savaşın! Türkler'i yenin! Hıristiyanlık adına büyük düşman Türkler'e karşı savaşı kazanmak için Allah'a olan imanımızı güçlendirmemiz lázımdır. Bunu yapmadan önce neye kalkışırsak kalkışalım, netice alamayız. Tanrı barış değil, savaş istiyor.” vaazı yüzünden korkunç bir bozgun halini almış ve bu bozgun Avrupa'daki topraklarımızı kaybetmemize öncülük etmişti.
‘‘Avrupalılaşma’’ uğruna ‘‘mozaik’’ ve ‘‘dinlerarası diyalog’’ teraneleriyle kendi kendimize gelin-güvey olduğumuz şu günlerde Hıristiyan dünyasının ve Papa'nın geçmişimiz hakkında ne düşündüğünü Marco'nun “ermişliği” sayesinde bir hatırlatayım dedim.” (Murat Bardakçı - Hürriyet,11.5.2003)
Şimdi sormak lazım: Eski yaraları kaşımakla, eski düşmanlıkları gündeme getirmekle, ödüllendirmekle “Barış” “Hoşgörü” “Diyalog” sağlanması nerede görülmüştür?
Bütün bunlar samimiyeti mi gösterir yoksa, sinsi bir maksadı mı?


Dinlerarası Diyalog’tan bir manzara - EşkiyA - 26-12-2007

Dinlerarası Diyalog’tan bir manzara
Dinlerarası Diyaloğun son durumu ile ilgili bir haberi de yorumsuz olarak sizlerin bilgisine sunmak istiyorum:
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın geleneksel iftar yemeğinde her yıl olduğu gibi yine Türkiye mozaiği oluştu. Ruhani liderler, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, sanatçılar, işadamları ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan 300 kişilik topluluk barış ve diyalog mesajları verdi.
Hilton Otel’de düzenlenen iftar yemeğinde söz alan Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, “Kısa süre önceye kadar bu ülkede aynı dine mensup insanlar bile bir araya gelemezken şimdi farklı dinlere mensup insanlar aynı sofrada buluştular.” dedi. Bunun Türkiye için çok önemli bir gelişme olduğunu kaydeden Mutafyan, ancak bu işin adının konulması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de farklı dinleri bir sofrada ilk buluşturan kişi Fethullah Gülen ve onun onursal başkanlığını yaptığı vakıftır. Biz şimdi onların açtığı yoldan yürüyoruz.” ifadesini kullandı.
Süryani Kadim Metropoliti Yusuf Çetin de Hocaefendi ve arkadaşlarının insanlığa ve üç semavi dine yaptıkları katkıların büyük olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de daha önce hiç kimse Hıristiyan ve Musevileri iftara davet etmeye cesaret edemezdi, şimdi ise paylaşılamıyoruz.” dedi.
Rum Patriği Bartholomeos ise konuşmasında, Türkiye’deki barış ve huzur ortamı için Allah’a şükredilmesi gerektiğini belirterek, yine Türkiye’nin demokratikleşme ve Avrupa Birliği yolundaki kararlılığını sürdürmesini dilediğini söyledi.

Musevi cemaati adına söz alan Rav İsak Haleva da vakfın iftarda verdiği tablonun Allah’ın istediği bir tablo olduğunu söyledi.
10 yıldır barış ve diyalog yolunda yürüdüklerini belirten Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak ise salondakilere seslenerek, “Siz olmasaydınız bu yollarda yürüyemezdik, biz bu diyalog denizinin içinde yaşayıp orada ölmek istiyoruz.” sözleri ile salondan büyük alkış aldı. (Zaman, 28.10.2003)
*****************
Umarım hepsini okuyup hepsine ayrı ayrı uzun bir cevap yazarsınız...
Hepsini okumadan hiçbir kimse cevap yazmasın lütfen



RE: Fetullah Gülen Kimdir? - Güldeste - 27-12-2007

Alıp okumak sorun değilki siz tanımadığınız insanların fikirlerini getirip yayınlıyorsunuz.HÜRRİYET GAZETESİ YAZARININ YAPTIĞI YORUM HERALDE KÖTÜ OLUR
BENİM YAZDIĞIM YAZIYI OKUSANIZ HERŞEY ANLAŞILIR YETERİNCE ..
MÜ'MİNLER MÜ'MİNLERİ BIRAKIP KAFİRLERİ DOST EDİNMİYOR SADECE İSLMA GÜZEL ANLATILMAYA ÇALIŞILIYOR DAHA NE YAZAYIM


Cvp: Fetullah Gülen Kimdir? - erkan - 10-06-2008

anlatılanlar doğruysa yazık bu türk milletine yazık bunlar alenimi bukadarda bunlar görmüyormu araştırmıyorlarmı acaba


Cvp: Fetullah Gülen Kimdir? - nariney - 16-12-2008

ya kim doğru söylüyor artık gerçekleri öğrenmek istiyorum kardeşler
ve selam