{EDITOR=<DIV>ahlakı ve yaşantısıyla tüm müminlere örnek olmuş, pek çok insan yetiştirmiş ve pek çoğunun da imanına vesile olmuş olan İmam Malik, İslam ahlakının korunması ve yayılması için büyük hizmetlerde bulunmuş değerli bir İslam alimidir. </DIV><DIV>Maliki mezhebinin imamı İmam Malik’in soyu Yemen kabilelerinden “Beni Esbah” kabilesine ve Himayerilerden bir hükümdar hanedanlığına dayanır. (İslam Alimleri Ansiklopedisi; Hicri İkinci Asır; s: 158) Aslen Yemenli olan ailesi Medine’ye yerleştikten sonra ilimle meşgul olmuş, özellikle hadisleri toplamaya ve Ashab’ın fetvalarını öğrenmeye büyük önem vermişlerdir. </DIV><DIV>İlim ve hadis rivayetiyle meşgul olan bir ailede yetişmiş olan İmam Malik ise, ailesi Medine’ye yerleştikten sonra bu şehirde doğmuştur. Bu değerli İslam alimimizin doğum tarihi hakkında çeşitli rivayetler olmakla birlikte, genel olarak Hicri 93 (M. 711-712) yılında doğduğu kabul edilmektedir. (Ömer Rıza Kehhale, Mu’cemü’l-Müellifîn, Beyrut (t.y.), VIII, 168; ayrıca bk. Suyutî, rezyinü’l-memalik, 7) </DIV><DIV>İmam Malik Medine’de Tahsil Görmüştür </DIV><DIV>İmam Malik’in yaşadığı muhit, Peygamber Efendimiz (sav)’in yaşamış olduğu ve İslam’ın hükümlerinin vaaz edildiği, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanlarında İslam’ın merkezi olan ve birçok ilim ehlinin bulunduğu Medine-i Münevvere idi. (İslam Alimleri Ansiklopedisi; Hicri İkinci Asır; s: 158) Böyle bir çevrede yetişmiş olması ona, çağın en ileri seviyesindeki alimlerden ders okuma imkanını vermişti. </DIV><DIV>İslamiyet konusundaki bitmeyen şevki ile ilim öğrenmeye başladı. Bu hususta kendisine en çok Yemenli Ezd kabilesinden olan annesi Aliye binti Şüreyk el-Ezdi ilgi göstermiştir. İlk olarak Kuran-ı Kerim’i ezberleyen İmam Malik, ardından da hadisleri ezberlemeye başlamıştır. Özellikle annesinin teşvik ve yönlendirmeleri ile Medine’nin büyük ve meşhur alimlerinden Rabia b. Abdurrahman’ın derslerine katılmıştır. (Muhammed Ebu Zehra, İmam Mâlik, Terc. Osman Keskioğlu, Ankara 1984, 30) Daha sonra ise ilim öğrenebileceği bütün alimlerin yanına gitmeye ve onlardan hadis, sahabelerin fetvaları ve fıkıh konularında istifade etmeye başlamıştır. </DIV><DIV>Diğer alimlerin de derslerine devam etmiş ve bilhassa yanından hiç ayrılmadığı hocası Abdurrahman bin Hürmüz’ün derslerinden yararlanmıştır. Yüze yakın alimden istifade eden ve ilim uğrunda büyük fedakarlık gösteren İmam Malik’in yetişmesinde, fikri ve ilmi yapısının oturmasında, başta Abdurrahman ibn Hürmüz, Rabia, Şıhab ez-Zühri, Ebu Zinad, Yahya b. Sa’id el-Ensari ve Hz. Ömer (r.a)’ın azadlısı Nafi’in büyük katkılar olmuştur. (Malik B. Enes) </DIV><DIV>İmana Vesile Olan Dersleri </DIV><DIV>İmam Malik tahsilini tamamlayıp ilimde yüksek dereceye ulaştıktan sonra ders vermeye, hadis rivayet etmeye ve fetva vermeye başlamıştır. Bu çalışmaya başlamadan önce de zamanında bulunan büyük alimlerle ve faziletli kimselerle istişare edip, onların da onayını almıştır. </DIV><DIV>İmam Malik’in hadis-i şerif dersleri ve vuku bulmuş meselelerle ilgili dersleri yani fetva işleri olmak üzere iki türlü ders meclisi vardı. (İslam Alimleri Ansiklopedisi; Hicri İkinci Asır; s: 159) Günlerinin bir kısmını hadis-i şerif öğretmeye, bir kısmını da sorulan meselelere fetva vermek için ayırırdı. </DIV><DIV>Hicaz’da hadis öğrenme, dini sualleri sorma ve fetva hususunda büyük bir müracaat mercii olan İmam Malik elli sene müddetle pek çok alim yetiştirmiştir. Onun talebelerinin her biri memleketlerinin müracaat edilen alimleri ve rehberleri olmuşlardır. </DIV><DIV>İmam Malik’in Sahip Olduğu İlim </DIV><DIV>İmam Malik, -Allah’ın bir lütfu olarak- tefsir, hadis ve fıkıh ilminde kendinden sonra da eşine az rastlanan bir bilgiye sahip idi. Tefsir ilminde, ayet-i kerimelerden binlerce dini hüküm çıkaran büyük bir müfessir (Kuran’ı yorumlayan alim) olan İmam Malik’in, tefsir ilminde “Garib-ül-Kur’an” adlı bir eseri vardır. Bu eseri kendisinden Halid bin Abdurrahman el-Mahzumi rivayet etmiştir. </DIV><DIV>İmam Malik, Allah’ın bir lütfu olarak keskin bir zeka ve kuvvetli bir hafızaya sahipti. Bu da ona, dinlediği hadisleri kolayca ezberleme ve fıkhi konulara rahatça nüfuz edebilme imkanı sağlıyordu. Hadisleri sağlam ravilerden kusursuz olarak öğrenmiş olduğu halde, bir maslahat (gerek) görmedikçe hadis rivayet etmezdi. Hadis nakletmenin önemli bir sorumluluk olduğunu dile getirirdi. </DIV><DIV>İlmi Olgunluğu </DIV><DIV>Tüm müminlere örnek olacak bir tevazuya sahip olan İmam Malik, ilimde olgunlaşıp dersler vermeye başladıktan sonra, bilgilerini daha da derinleştirmek ve farklı fıkhi görüşleri, incelikleriyle kavrayabilmek için alimler ile ilişkisini yoğun bir şekilde sürdürmüştür. Hacca gelen alimlerle görüşüp, onlarla ilim alışverişinde bulunmuştur. </DIV><DIV>İmam Malik ayrıca, ilmini yenilemek ve asrının diğer alimlerinin fikirlerini öğrenmek için görüşme imkanı olmayan uzak şehirlerdeki alimlere mektuplar yazar, değişik konulardaki görüşlerini sorar ve kendi değerlendirmelerini onlara iletirdi. </DIV><DIV>Müminlere Örnek Ahlakı </DIV><DIV>İmam Malik, ilim bakımından ne kadar yüksek ise, ahlak ve takva bakımından da öyle yüksek idi. İlimde ve din ahlakında çok titiz olan değerli İslam aliminin, din bilgisine olan şevki tüm Müslümanlara örnek olacak derecede fazlaydı. </DIV><DIV>İmam Malik derslerinde vakar ve ciddiyet sahibi olup, lüzumsuz sözlerden tamamen uzak kalırdı. </DIV><DIV>Din konusunda kimseyle tartışmaya girmez, tartışmayı insanlar arasında kin tohumları ekeceği için bunu çok kötü bir davranış olarak değerlendirirdi. </DIV><DIV>Rivayet edildiğine göre Hicri 179 (M. 795) yılında Medine’de vefat eden İmam Malik, yayınladığı eserler ve verdiği derslerle İslam dünyasının aydınlanmasına vesile olmuştur. Sadece Allah Teala’nın rızasını kazanmak için ilim tahsil etmiş, hayatı boyunca takva yolunu terk etmemiş olan bu yüksek ahlaklı İslam alimimiz, İslam ahlakının yayılması için tüm Müslümanlara örnek olacak bir kararlılık ve çaba sarf etmiştir. </DIV><DIV>İmam Malik’e göre; ilim bir nurdur ve ancak huşu ve takva sahibi bir kalpte yerleşebilir. </DIV><DIV>Değerli İslam Alimlerinin İmam Malik Hakkındaki Sözleri </DIV><DIV>İmam Malik’in ilminin derinliği hakkında onun ilminden feyz almış büyük alim İmam Şafii şöyle demektedir: </DIV><DIV>“Hadis okunan yerde, Malik, gökteki yıldız gibidir. İlmi ezberlemekte, anlamakta ve korumakta, hiç kimse, Malik gibi olamadı. Allah ilminde bana Malik kadar kimse emin değildir.’’ </DIV><DIV>Süfyan bin Uyeyne İmam-ı Malik’in vefatı üzerine; </DIV><DIV>“Yeryüzünde bir benzeri kalmadı. Dünyanın imamı idi. Hicaz’ın alimi idi. Onun yolunda bulunalım.” </DIV><DIV>İmam Malik’in rivayet ettiği ve Muvatta adlı meşhur eserine yazdığı hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır: </DIV><DIV><br>“Kişinin malaya’niyi (faydasız şeyleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.” </DIV><DIV><br>“Mescide giren münafıklar, kafesteki serçe kuşlarına benzer. Kafesin kapısı açılır açılmaz uçarlar, kaçarlar.” </DIV><DIV><br>“İlim öğrenmek isteyen kimsenin vakarlı ve Allah’tan korkar halde olması lazımdır.” (İslam Alimleri Ansiklopedisi; Hicri İkinci Asır; s: 162)</DIV><DIV>Yaşadığı dönemde çıkan iç karışıklıklar neticesinde ne tahtlarını korumak isteyen hükümdarlara taraf olmuş, ne de ayaklanmalarına meşru zemin oluşturmak isteyen isyancı gruplara destek vermiştir. İmam Malik böyle bir ortamın Müslüman kitleleri perişan ederek fitne ve fesadın yaygınlaşmasına sebep olacağını düşündüğü için, Kuran-ı Kerim hükümlerine ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetlerine sımsıkı sarılarak, insanları delalete düşmekten kurtarmak için var gücüyle çalışmıştır. </DIV><DIV>Ünlü Eseri “Muvatta” </DIV><DIV>Yazmış olduğu “Muvatta” adındaki hadis kitabı çok değerli bir eserdir. İmam Malik’in rivayet ettiği hadis-i şerifler ayrıca Kütüb-i Sitte denilen meşhur altı hadis kitabında yer almıştır. </DIV><DIV>İmam Malik, hadisleri çok titiz bir analiz süzgecinden geçirdikten sonra rivayet ederdi. Rivayet ettiği hadisleri sürekli araştırır; ravide bir kusur bulur veya hadis şaz (hadislerin bütününe aykırı) çıkarsa onu hemen terk ederdi. Muvatta’yı ilk yazdığında on bine yakın hadisi rivayet etmiş olmasına rağmen, her sene onu tetkik ederek bir kısım hadisleri çıkarmış, neticede Muvatta oldukça küçülmüştü. Bu, onun ilmi naklederken ne kadar titiz davrandığını göstermektedir. </DIV><DIV>Görüldüğü gibi Muvatta’da bulunan hadisler çok sayıda hadis arasından süzülerek seçilmiştir. Bu yüzden hadis araştırmacıları ondaki hadisleri istisnalar hariç sahih kabul etmektedirler.</DIV>EDITOR}
.