Her gün bu kabir anlaşılır bir lisanla şöyle çağırır: 'Ey Âdemoğlu! Nasıl beni unuttun, benim yalnızlık ve gurbet diyarı olduğumu bilmiyor muydun?
İmam Ahmed, Hakim-i Tirmizi, Beyhaki, Huzeyfe akil'den rivayetlerine göre şöyle demiştir:
"Bir cenazede Resûlullah ile beraberdik, kabre vardığımızda Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) kabrin kenarında oturdu, sık sık kabrin içine bakmaya başladı ve sonra şöyle buyurdu:
Burada mümin öyle sıkıştırılır ki damarları ve kasları şiddetten kopar. Kâfir ise üstü ateşle dolar.
İmam Ahmed, İbn-i Cerir, Beyhaki (Radıyallahû anhâ)'dan rivâyet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Kabrin öyle bir sıkıştırılması vardır ki, eğer kimse ondan
kurtulabilseydi Sa'd İbn-i Muâz da kurtulurdu.
İmam Ahmet, Hakim-i Tirmizi, Taberani, Beyhaki, Câbir bin Abdullah’dan rivayet ettiklerine göre:
Sa'd bin Muâz defnedildiği zaman peygamber teşbih getirdi. Millet de uzun uzun teşbih getirdiler. Sonra tekbir getirdi millet de tekbir getirdi, “ya Resûlallah neden teşbih getirdin” dediler. Buyurdu ki:
Bu salih adama kabir çokça sıkıştı. Sonra sıkıntısını giderdi.
Said bin Mansur, Hakim-i Tirmizi, Taberani, Beyhaki, ibn-i Abbas (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre;
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Sa'd bin Muâz’ı defnettiği zaman kabrinin başında durdu. “Eğer kabrin sıkıştırmasından bir kimse kurtulsaydı Sa'd kurtulurdu. O bir sefer sıkıştırıldı sonra gevşetildi” diye buyurdu.
Nesai ve Beyhaki Abdullah bin Ömer (Radıyallahû anhüma) tarikiyle Resûlullah (Sâllallâhû Aleyhi v& Sellem) 'den rivayet ettiklerine göre:
Sa'd bin Muâz (Radıyallahû anh)'in ölümü için arş sevincinden titredi, semânın kapıları ona açıldı. Ve yetmiş bin melek cenazesine hazır bulundu. Bunun beraber o da kabir sıkıntısını çekti. Sonra genişlenerek ona ferah verildi.
Hâkim-i Tirmizi, İbni Ömer (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Sad bin Muâz'ın kabrine girdi ve içinde biraz durdu. Çıkınca:
“Yâ Resûlullah niye kabirden geç çıktın?” dediler.
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) cevaben:
“Kabir O’na da daraldı. Genişlemesi için 'a dua ettim” diye buyurdu.
Hakim-i Tirmizi ve Beyhaki, İbn-i İshak yoluyla Ümeyye bin Abdullah'dan rivayet ettiklerine göre;
Sa'd'ın bâzı akrabalarından, Resûlullah'ın “Sa'd için kabir daraldı” sözünden ne anladınız diye sorulmuş.
Onlar cevaben:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e ne kastettiği soruldu, küçük taharetten kusurlu davrandığından dolayı kabir ona sıkıştı diye buyurdu, demişler.
Taberani, Enes (Radıyallahû anh)'den şöyle rivayet etmiştir:
Resûlullah'ın kızı Zeynep vefat edince Resûlullah'a vardık. Mahzun olduğunu gördük. Kabrin yanında oturdu ve göğe bakmaya başladı. Sonra kabrin içine indi. Mahzunluğu devam ediyordu. Kabirden çıkınca sevinçli olduğunu gördük. Hemen sebebini sorduk. Cevaben, “Kabrin darlığını ve Zeyneb'in zayıf olduğunu düşünüyordum. Hafiflenmesi için dua ettim. Kabul oldu. Amma yine de ins ve cinnin haricinde her şeyin duyacağı bir bağırmaya sebeb olan kabir daralmasından kurtulamadı” buyurdu.
Yine sahih bir senedle Ebû Eyyub'dan rivayet edildiğine şöyle demiştir:
Küçük bir çocuk defin edildi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem):
“Eğer kabir daralmasından kimse kurtulsaydı bu çocuk kurtulacaktı dedi.
İmam Ahmed, Hakim-i Tirmizi, Beyhaki, Huzeyfe akil'den rivayetlerine göre şöyle demiştir:
"Bir cenazede Resûlullah ile beraberdik, kabre vardığımızda Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) kabrin kenarında oturdu, sık sık kabrin içine bakmaya başladı ve sonra şöyle buyurdu:
Burada mümin öyle sıkıştırılır ki damarları ve kasları şiddetten kopar. Kâfir ise üstü ateşle dolar.
İmam Ahmed, İbn-i Cerir, Beyhaki (Radıyallahû anhâ)'dan rivâyet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Kabrin öyle bir sıkıştırılması vardır ki, eğer kimse ondan
kurtulabilseydi Sa'd İbn-i Muâz da kurtulurdu.
İmam Ahmet, Hakim-i Tirmizi, Taberani, Beyhaki, Câbir bin Abdullah’dan rivayet ettiklerine göre:
Sa'd bin Muâz defnedildiği zaman peygamber teşbih getirdi. Millet de uzun uzun teşbih getirdiler. Sonra tekbir getirdi millet de tekbir getirdi, “ya Resûlallah neden teşbih getirdin” dediler. Buyurdu ki:
Bu salih adama kabir çokça sıkıştı. Sonra sıkıntısını giderdi.
Said bin Mansur, Hakim-i Tirmizi, Taberani, Beyhaki, ibn-i Abbas (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre;
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Sa'd bin Muâz’ı defnettiği zaman kabrinin başında durdu. “Eğer kabrin sıkıştırmasından bir kimse kurtulsaydı Sa'd kurtulurdu. O bir sefer sıkıştırıldı sonra gevşetildi” diye buyurdu.
Nesai ve Beyhaki Abdullah bin Ömer (Radıyallahû anhüma) tarikiyle Resûlullah (Sâllallâhû Aleyhi v& Sellem) 'den rivayet ettiklerine göre:
Sa'd bin Muâz (Radıyallahû anh)'in ölümü için arş sevincinden titredi, semânın kapıları ona açıldı. Ve yetmiş bin melek cenazesine hazır bulundu. Bunun beraber o da kabir sıkıntısını çekti. Sonra genişlenerek ona ferah verildi.
Hâkim-i Tirmizi, İbni Ömer (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Sad bin Muâz'ın kabrine girdi ve içinde biraz durdu. Çıkınca:
“Yâ Resûlullah niye kabirden geç çıktın?” dediler.
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) cevaben:
“Kabir O’na da daraldı. Genişlemesi için 'a dua ettim” diye buyurdu.
Hakim-i Tirmizi ve Beyhaki, İbn-i İshak yoluyla Ümeyye bin Abdullah'dan rivayet ettiklerine göre;
Sa'd'ın bâzı akrabalarından, Resûlullah'ın “Sa'd için kabir daraldı” sözünden ne anladınız diye sorulmuş.
Onlar cevaben:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e ne kastettiği soruldu, küçük taharetten kusurlu davrandığından dolayı kabir ona sıkıştı diye buyurdu, demişler.
Taberani, Enes (Radıyallahû anh)'den şöyle rivayet etmiştir:
Resûlullah'ın kızı Zeynep vefat edince Resûlullah'a vardık. Mahzun olduğunu gördük. Kabrin yanında oturdu ve göğe bakmaya başladı. Sonra kabrin içine indi. Mahzunluğu devam ediyordu. Kabirden çıkınca sevinçli olduğunu gördük. Hemen sebebini sorduk. Cevaben, “Kabrin darlığını ve Zeyneb'in zayıf olduğunu düşünüyordum. Hafiflenmesi için dua ettim. Kabul oldu. Amma yine de ins ve cinnin haricinde her şeyin duyacağı bir bağırmaya sebeb olan kabir daralmasından kurtulamadı” buyurdu.
Yine sahih bir senedle Ebû Eyyub'dan rivayet edildiğine şöyle demiştir:
Küçük bir çocuk defin edildi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem):
“Eğer kabir daralmasından kimse kurtulsaydı bu çocuk kurtulacaktı dedi.
____________________________________
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)
.